CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, artan fiyatlara karşı hükümetin önlemlerini eleştirirken, "Fiyatları polisiye tedbirlerle indirmeye kalkarsanız o ülkede otoriter rejim vardır. Dolasıyla baskıyla bu işin içinden çıkamazsınız. Fiyatların düşmesi, makul seviyeye gelmesi ve ülkede fiyatlarda istikrarın olmasının tek yolu akılcı politikalardır. Aklı değil copu kullanırsanız devleti yönetemezsiniz" dedi. Üretime dayalı politikanın olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu düzeni değiştirmek için de çiftçisi, işçisi, emeklisi, taşeron işçisi hepimizin bir araya gelmesi lazım ve düzeni değiştirmesi lazım. Düzeni kimden yana değiştireceğiz; halktan, üretenden, alın terinden, çalışandan yana değiştireceğiz. Havadan malı götürenlerden yana var olan düzeni değiştirmek bizim elimizde. Eğer varsanız biz hazırız, bu düzeni hep beraber değiştireceğiz" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul'da bugün başlayan ve üç gün sürecek olan CHP’li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi’ne katıldı. Zirveye, Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra CHP Genel Başkan yardımcıları, CHP Parti Meclisi üyeleri, CHP’li milletvekilleri, büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları, çok sayıda çiftçi, üretici katıldı. Üç gün sürecek zirvede CHP'li belediyeler kurdukları stantlarda, kooperatif ürünlerini tanıtırken çiftçilerle birlikte dayanışmalarını anlatacak.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'li Belediyeler Tarımsal Kalkınma Zirvesi'nde yaptığı konuşmadan öne çıkan başlıklar şöyle:
“DÜZENİ DEĞİŞTİRECEĞİZ: Bir arkadaşımız dedi ki, ‘Ülkeyi yöneten iktidarın tarım politikası yok.’ Bir politikanın olması için önce bir planlama olması lazım. Eğer bir planlamanız yoksa zaten bir politikanız olamaz. O nedenle politikası olmayan bir siyasal iktidarın tarımı bu hale getirmesini de doğal karşılamak lazım. Sıkıntıyı çiftçiler çekiyor. Ben bir sıkıntı çekiyor muyum? Hayır, benim aylığımı da zaten çiftçiler ödüyor. Vergi ödüyorsunuz her biriniz, hak ettiğiniz desteği alamıyorsunuz, o destek başka yerlere gidiyor. O zaman yapmamız gereken, var olan düzeni değiştirmektir. Bu düzeni değiştirmek için de çiftçisi, işçisi, emeklisi, taşeron işçisi hepimizin bir araya gelmesi lazım ve düzeni değiştirmesi lazım. Düzeni kimden yana değiştireceğiz? Halktan, üretenden, alın terinden, çalışandan yana değiştireceğiz. Havadan malı götürenlerden yana var olan düzeni değiştirmek bizim elimizde. Eğer varsanız biz hazırız, beraber bu düzeni hep beraber değiştireceğiz.
ANAYASA BUNUN KURALLARINI KOYMUŞ, O KURALLARA GÖRE DEĞİŞTİRECEĞİZ: Nasıl değiştireceğiz? Anayasa’da hüküm var. Anayasa bunun kurallarını koymuş, o kurallara göre değiştireceğiz. Temel kurallar bunlar. Nedir bu temel kurallar? Anayasa Madde 166, ‘Özellikle sanayinin ve tarımın, yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu bir biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının verimli bir şekilde kullanılmasını planlamak devletin temel görevidir.’ Kim yapacak bunu, siyasi iktidar yapacak. Demek ki neymiş, bir, tarımın yurt düzeyinde dengeli olması; iki, uyumlu olması; üç hızlı gelişmesi; dört kaynakların verimli kullanılması. Yapılıyor mu? Yapılmıyor, yapılsaydı tarım zaten bu hale gelmezdi.
ÇİFTÇİ EKTİĞİ ÜRÜNÜN, ALIN TERİNİN KARŞILIĞINI MAKUL BİR KARLA ALMIŞ OLACAK: Planlamanın özü şudur, herkes üretecek, kimse kaybetmeyecek. Planlamadaki amaç şudur. Bir; çiftçi bir yıl önceden ne ekeceğini bilecek. Çiftçi kardeşlerim, bir daha ifade edeyim, çiftçi bir yıl önceden neyi ekeceğini bilecek. İki, o ürünü kaça satacağını bilecek. Üç, sattığı üründen zarar etmeyeceğini bilecek. Dört, tüketici de evine ucuz ürün götürecek. Planlamanın özü budur, bunu yapacağız. Bunu yaptığımız zaman fiyatlarda istikrar olur, politika olur, sağlıklı bir zemin yaratmış oluruz. Taban fiyatın özü de ekiyorsunuz, gübre kullanıyorsunuz. Gübreyi, elektriği, tohumu, her şeyi alıyorsunuz. İşçilikle beraber bir maliyet oluşuyor. Maliyetin üzerine makul bir kar koyacaksınız, bunu adı taban fiyat olacak. Çiftçi, bu fiyattan satıyorsa eyvallah, daha yükseğe satıyorsa eyvallah. Ama çiftçi belirlenen taban fiyatın altında bir satışa zorlanmayacak. Dolasıyla çiftçi ektiği ürünün, alın terinin karşılığını makul bir karla almış olacak.
