CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Meclis grubunda konuştu.
Dersimli sanatçı Aynur Doğan'ın Kürtçe konserinin yasaklanmasına tepkisini yineleyen ve şarkının sözlerini okuyan Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki kararla ilgili de sert tepki gösterdi. Atatürk Havalimanı'nda yıkım yapan müteaahhite "Makinelerini çek, geliyoruz" diye seslenen Kılıçdaroğlu, bu konuda dün akşam attığı tweet'i hatırlattı.
Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle:
'YENİ BİR DÖNEM BAŞLAMAK ÜZERE'
"Yeni bir dönem başlamak üzere. Halkın iktidarı güçlü olarak halka güven vermek zorundadır. Her birimizin tek tek sorumluluğu var. Her birimiz bu ülkenin geleceğinden sorumluyuz. Bu ülkeyi haramilere ve haramilerin taşeronlarına teslim etmeyeceğiz. Baskılar, engellemeler, yargı kararları var biliyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar inandığımız yolda kararlılıkla yürüyeceğiz.
Gezi mağdurlarının ailelerini ziyaret ettim. Vera'yı ve Ege'yi kucakladım. Onlar demokrasi talebinde bulunan haksız yere hapse atılanların aileleri. Sanıyorlar ki onlar yalnızlar, asla onlar yalnız olmayacak. Onlarla, aileleriyle, düşünceleriyle, idealleriyle birlikte olacağız. Mücadelemiz insan hakları, yargı bağımsızlığı, kadın-erkek eşitliği, hakkı, hukuku inşa etme mücadelesidir.
'AK PARTİ 2 TRİLYON 631 MİLYAR DOLAR HARCADI'
"Söylemlerimizi verilere dayandırmak zorundayız. Toplumu ikna etmek zorundayız. Samimiyetle ikna etmek zorundayız. Doğruları söylemek zorundayız. Bugüne kadar AKP iktidarlarına kadar 57 hükümet hizmet etti. Harcadıkları para 713 milyar dolar. Cumhuriyetin kuruluşundan 2002'ye kadar. Osmanlı'nın borcunu ödediler, Atatürk Barajı'nı kurdular, Keban'ı kurdular, her şeyi yaptılar. Onurlu durdular, dik durdular. Kimseye yalvarmadılar, el açmadılar. Her fabrika bir kaledir dediler. Türkiye'yi 1990 yılında dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisinden biri yaptılar. AK Parti iktidar oldu, harcadığı para 2002 ve günümüze kadar 2 trilyon 631 milyar dolar. Veriye dayanarak konuşacağız dedim. Türkiye G-20 liginden düşüyor.
'BİR ŞEKER FABRİKASI GÖSTERİN'
Gittiğiniz her yere şu soruyu sorun: AK Parti'nin yaptığı bir şeker fabrikası gösterin, bir gübre fabrikası gösterin. Tüm fabrikaları sattılar, o parayı da yediler. Nasıl bir güçle, nasıl bir sorumsuz anlayışla devletin yönetildiğini hepimizin bilmesi lazım. İnançlar kullanarak, kimlikleri kullanarak, insanların farklı yönlere dikkatini çekip öbür taraftan milyar dolarları götürdüler.
Bu paraları ne yaptılar? Bir banka yok, İş Bankası gibi, Ziraat Bankası gibi? Demir ağlarla mı ördüler? Belirli yatırımlar var ama yetersiz. Bu paraya göre çekirdek kalır. Tarihimizde eşi görülmedik şekilde bir soygun düzenlediler. Türkiye Cumhuriyeti devletini borç batağıyla karşı karşıya getirdiler.
Bir örnek vereceğim: Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın borcunun yüzde 67'si döviz ve altın. Milliyetçi olduğunu söyleyen Bahçeli de evet dövizle borç diyor. Her kur arttığında hem borcun artıyor hem faizin artıyor. 2021'in sonunda, yani 2022'nin başında borç stoku 2 trilyon 747 milyar TL idi. 20220'nin ilk 3 ayında döviz arttı, TL eridi, altın yükseldi. Borç 3 trilyon 19 milyar liraya çıktı. Bak, durduk yere! Parayı verenler kimler? Bu salondakilerden hiçbirisi AK Parti hükümetine veya devlete borç vermedi. Kim verdi? Bir avuç insan.
