Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu Gaziantep'in Nurdağı ilçesinde düzenlenen "Millet Buluşmaları" programına katıldı.
Beraberinde parti kurmayları ile İstanbul ve Antalya Büyükşehir Belediye başkanları ile havalimanına gelen Kemal Kılıçdaroğlu, burada partililer tarafından karşılandı. Kılıçdaroğlu, ilk olarak Yeşilkent Mezarlığında depremde hayatını kaybedenlerin mezarlarını ziyaret etti.
Kılıçdaroğlu, daha sonra depremin vurduğu Nurdağı ilçesine gitti. İlçe merkezine yakın bir noktadaki araziye kurulan çadırda düzenlenen "Millet Buluşmaları" etkinliğine katılan Kılıçdaroğlu, buradaki partililere hitap etti.
Deprem felaketinde 50 binin üzerinde can kaybı olduğunu hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, yaraları sarmak için bölgede olduğunu belirterek, "Söz verdim. Yine söz veriyorum. Bu ülkeye sevgiyi, bu ülkeye barışı, bu ülkeye hoşgörüyü, bu ülkeye kardeşliği, bu ülkede birlikte yaşamayı, yediden yetmişe beraber olmayı, kardeş olmayı, tasada ve kıvançta beraber olmayı sağlamak için yola çıktım. Büyük bir dram yaşadık. Depremin ikinci günü buradaydım. Dramı gördüm. Can kayıpları, soğukta enkazın altında kalan insanları, kurtarmak için çaba harcayan insanları gördüm. Eli kolu bağlı kamu görevlilerini de gördüm" dedi.
"Türkiye'nin kutuplaşmadan çıkması lazım"
Hiç kimsenin kimliğinden, inancından ve yaşam tarzından dolayı ötekileştirilmemesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "85 milyon beraber olmalıyız. Biz çocuğumuzu açsa, bilin ki 85 milyon açtır o gün. Birimiz hastaysak, bilin ki 85 milyonumuz o gün hastadır. Dolayısıyla beraber olmanın, beraber aynı şarkıları türküleri söylemenin yolunu, yordamını bulmak zorundayız. Çok ayrıştık. Çok kutuplaştık. Türkiye'nin buradan çıkması lazım" diye konuştu.
"Siyaset kurumunun halka doğruları söylemesi lazım"
Bireysel olarak büyük idealleri olmadığını ama toplumun ayağa kalkması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Saraylarda gözüm yok. Sizler gibi yaşamak istiyorum. Zaten sizler gibi yaşıyorum. Böylelikle büyük idealler falan yok. Bireysel olarak hiçbir idealim yok. Ama bu toplumun ayağa kalkması lazım, bu toplumun büyümesi, gelişmesi lazım. Küçük ayrıntılarda boğulmaması lazım. Büyük ideallerin peşinde koşan bir Türkiye'yi hayal ediyoruz. Ortadoğu'nun, Akdeniz'in en güçlü ülkesi Türkiye olabilir. Önünde hiçbir engel yok. Siyaset kurumundan başka, hiçbir engel yok. Biz büyümek, gelişmek, istihdam yaratmak sadece kendimiz için değil bütün mazlum milletlere örnek olmak istiyoruz. Biz geliştikçe onlar da gelişeceklerdir. Bizim demokrasi kültürümüz arttıkça onların da demokrasi kültürü artacaktır. Bunu hep beraber sağlayacağız, Güveni sağlayacağız, huzuru sağlayacağız, sofralarda bereketi sağlayacağız. Bunu yapmak zorundayız ve siyaset kurumunun halka doğruları söylemesi lazım. Siyaset kurumu halka doğruları söylemiyorsa, halkla siyaset arasında ciddi bir güvensizlik oluşur. Bugün siyasetçiye güvenilmiyorsa temel nedeni budur. Bakın bir örnek vereyim; Covid-19 oldu değil mi? Salgın bir hastalık. Resmi rakamlar açıklandı 82 bin kişi hayatını kaybetmiş diye. Daha sonra Türkiye'de ölenlerin sayısı açıklandı. 200 bin fark ediyor arkadaşlar. Ya en azından izin verin de yasamızı tutalım. Bunu bile çok görenler var. Yeni bir Türkiye, yeni bir anlayışı başlatacağız."
