CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerin arından kendisi ve partisi hakkındaki tartışmalara dair açıklamalarda bulundu.
Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem’in sorularını yazılı olarak yanıtlayan Kılıçdaroğlu, seçimin kazanılmamasının nedenlerine dair soruya şöyle yanıt verdi:
“Geriye dönüp bu tür tartışmalara girmek istemiyorum… Ancak şunu söyleyebilirim; bu seçimin ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur. Devletin bütçesi ve bürokrasisi kullanılarak ve daha acı olanı ise sahtekârlıklar yapılarak, Erdoğan tarafından kazanılan bir seçimdir. Cumhurbaşkanı olacak kişinin en azından sahtekârlık yapmaması, yapılan sahtekârlığı seçim malzemesi olarak kullanmaması gerekir. Ahlak bunu gerektirir... O nedenle saray iktidarının ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur.”
“Her türlü sorumluluğu almaya hazırım”
Seçim yenilgisiyle ilgili “Ben her türlü sorumluluğu almaya hazırım” diyen Kılıçdaroğlu, ancak eleştirilerin hakaret boyutuna varmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Birlikte yola çıktığımız arkadaşları kamuoyu önünde eleştirme gibi bir ahlaki zaafım yoktur” dedi.
Kılıçdaroğlu, 6'lı Masa ile yürüttükleri politikayı doğru bulduğunu, ortaya çıkan metinlerin tamamının doğru olduğunu ifade ederek, “Olaylara daha soğukkanlı baktığımızda ya da kızgınlığımızı giderdiğimizde otoriter bir yönetime karşı verdiğimiz çabanın değeri daha iyi anlaşılacaktır” diye konuştu.
"28 Mayıs gecesi aynı üzüntüleri yaşadık"
Seçim yenilgisine dair kendisi ve ailesinin duyguları sorulan Kılıçdaroğlu, “Ben de ailem de demokrasiden yana olan 25 milyonun bir parçasıydık. Aynı üzüntüleri yaşadık. Aynı insani duyguları yaşadık” yanıtını verdi.
"Akşener, partisinin nabzını tutmak zorundadır"
Kılıçdaroğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener'in "En büyük pişmanlığım CHP'den 15 milletvekili istememdi" çıkışını ise şöyle değerlendirdi:
“Sayın Akşener, İYİ Parti'nin genel başkanıdır. Doğal olarak partisinin nabzını tutmak zorundadır. Bu konuda benim özel bir yorum yapmam doğru değil. Bana düşen ittifak oluşturduğumuz liderlerin söylemlerini dikkatle dinleyip, geleceği planlamaktır.”
Kılıçdaroğlu, “Diğer partilerin hakkınızı teslim ettiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Siyasette liderler arasındaki görüşmeler kamuoyuna tam yansımadığı için – ki bu konuda liderler olarak oldukça dikkatli davranmaya özen gösterdik- bu tür tartışmalar alt düzeylerde yaşanabiliyor. Ayrıca şu gerçeği unutmamak gerekiyor. Son seçimler bir parti seçimi değildi. Türkiye'nin geleceğini belirleme seçimiydi. Olayı bu perspektiften değerlendirmezseniz yapacağınız yorumlar sığ kalır…”
AKP’nin en çok oy kaybeden parti olduğunu belirten CHP lideri, “Bunu Erdoğan da çok iyi biliyor. Kaybının görmezden gelinmesini istiyor. Dikkat edin hep bu çaba içinde… Biz bunun farkındayız” dedi.
“Yerel seçimlere çok iddialı olarak hazırlanacağız”
Kılıçdaroğlu, yerel seçimde ittifak sorusu üzerine de “Yerel seçimlerin ayrı dinamikleri var. Partiler birlikte hareket edebilecekleri gibi ayrı ayrı da seçimlere girebilirler. Bunu zaman gösterecek. Ancak biz yerel seçimlere çok iddialı olarak hazırlanacağız” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "İkinci turda Zafer Partisi'yle protokol imzalamanızın bir kısım Kürt seçmeni sandıktan uzak tuttuğu yönündeki iddialara hak veriyor musunuz? “ sorusuna ise “Sahadan bir ölçümleme bize gelmedi. Ancak bazı rahatsızlıkların dile getirildiğini milletvekili arkadaşlarımız bize ilettiler… Zafer Partisinin sığınmacılar konusundaki kararlı tutumu ile bizim tutumumuz bir ölçüde örtüştü…” yanıtını verdi.