'MİLYONLAR BEŞLİ ÇETEYE ÇALIŞIYOR'
Eğer ekonomi doğru yönetilseydi bu 272 milyar lirayla ne yapılırdı? 272 milyar bu çetelere verilmeseydi, emeklilere bayram ikramiyesi verilirdi. Net 13 milyon emekliye ramazan ve kurban bayramında ikramiye verilirdi. Bunun üstüne çiftçiye her yıl verilen destek tam 3 kat artırılabilirdi. Para bitti mi? Hayır. Yaklaşık 6 buçuk milyon ücretliden sosyal güvenlik primini devlet olarak ben ödeyeceğim diyerek asgari ücreti 5 bin liraya çıkarabilirdi. Açlık sınırındaki 4 milyon hanenin her birine 5 bin lira tutarında gıda, 4 bin lira enerji çeki verebilirdi. Para bitmiyor. 2022 yılında petrol ve doğalgazın ÖTV'si sıfırlanabilirdi. Beşli çete ve yandaşlarına sağlanan imkanı görebiliyor musunuz? Milyonlar beşli çeteye çalışıyor.
'DENGBEJLERİ DİNLEDİM, TAMAMI BİZİM TÜRKÜLER'
Aynur Doğan, dünya çapında bir sanatçı. Dar Hejiroke, telaffuzum uygun mu bilmiyorum ama. Bu şarkı bir incir ağacının şarkısı. Bu şarkıyı hafızalarımıza kazıyan güzel bir film vardı, Gönül Yarası. Şarkının ezgisi zaten başlı başına insanın yüreğinde burukluk yaratıyor ve siz bunu yasaklıyorsunuz. Türkiye bu noktaya gelmemeli. Tamamı bizim türküler. Diyarbakır'a gittim dengbejleri dinledim. Onlar bizim kültürümüz bir parçası. Nasıl reddedebiliriz. Kürtçe bir şarkı okudu diye nasıl yasak getirebiliriz. Her şarkı bizim şarkımız.
'FERİŞTAHINIZ GELSE BEN SUSMAM'
Trolleri harekete geçirdiler. Feriştahınız gelse ben susmam kardeşim. Rengarenk bir Türkiye'de yaşayacağız. Ebruli olacak. Barışı getireceğiz, huzuru getireceğiz. Herkes türküsünü, şarkısını özgürce söyleyecek: Birbirimize farklı bakmayacağız artık. Bir şarkıdan, bir türküden korkan olur mu? Korkmayacağız, beraber olacağız, birlikte olacağız.
'KAFTANCIOĞLU İL BAŞKANIMIZDIR, KARARI TANIMIYORUZ'
Geçen hafta Erdoğan'ın bir siyasi intikamına tanık olduk. İstanbul İl Başkanımız Canan hanımı mahkum ettiler. Mahkum etmekle kalmadılar bir de siyasi yasak getirdiler. Yasaklarla özellikle siyasi tutuklularla Türkiye asla yol almamıştır. Parti kapatmakla, farklı düşündü diye hapse atmakla bir ülkeye demokrasi gelmez. Canan hanımın hapse atılmasını isteyenler, seçilmiş mahkemeler, hakimler... O hakimler şunu unutmasın bu ülkeye demokrasiyi, özgürlüğü size rağmen getireceğiz. Bu ülkeye kardeşliği saraya rağmen getireceğiz.
Hak etmeyen bir kişiyi hapse atıyorsanız, çok kişiyi öldüren IŞİD militanlarını da serbest bırakıyorsanız bu ülkede bir şeyler oluyor demektir. Bir adaletsizlik, sorun var demektir. O sorunun üzerine kararlılıkla gitmek zorundayız.
Bir adaletsizlik kabul edildiğinde her yerde binlercesi türer. Yarın size yapılacak adaletsizliği de fiilen kabul etmiş oluyorsunuz. O nedenle adaletsizlik karşısında susmayacağız. Kime yapılırsa mücadelemizi sürdüreceğiz. Siyasi yasaklar, adaletsiz düzen birimize yapıldığı an hepimize yapılmanın kapıları açılır. Adaletsizlik aynı covid gibidir süratle yayılır ve bütün alanı enfekte eder. O nedenle karşı durmak gerekiyor.
Buradan genç muhafazakar seçmenlere de seslenmek isterim. Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız ve kararsız kalırsanız zalimin tarafını seçmiş olursunuz. O nedenle kendisini muhafazakar olarak tanımlayan genç seçmenlerin de aynı duruşu sergilemeleri gerekir.
İl Başkanımızın siyasi yasak kararını asla tanımıyorum. Mahkemeyi de tanımıyoruz, verdiği kararı da tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanımızdır. Nokta.
SADAT ZİYARETİ: PSİKOLOJİK HARBİN İÇİNDEYİZ
İstanbul'da bir kurumun önüne gittik arkadaşlarımızla. Bu kurum çatışmaların hüküm sürdüğü bölgelerde iş yapıyor, o çatışmaların bir parçası gibi görünüyor ve aynı zamanda o bölgelerde müteahhitlik işleri de yapıyor. Kar amaçlı bu şirket. Kurucusu Erdoğan'ın eski danışmanı emekli bir general.
