CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, '150 günde 150 proje' kapsamında Arnavutköy Yaşam Merkezi Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, iktidarın yeni açıkladığı sosyal konut projesi hakkında konuştu. Kılıçdaroğlu, iktidar kanadının tepki gösterdiği son açıklamaları hakkında şöyle dedi:
"Söylediğim şuydu. Para topluyorsunuz güzel. Yarın müteahhit, 'Ben yapmıyorum. Demire, çimentoya zam geldi' dese ne olacak? Fikirtepe'de gecekondular vardı. Kentsel dönüşüm yaptılar, fakiri fukarayı sürdüler, gökdelenleri diktiler oraya fakire ne ev ne yurt kaldı. Onları savunmak yine bana kaldı. Aynı tablonun yaşanmasını istemiyorum."
Kılıçdaroğlu, sosyal konut projesi hakkındaki ilk açıklamasında, "Yıllardır aynı hikaye. Erdoğan, biliyorum seçim öncesi para toplamak için yapıyorsun bunu" demiş, "Topla paraları fakir fukaradan, seçim sürecini finanse et. Banker Erdoğan mısın sen? Yeter be adam" ifadelerini kullanmıştı.
Kılıçdaroğlu'nun bugün yaptığı konuşmadan satırbaşları şöyle:
"İstanbul yıllarca ihmal edildi. İstanbul, dünyanın en güzel kenti. Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış bir kent. İstanbul'a hizmet etmek başlı başına son derece önemli ve değerli.
Başkan, kente rant gözüyle bakmıyoruz dedi. Geçmişte kente rant gözüyle bakanlar, 'Kupon araziler benden sorulmadan kimseye verilmeyecek' diyenler elini ayağını İstanbul'dan çeksin. Arnavutköy'den CHP az oy alıyor doğrudur. Kabahat bizde. Siz vatandaşın sofranıza oturdunuz mu? Derdini dinlediniz mi? Ankara'da oturup 'Bize oy verin' dedik. Vermiyorum diyor. Gelmedik, oturmadık ama şimdi yapıyoruz. Geleceğiz, oturacağız, helalleşeceğiz, kucaklaşacağız. Adalet için, hak için hukuk için birlikte olacağız.
Kütüphanenin adının 'Cemil Meriç' olması son derece değerli. Bizim hak edene hak ettiğini verdiğimizi gösterir. Onun siyasi görüşüne değil, onun bizim edebiyatımıza yaptığı katkı açısından hiçbir ayrım yapmadığımızı gösterir. Bu insanlar bizim kültürümüzün, edebiyatımızın parçası.
Diğer belediye başkanlarını davet ediyoruz çoğu zaman icabet etmiyorlar. Ayrımcılık bu ülkeden artık silinmeli. Sayın başkanım siz üstünüze düşen görevi yapıyorsunuz ve yapmaya da devam edin. Bizim kültürümüzü, bizim inancımızı, bizim felsefemizin ne olduğunu onlarda artık öğrenmeliler. Biz Yunus'un felsefesinden, Ahi Evran'ın, Mevlana'nın, Horasan erenlerinin felsefesinden geliyoruz. Biz ayrımcılık yapmayız, kimseye kin tutmayız. Siyaset ayrı, insanlık ayrıdır.
Belediye başkanlarıma 'Fakir mahallelerden başlayarak hizmet götüreceksiniz' dedim. Arnavutköy'de bunlardan birisi. Bir anlamda İstanbul'un varoşu olarak tanımlanır. İstanbul ayrı Arnavutköy ayrı. İstanbul'un yarattığı bütün değerlerden Arnavutköylülerin de yararlanması lazım.
Bizim görevlerimizden birisi fakirin fukaranın hakkını korumaktır. Fakirin fukaranın hakkını korursanız sosyal devlet olur. Hiçbir evde gelecek endişesinin olmadığı bir Türkiye inşa etmek istiyoruz. Biz bu inşa olayını sadece CHP olarak değil 6 siyasi parti bir araya gelerek bunu yapmak istiyoruz. Sorun bir Türkiye sorunudur. Ayrışan Türkiye istemiyoruz. Kucaklaşan bir Türkiye istiyoruz. Varsa hataları hatalarıyla yüzleşme cesareti gösteren bir Türkiye istiyoruz. Birlikte yaşamak istiyoruz. Böyle bir Türkiye 6 liderin de isteğidir. Bu çerçevede hareket ediyoruz.
Canımızı acıtan şudur. Alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına olağanüstü kaynak transferi oluyor. Sosyal devlet, fakirin, fukaranın yanında duran devlet demektir. Kur Korumalı Mevduat diye bir olay yapmışsanız, 6 ayda bu mevduat sahiplerine ödediğiniz para 75 milyar 600 milyon lira. Bu hazineden çıkan para. Bir de Merkez Bankası'ndan çıkan var. 170 milyar lirayı bir avuç kişiye veriyorsunuz. Biz bunu kabul etmiyoruz.
Proje açıkladılar. Eyvallah, başımın üstünde yeri var. Her fakirin, fukaranın başını sokabileceği bir evi olsun. İtirazım yok buna. Ama kafamda bazı sorular var, sormak zorundayım. Parayı topluyorsun, herkes sıraya girdi parayı yatırdı. Kurayı 6 ay sonra çekeceksin. Baştan kura çeksen de alacaksın baştan sen parayı kullanacaksın, 6 ay sonra kura çekeceksin. Kurada çıkmazsa ne olacak benim hakkım?
Ben birileri gibi faizle geçinen birisi değilim. Birileri gibi devleti soyan, kul hakkı yiyen biri değilim. Bu ülkeye temiz siyaseti, ahlaklı siyaseti, fakirin fukaranın hakkını koruyan bir siyaset inşa etmeye çalışıyorum.
Söylediğim şuydu. Para topluyorsunuz güzel. Yarın müteahhit, 'Ben yapmıyorum. Demire, çimentoya zam geldi' dese ne olacak? Fikirtepe'de gecekondular vardı. Kentsel dönüşüm yaptılar, fakiri fukarayı sürdüler, gökdelenleri diktiler oraya fakire ne ev ne yurt kaldı. Onları savunmak yine bana kaldı. Aynı tablonun yaşanmasını istemiyorum.
Beşli çeteye garanti veriyorsun. 'Müteahhitlere makul düzeyde kar elde edilecek şekilde garanti ver. Bu insanlar terk etmesinler, işi bitirsinler' dedim. Hemen havuz medyası bir merkezden talimat alıp başlıyor. 'Kılıçdaroğlu bunların ev sahibi olmasını istemiyor' diyor. Akıl var mantık var. Benim dediğimi anlamıyor musunuz siz? Ben fakirin fukaranın ek bir yükümlülük altına girmeden verin garantiyi müteahhit alsın... TOKİ ihale açtı müteahhitlerin çoğu girmedi. Akılları sıra onlar malı götürecek Kılıçdaroğlu ses çıkarmayacak, yemezler. Ben fakirin, fukaranın, dulun, garibanın yanındayım.
İktidar değişecek, Millet İttifakı gelecek iktidara, Türkiye'nin bütün sorunlarını çözecek o senin ver dediğim garantilerin tamamına uyacağız ve sürdüreceğiz. Böylece fakir, fukara ev sahibi olacak. Bunu nasıl yapacağız derseniz geleceksiniz İmamoğlu'nun kapısını çalacaksınız, size öğretecek. Size anlatırız çünkü biz vatandaşa hak temelli bakarız."