Kızılay'ın depremin ikinci günü AHBAP'a çadır satmasının ortaya çıkmasının ardından Kızılay Başkanı Kerem Kınık çadır satışına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kızılay Başkanı Kınık, CNN Türk canlı yayınına katıldı. Depremzedelerin kullanımı için üretilen çadırların AHBAP'a satışının ortaya çıkmasının ardından eleştirilerin hedefi olan Kınık, Ahmet Hakan'a, çadırların AFAD'a ücretsiz verileceğini söyledi.
Ahmet Hakan'ın , "Diyorsunuz ki AFAD'a parayla vermeyecektik, AHBAP'a parayla verdiniz. O zaman AHBAP'ın parasını iade edin iş bitsin sorun çözülsün" ise Kınık yanıt olarak, "Bakarız, ona da bakarız" diyerek yanıt verdi.
Başkan Kınık, AHBAP'a satılan çadırlar için 'Arkadaşlar insiyatif almış' dedi.
Kınık'ın açıklamaları şöyle:
"54 bin çadır bizim ücretsiz olarak sevk ettiğimiz çadırlardı. Bunlar dışında bizim günlük ürettiğimiz çadırlar AFAD'a ürettikçe gönderdik. AHBAP derneğinin satın almış olduğu 2050 hikayesi şöyle, bizim ürettiğimiz çadırlar farklı kuruluşlara çadır üretiyoruz. Hem depolarımızdaki ürünleri diri tutuyoruz. Hem de finansal sürdürülebilirlik için ihracat yapıyoruz. BM'nin en büyük çadır tedarikçisiyiz. Ahbap derneği bize ulaştı ve arkadaşlar BM için ürettiğimiz logosuz çadırlar, maliyetine Ahbap'a verelim demişler. Bizim arkadaşlar demişler ki biz bunu izah ederiz müşteriye. Bunu içeriye sevk edelim. Bir inisiyatifte bulunmuşlar. Bana sormuş olsalardı mesela bunun nakliyesine destek verelim sonra bakarız derdim ben. Ama arkadaşlar inisiyatifte bulunmuşlar ama ben de eleştirdim arkadaşları.
Ahbap bir yardım kuruluşu, oraya da bağış yapan yine bizim vatandaşlarımız. Kızılay üzerinden yardım gitmiş, Ahbap üzerinden gitmiş bunun bir önemi yok. Ben de o kaynaklarda tekrar çadır üretip bunu Kızılay'ın depolarına ihtiyaç fazlası olursa koyacağım. Maksat hasıl oldu. Biz Haluk Bey ile de Ahbap'la da konuşmaları, geriye dönük düzenlemeleri de yaparız. Onda sorun yok.
Kızılay'ın kurulduğu günden beri iktisadi faaliyet yürüttüğü. Dolayısıyla bu mantık hep oldu. 2018 yılına kadar, derneğimizin iktisadi teşekkülü hükmündeydi. Yani Türk Ticaret Kanunu değil, dernekler kanunu tabi olan yapıda sürdürülüyordu. Burada bizim şirketlerimi büyüdü, fabrikalar kurdu ve dernek iktisadi işletmeleri ile yönetilebilir olmaktan çıktı. Biz de devletimize başvurduk ve dedik ki; 'Biz SPK denetimine girmek istiyoruz, Türk Ticaret Kanuna göre hareket etmek istiyoruz, sermaye şirketlerine dönüşmek istiyoruz.
"Medyaya düşünce durdurdum"
Dünyadaki diğer yardım kuruluşlarının da örneğin Alman Kızılhaçı'nın da çok büyük şirketleri var. Yani bu model sürdürülebilir finansman açısından gerekli. Sadece bu iki kuruma; Ahbap ve Türk Eczacılar Birliği'ne satılmış sonra medyaya düşünce ben durdurdum. Ellerindeki hangar tiplerini de yaşam tipi olanları da sahaya sevk edildi. "