Şirket ne iş yapıyor? 'Suikast, gayri nizami harp, bomba imalatı, istihbarat, gerilla, özel kuvvetler harekatı, psikolojik harp harekatı, sabotaj, pusu, tahrip' anlatılıyor. Bunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin danışmanlığında ne işi var?
Bu SADAT'ın görevi nedir bilgi almak istiyoruz dedik. İki kişi geldi haber verelim dediler bir daha gelmediler. Bu kadar korkak bir yapı.
SADAT bir de ideolojik zırh tanımlamış kendisine. Bir devlet kuracak, o devletin içinde Türkiye'de olacak -herhalde bu bölümü Bahçeli dinliyordur- devletin adı Asrika devleti. Asrika Devleti başkan tarafından yönetilecek, İstanbul başkenti olacak resmi dili de Arapça olacak. Bahçeli ne diyor ben asıl onu merak ediyorum? Bunlara destek veriyorsun. Baş danışmanlık yaptığı zaman sende onlarlaydın.
Ben o kapıya neden gidiyorum? Neden mücadele ediyorum, kimin mücadelesini veriyorum. Bayrağımın, vatanımın mücadelesini veriyorum. Açıkça ifade edeyim yolunu kaybeden bir MHP var. Bunlar Erdoğan'ın yanında hizalandılar. Soruyorum sana ne danışmanlığı verdiler? Çık anlat kardeşim. Sen bunları ne için kullandın? Bunlarla mı bizi korkutmaya çalışacaksın. Sen kim olursan ol CHP'yi, bireylerini asla korkutamazsın.
'SAMİMİ MÜSLÜMANLAR ASRİKA KARŞISINDA DURMALI'
Bu para için mehdilik hikayeleri anlatan şirketin ve yapıların karşısında daha güçlü, daha kararlı, daha cesur durmalıyız ve duruyoruz. O nedenle gittik. Milletimiz özgürlüklerine dair bir tehditle karşı karşıyadır. Mütedeyyin kesimde artık uyanmalıdır. Karşımızda kendi uydurdukları din zırhına bürünmüş bir yapı vardır. Samimi müslümanlar bunların karşısında dimdik durmalılar. Samimi müslümanlar Asrika karşısında da dimdik durmalıdırlar. Mektupçu mafyalara, kendini derin devlet ilan etmiş müptezellere, milletimizin özgürlüklerini tehdit etme gafletinde bulunanlara da sesleniyorum. Haddinizi bilin. Karşınızda Türkiye'nin dindarları, sofuları, inançları ve inançsızları vardır. Hepsinden önemlisi karşınızda dimdik duran ahlaklıları vardır. Karşınızda CHP vardır. Bizler mafyaya karşı, mafyanın artıklarına, sarayın çömezlerine karşı, mafyadan medet uman siyasetçilere karşı mücadele etmek zorundayız.
Unutmayın aynı zamanda bir psikolojik harbin ortasındayız. Psikolojik harbin içerisindeyiz. Bu kurumlar sarayla işbirliği yaparak, pek çok pozisyonlar yaratabilirler, yalan yanlış söylemler geliştirebilirler. O nedenle SADAT'a gittim. Herkesin dikkatini çekmek için gittim.
'MAKİNELERİ ÇEK, PİSTLERE DOKUNMA'
Önce olayı manipüle sonra provoke ederler. Doğru ile yanlışı, iyiyle kötüyü, muhalif ile yandaşı karıştırmamızı isterler. Dün akşam bir tweet attım. Biliyorum beyler çok rahatsız oldu. En çok rahatsız olanlar paralarını yurt dışına kaçıranlar ve kaçırmak için sıraya girenlerdir. Bunlar derhal psikolojik harp metodlarından birini devreye soktular.
Neymiş ben havalimanın tümüyle park yapılmasını ve pistlerin hemen kırılmasını önermişim. "Bu işte yer almış herkese son bir lafım olsun: Bu iş “Talimat aldım, mecburdum. diyeceğiniz bir iş değildir, bunun adı vatana ihanettir. Siz de sorumlu olacaksınız. Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir. O makinelerin müteahhiti; sana ise özel ilgi göstereceğiz!" O müteahhite sesleniyorum o makinelerini çekeceksin oradan. Geliyoruz. Adalet, hak, hukuk, felaketleri önlemek için geliyoruz. Makineleri çek, pistlere dokunma. (Kısa Dalga)