CHP lideri, “HDP'li yetkililer her seçim bölgesinde aday çıkaracaklarını deklare ettiler. HDP ve İyi Parti oylarının olmaması ihtimaline karşı nasıl bir çalışma planlıyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Az önce de belirttiğim gibi biz her siyasal partinin aldığı ya da alacağı karara saygı duyarız. Biz politikalarımızı sanki hiç ittifak olmayacakmış gibi belirlemek zorundayız. İttifakların olması elbette olumlu sonuçlar verecektir. Tek seçenekli politika zaten olmaz… Tek kanatlı kuşun uçmayacağı gibi…”
"Yeri ve zamanı geldiğinde gereği yapılacaktır"
Kılıçdaroğlu, CHP genel başkanlığını bırakıp bırakmayacağı konusunda ise “Yeri ve zamanı geldiğinde gereği yapılacaktır” açıklaması yaptı.
Kılıçdaroğlu, “Partide gerçek anlamda yenilenmenin kapılarını sonuna kadar açacağım. Bunun için gerekli kararlar alındı zaten. Tüzük değişikliği ile ilgili çalışmalar devam ediyor, örgütün talepleri birebir alınıyor” dedi.
“Hiç kimse Kemalci olmasın”
“Belediye başkanlarının Kılıçdaroğlucu - Ekremci diye bölündükleri iddia ediliyor. CHP'nin bölünmesi tehlikesini görüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Yıllardır söylüyorum. Ki bunu kamuoyu önünde de söyledim. Kişi endeksli bir politika asla doğru değildir. 100 yıllık bir parti bir kişiye asla teslim edilemez. Hiç kimse "Kemalci" olmasın. Ama hepimiz demokrasiden yana, emekten, alın terinden yana, haktan hukuktan adaletten yana olmalıyız. CHP 100 yıllık tarihinde kurumsal rüştünü ispat etmiş bir partidir… CHP'de kişi endeksli bir politika olmaz…” ifadelerini kullandı.
CHP’nin bir lider partisi olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bunu 100 yıllık tarihi ile kanıtlamıştır. İsmet İnönü 1946 seçimlerinden sonra iktidarı Demokrat Parti'ye devrederken bunu demokrasinin bir kazanımı olarak görmüştür. CHP lider partisi olmadığı içindir ki; Türkiye'nin de Cumhuriyetimizin de laikliğin de demokrasimizin de kadın erkek eşitliğinin de teminatıdır” dedi.
“Program değişikliğine ihtiyacımız var”
Bir tüzük değişikliğine ihtiyaç olduğunu ve bu konuda tüm partililerden görüş aldıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Ayrıca program değişikliğine de ihtiyacımız var. Bu konuda da yapılan güzel çalışmalar var. Yetiştirebilirsek bu çalışmayı da kamuoyunun tartışmasına açmayı düşünüyoruz” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, “Gerçek yenilenmeyi göreceksiniz. Bu konuda gerekli açıklamaları, çalışmalar olgunlaştıktan sonra kamuoyu ile paylaşacağım” diye ekledi.
“Tutuklanma tehditleri bizi inandığımız yoldan döndüremez”
Dokunulmazlığı kalktığı için cezaevine girme olasılığı konuşulan Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili şunları söyledi:
“CHP Genel Başkanı olarak ben, görüşlerimi her ortamda dile getirmek zorundayım. Her sözümün de arkasındayım. Saldırılar, linç girişimleri, tazminatlar, tutuklanma tehditleri bunlar bizi inandığımız yoldan döndüremez. Hiç kimse unutmasın CHP Genel Başkanları adaletsizlikler karşısında geri adım atmazlar. Yargının kontrol edildiğini de biliyorum. Ama siz ülkenizin çıkarlarını, insanınızın çıkarlarını düşünüyorsanız oluşturulan soygun düzenine karşı çıkmak zorundasınız. Otoriter saray yönetiminin nasıl bir soygun düzeni kurduğunu çok iyi biliyorum… Soyguncuları da çok iyi biliyorum…” (Kısa Dalga)