CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı noktasında bir sorun yaşanacağını düşünmediğini, bu konuyu zamanı gelince diğer parti liderleriyle görüşeceklerini dile getirdi. Cumhuriyet'ten Sertaç Eş'in sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, üçüncü ittifak arayışlarını demokrasi açısından önemsediğini belirtti ve "Üçüncü ittifak çıkarcı siyasetin kirli söylemlerini sonlandırması açısından da önemli” ifadelerini kullandı. Söyleşi özetle şöyle:
- Gazeteci Sedef Kabaş, cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandı. Sanatçı Sezen Aksu için de Erdoğan, ‘Dilini kopartırız’ söylemini kullandı. Bir değerlendirme yapar mısınız?
Mart 2021’de, İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladılar ve bu plan açıklanırken de ülkeye, demokrasinin, hoşgörünün geldiğini, artık sabahın erken saatlerinde kimsenin otellerden, evlerden alınmayacağını… Bunlara yazı gönderileceğini, gelip ifadelerine başvurulacağını bir şekilde kamuoyuyla paylaştılar. Şimdi, devleti yöneten kişilerin önce verdikleri sözleri tutmaları gerekir. Bunlar verildi mi? Evet, bu sözler verildi.
Verdiğiniz sözleri tutmuyorsanız, o zaman siz vatandaşla aranızda güven ilişkisini ciddi ölçüde zedelemişsiniz demektir. Zaten şu anda var olan temel sorun, vatandaşla Saray arasındaki güven sorunu. Güven yok. Çünkü 10 dakika önce söylediğinin, 10 dakika sonra tam tersini yapabiliyor.
Anayasanın askıya alındığı bir ülkede bu tür eylem planlarının hiçbir anlamı yok zaten. Çünkü yaptıkları açıklamalar sadece belli çevrelere, “Efendim bizde de demokrasi, özgürlükler var. Biz de İnsan Hakları Eylem Bildirgesi’ni açıkladık. İnsan haklarına saygı göstereceğiz” diye... Bunlar da yapılabiliyor yani. Yapılıyor ama dediğim gibi kimse inanmıyor aslında. Çünkü o güven artık sarsıldı ve koptu. T
Tabii bir de ibadethaneler var. Allah’a ibadet etmek, Allah ve kul arasındaki manevi gücü, manevi bağı güçlendirmek için özel mekânlardır. Bu mekânlarda, kinden, öfkeden bahsedilmez. Yunus’umuz, Mevlana’mız, Hacı Bektaş-ı Veli’miz, Ahi Evran’ımız vardır. Bakıldığı zaman sevgiden, hoşgörüden, birlikten, beraberlikten söz edilir ve buralar bir anlamda kinin ve öfkenin akla gelmediği, intikam duygusunun akla gelmediği yerlerdir. Şimdi siz ibadethanede eğer kin ve öfkeyi önceleyen bir dil kullanırsanız, bu da yanlıştır. Doğru değil ve kabul edilemez yani.
- ‘Üçüncü ittifak görüşmeleri sürüyor. Onlar da içinde biraz parçalı gibi görünüyor ama siz üçüncü ittifak konusuna nasıl yaklaşıyorsunuz?
Üçüncü ittifak, gazetelerden okuyunca, doğrusunu isterseniz Cumhur ve Millet İttifakı dışında kalan partilerin bir araya gelip üçüncü bir ittifak oluşturmaları demokratik zeminin gelişmesi açısından son derece olumlu bulduğumu ifade edeyim. Birden fazla nedeni var. Birinci nedeni şu: Az önce ifade ettim, üçüncü ittifak, diğer iki ittifak içinde yer bulamayan partiler, üçüncü bir ittifak oluşturarak parlamentoya daha güçlü gelmenin yollarını arıyorlar. O da bunların demokratik hakkı ve bu haklarını kullanıyorlar. İkincisi; ittifaka dahil olmadığı halde bir parti, ittifaka dahilmiş gibi gösterilerek bir anlamda, bir partinin suçlanmasını veya birden fazla partinin, yani HDP’nin, suçlanmasını ortadan kaldıracaktır. Kimin nerede, hangi ittifak içinde olduğu daha net görülecektir. Dolayısıyla gereksiz suçlamalar ve tartışmalar da bitmiş olacaktır. İkinci büyük yararı da bu. Bu açıdan ben, üçüncü bir ittifakın kurulmasını gayet güzel ve doğru buluyorum.
- Bu noktada, Millet İttifakı’nın da yararına olacak herhalde...