"Depremzedelere evlerini 5 kuruş almadan vereceğiz"
Depremde can kaybının yanında büyük maddi zarar oluştuğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, depremde yıkılan evleri kendilerinin göreve gelmesi halinde ücretsiz olarak yaparak hak sahiplerine vereceklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, "Ben Nurdağı'ndan, bütün depremzede kardeşlerime, evi, dükkanı, ahırı, apartmanı yıkılan herkese söz veriyorum. Bu binaların tamamı yapılacak, beş kuruş para alınmayacak. Allah nasip ederse 15 Mayıs'tan sonra göreceksiniz" dedi.
"Helalleşme öyle olmaz"
Depremde yıkılan binaların ruhsatında 23 imza bulunduğunu ve bunların tamamının kamuya ait olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"23 imza atılıyor ve sonunda da belediye izni veriyor, bu bina sağlamdır, bu bina depreme dayanıklıdır, diyor. Siz de vatandaş olarak gidiyorsunuz tapuya. Diyorsunuz ki 23 imza atıldı. Bu bina sağlam. Ben bu binayı satın alacağım. Tek bir imza atıyorsunuz, tapuda binayı alıyorsunuz. Evet, sizin binayı alırken devletin size verdiği güvence var. 23 imza var. Sizin hiçbir kusurunuz yok, kabahatiniz yok. O zaman kusur kimdeyse parayı onun ödemesi lazım. Anayasa; 'idare, yani devlet kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür' diyor. Şimdi geldiler buraya, sizden helallik istediler. Öyle helallik olmaz. Helallik şöyle olur. Ben bu binaları size hiçbir ücret almadan teslim ettiğimde o zaman helallik isteyeceğim. Şöyle diyeceksiniz, 'arkadaş ölenleri geri getiremeyiz. Eviniz yıkıldı, dükkanınız yıkıldı, ahırınız yıkıldı biliyorum. Ama bütün bunların tamamını ben devlet olarak yapacağım. Kabahat bendeydi, kusur bendeydi. 23 kişi imza attı. Bu imzaların hiçbirisi doğru değildi. Ben onlara geri dönüp hesabını soracağım. Ama sizin hiçbir kusurunuz, kabahatiniz yoktur. Ölenleri geri getiremiyorum ama sizin evinizi, sizin dükkanınızı, sizin ahırınızı beş kuruş almadan size teslim ediyorum. Şimdi bana hakkınızı helal edin.'"
"Çiftçinin borcunu sileceğiz"
Ayrıca çiftçilerin tarım kredi kooperatifine ve bankalara olan kredilerini ve faizlerini tamamen sileceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Devlet senin yanında, diyeceğiz. Böylece devletin devlet olduğu, devletin vatandaşın yanında olduğu, devletin vatandaşı koruduğu gerçeği ortaya çıkmış olur" dedi.
"Dava açabilirsiniz"
Kılıçdaroğlu, "Barolarla konuştum, avukatlarla konuştum, sizden para istendiğinde davayı rahatlıkla açabilirsiniz, bedavayı da kazanırsınız. Faiziyle beraber paranızı da alabilirsiniz, hiç endişe etmeyin. Devlet yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır" ifadelerini kullandı.