AKLI DEĞİŞ COPU KULLANIRSANIZ DEVLETİ YÖNETEMEZSİNİZ: Fiyatları polisiye tedbirlerle indirmeye kalkarsanız o ülkede otoriter rejim vardır. Dolasıyla baskıyla bu işin içinden çıkamazsınız. Fiyatların düşmesi, makul seviyeye gelmesi ve ülkede fiyatlarda istikrarın olmasının tek yolu akılcı politikalardır. Aklı değil copu kullanırsanız devleti yönetemezsiniz.
DERSİMİZE ÇALIŞIYORUZ: Ne yapmalıyız? İnşallah iktidar olacağız, bütün bu çalışmalar, aslında dersimize ne kadar iyi çalıştığımızı gösteriyor. Her santimini, olayı, gübresinden tutun elektriğine kadar neyin ne olması gerektiğini biliyoruz. Bütün veriler elimizde var, sadece Türkiye’nin değil dünyanın verileri var. Demek ki dersimize çalışıyoruz. Bunun uygulamalarını yerel yönetimlerde yapıyoruz. Bütün belediye başkanlarımız olağanüstü başarıların altına imza atıyorlar.
KREDİLERİN FAİZLERİNİ İLK BİR HAFTADA SİLECEĞİZ. BİTTİ. FAİZ YOK: İlk yapacağımız iş, ilk bir haftada, çiftçinin ister bankalardan ister tarım kredi kooperatifinden aldıkları kredilerin faizlerini ilk bir haftada sileceğiz. Bitti. Faiz yok, anaparayı da makul bir şekilde alacağız. İki, hiçbir çiftçinin üretim araçları asla ve asla borcu ne olursa olsun haczedilmeyecek. Yüreğimi yakan şu fotoğraf var. Çiftçi haczedilen ve kamyona yüklenen traktörünü arkadan seyrediyor. Bu büyük bir insanlık dramıdır. Kişinin elinden traktörünü aldın, ya bu insan ne ekecek? Ekecek, üretecek ki borcunu ödesin. Ne söylemiştim, eğer copla bir şeyi yönetmeye çalışıyorsanız başarılı olamazsınız. Aklı kullanmanız lazım. Çiftçinin taban fiyatı. Planlama yapacağız. Çiftçi bir yıl önceden neyi ve ne kadar ekeceğini bilecek. Kaçtan satacağını da bilecek. Maliyeti, ziraat odaları veya bu konudaki birlikleri çağıracağız. Sulu veya susuz arazi, ne ekiyorsan bunun maliyeti nedir. Bütün bunların maliyetini çıkaracağız. Makul bir kar koyacağız. Biz devlet olarak senin ürününü şu taban fiyatla garanti ediyoruz. Bir yıl önceden bileceksin.
DENETİMDEN KORKMAYACAĞIZ: Çiftçi zarar etmeyecek. Çiftçinin zarar etmesi, Türkiye’nin zarar etmesi demek. Tarım Kanunu’nun 21’inci Maddesi’ndeki yüzde 1 oranı. Bütçeye koyacağız, ama bu bütçeyi yaparken çiftçi birliklerini mutlaka davet edeceğiz. Gelecek o yüzde 1’i görecek, nerelere ne kadar harcandığını da ayrıca denetleyecekler. Biz çiftçinin denetimine açık olacağız. Denetimden korkmayacağız, verdiğimiz sözü nasıl yerine getirdiğimizi çiftçi de görmüş olacak.
ÇİFTÇİ UCUZ GÜBREYİ VE MAZOTU MUTLAKA ALACAK: Kırsalda, her bölgeye, her ilçeye mutlaka veteriner görevlendireceğiz. Köylerimizde nasıl imamlar onurlarıyla, şerefleriyle görev yapıyorlarsa, aynı şekilde ziraat mühendisleri, teknisyeni, veterineri de olacak. Çiftçiye her türlü desteği yapacaklar. Efendim, gübreler çok pahalı, dışarıdan geliyor... Ne yaparlarsa yapsınlar, çiftçi ucuz gübreyi ve mazotu mutlaka alacak. Gerekiyorsa fabrikayı doğrudan biz kuracağız ve çiftçiye ucuz gübreyi vereceğiz.
BİRLİKTE OLMAYI, ÇALIŞMAYI SAĞLAYACAĞIZ: Tarımda kooperatifleşmeyi sağlayacağız. Birlikte olmayı, çalışmayı sağlayacağız. Mevsimlik işçilerin de çok insani koşullarda çalışmalarının da altyapısını hazırlayacağız. Bu konuda ilk çalışmayı Mersin Büyükşehir Belediyemiz yapmıştı. Diğer belediyelerimiz de benzer uygulamayı önümüzdeki süreç içerisinde yapacaklar. Biz buna hazırız, çiftçi kardeşlerimiz de hazır olsunlar. Hiç meraklanmasınlar. Az kaldı, sabretsinler. İktidarımızda bütün bu sorunlar çözülecek. Tereyağından kıl çeker gibi tamamını çözeceğiz.
(ANKA)