Evet. Bize ve İYİ Parti’ye, diğer partilere de oluyor. Dolayısıyla vatandaşa vaat edeceği bir şeyi kalmayan, sürekli zemin kaybeden, siyasal zemin kaybeden, vatandaşla arasındaki güvensizliği her geçen gün büyüyen bir parti ve onun küçük ortağı, Millet İttifakı’nı suçlayarak ve Millet İttifakı’nın, içinde olmadığı bir partiyi ittifakın içindeymiş gibi göstererek suçlamasının önüne geçilecek. Yani bu açıdan bence iyi bir şey.
- Kurultayı ertelediniz, bu konuda partiden tersi yönde bir talep var mı?
Yok gelmedi. Herhangi bir talep gelmedi. Ne MYK’den, ne Parti Meclisi’nden ne de örgütten herhangi bir olumsuzluk geldi. Yani olumsuz söylem, “Niye yapmadınız?” diye bir soru gelmedi. Çünkü örgüt de seçime hazır ve seçim hazırlığı yapıyor. Biz de seçime hazırız ve seçim hazırlığı yapıyoruz. Sandık görevlilerini belirliyoruz şimdi. Sandık görevlilerinin belirlendiği bir ortamda, her okulda mutlaka bir avukat olsun arayışının olduğu ve bunun çabasının harcandığı bir ortamda biz nasıl kurultay yapacağız? Amaç, Türkiye genelinde her sandıkta mutlaka bir gözlemci olsun, yeteri kadar müşahit olsun, ayrıca sandıkların konulduğu okullarda da mutlaka bir gönüllü avukat olsun, uyuşmazlık çıktığı zaman hemen rahatlıkla başvurabilecekleri bir kişi olsun. Bu çalışmalar zaten şu anda yapılıyor. Epey de bir mesafe alındı ama bunu zaman içinde giderek büyüteceğiz.
- Boğaziçi Üniversitesi eylemleriyle kapılara zincir vurma, kapatma geleneği başladı. Siz de TÜİK ve MEB’den bilgi almak isterken benzer uygulamalar yaşandı, yeni bir girişiminiz olacak mı?
Eğer, toplumsal olarak ciddi bir kitle haksızlığa uğrarsa, onların sesini duyurmak için elbette ki ne gerekiyorsa yapacağım. Tabii, kimse bu ülkede kendisini güvencesiz hissetmesin. Bizim sesimiz yeterince duyulmadı ama CHP Genel Başkanı geldi, yanımızda durdu, bizim sesimizi geniş kitlelere duyulmasını sağladı... Bunu yaptık, yapmaya da devam edeceğiz diye düşünüyorlar onlar.
- En çok tartışılan konulardan biri Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak. İttifakta bir kriz yaşanabilir mi?
Hayır. Liderlerle görüşüyoruz. Şu aşamada cumhurbaşkanlığını tartışmak kadar yanlış bir şey yok. Nedeni de şu; ülkenin bu kadar sorunu var, ekonomide, dış politikada sorun var. Çiftçinin, emeklinin... Mutfaklarda yangın var, biz bunları bırakmışız Millet İttifakı’nın adayı kim olacak o tartışma yapılıyor, gereksiz ve yersiz, gündemi saptırmaya yönelik bir tartışma. Bunu sanıyorum diğer liderler de benzer şekilde düşünüyorlar. Yeri, zamanı gelince hepimiz masaya oturur tartışırız.
- Zorunlu olmadıkça ‘Erdoğan’ı artık anmayacağım’ dediniz. Ancak partinizi sürekli hedef alıyor…
Ülkenin bu kadar derdi varken toplumu kısır bir tartışmanın, CHP’yi kısır bir tartışmanın tarafı olarak toplum belleğinde yer almasını sağlamak doğru değil. Biz çözüm üreten bir partiyiz. Bugüne kadar bizim ürettiğimiz çözümleri büyük ölçüde kopyalayan bir kişi var. Biz çözüm üretmeye devam edeceğiz. Kısır bir tartışmanın içine girip bunu büyütmek Erdoğan’ın istediği bir şey. Neden o tartışmaya girelim? Erdoğan’ı artık hepimiz biliyoruz. Eğer bilinmeyen bir alan varsa, kendi alanımızdaki bilinmeyenleri kamuoyuyla paylaşmalıyız. Varsa bir sorun nasıl çözeceğimizi anlatmalıyız ve toplum şunu görmeli, evet bu ülkede sorun var ve bu sorunları CHP rahatlıkla çözebilir. Bu algının büyütülmesi lazım. Kavganın değil çözümün tarafı olarak görünmek istiyoruz biz. Sorunları bilinçle, ahlakla, adaletle çözen, kimseyi dışlamayan, ötekileştirmeyen bir anlayışla... Hem iç hem dış politikada sorunları çözen bir parti algısını büyütmenin yolu kısır tartışmalardan çekilmektir.