"Her önüne gelen müteahhitlik yapamayacak"
Her önüne gelenin müteahhitlik yaptığını ve bunun önüne geçeceklerini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Müteahhitler için sosyal sorumluluk sigortası getireceğiz. Yanlış bina yapıyor. Depreme dayanıksız bina yapıyor. Onlar da sigortalı olacak, bina da sigortalı olacak. Bunu müteahhit kendisi ödeyecek ve bir sorumluluk içinde eğer sorumluluğu doğarsa devlet onun payını oradan alacak. Her binanın mutlaka bir kimliği olacak ve depreme dayanıklı binalar olacak. Vatandaş güven içinde gidecek binasını satın alacak" dedi.
"Afetle ilgili kurumları yeniden yapılandıracağız"
Afetle ilgili kurumları yeniden yapılandıracaklarını da dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bakın bir afet oldu. Kızılay'ı aradık bulamadık. AFAD yeteri kadar olmadı. Çadır, insanlar soğuktan dondular, öldüler. İnsanları enkazın altından çıkaracak kurtarma ekipleri yoktu Kıbrıs'a gittim. Adıyaman'da çok sayıda çocuk bir otelin altında kaldı ve hayatını kaybetti. O aileler gittiler otelin başına. Ama otelin önünde, enkazı kaldıracak, arama kurtarma ekipleri bulamadılar. O ailelerin dramını, anneleri dinleyerek, gözyaşları içinde bana nasıl anlattıklarını biliyoruz. Buna benzer çok sayıda acıyı sizler de yaşadınız. Bizler de bir şekliyle gördük ve dinledik. Buradan Türkiye'nin bir şekliyle çıkması lazım. Şunu unutmayın, Türkiye güçlü bir ülkedir. Türkiye zengin ülke. Türkiye'nin kaynakları var. Türkiye'nin imkanları var. Yeter ki bunları yerli yerinde ve doğru kullanın. Halk için kullanın. Sizin için kullanacağız, halk için kullanacağız. Hiç endişe etmeyin" ifadelerini kullandı.
"Siyaset halkı düşünmek zorunda"
Siyasetin yeni bir alana evrilmek zorunda olduğuna dikkat çeken Kemal Kılıçdaroğlu, "Siyaset artık halkını düşünmek zorunda. Siyasi ahlak kanunuyla daha nitelikli, daha ahlaki bir temele oturan meclisin yapısını oluşturmak zorundayız. Bunu yapacağız, Millet İttifakı olarak söz verdik, siyasi ahlak kanunu çıkaracağız, diye. Artık milletvekilleri ihale peşinde, şunun peşinde, bunun peşinde koşmasın. Yeni bir sayfayı açacağız, ahlak üzerine, liyakat üzerine, adalet üzerine inşa edilen bir sayfa açacağız. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde devlet çürümeye başlar. Liyakatin olmadığı yerde devlet çürümeye başlar. İnşallah göreceksiniz adaleti de bu ülkeye getireceğiz. Liyakati de bu ülkeye getireceğiz. Beraberliği birliği de bu ülkeye getireceğiz. Herkese saygı duyacağız. Bizim gibi düşünmeyen insanlara da kucak açacağız. Onlar da bizim vatandaşlarımız. Farklı düşünen insanı ötekileştirmeyeceğiz. Farklı düşünen insanı düşman ilan etmeyeceğiz. Tam tersine kim neyi düşünüyorsa, insanlık için ne kadar yarar varsa herkesi kucaklayacağız. Bu ülkede her evladımız hayal ettiğini gerçekleştirsin istiyorum.
"Politikacı zenginleşiyorsa malı götürüyordur"
"Siyaset zenginleşme aracı değildir. Politikacı girip zenginleşiyorsa bilin ki malı götürüyordur, malı götürmeye izin vermeyeceğim. Söz verdim bir daha buradan, Nurdağı'ndan söz veriyorum 418 milyar doları sizin için alacağım. Nasıl alacaksın bu parayı, onlar gitti, diyorlar. Dünyanın neresine giderlerse gitsinler o parayı bu ülkeye getireceğim. Yatırım yapacağım, tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceğim. Herkes böyle bilsin." (DHA)