Tire'de kızılçam ormanına mermer ocağı yapacak firma, ağaçları nasıl keseceğini anlattı

Ege’nin önemli tarım ve hayvancılık merkezlerinden İzmir'in Tire İlçesi'nde, jeotermal santrali ve dinamit tesisinin ardından bu kez de kızılçam ormanlarıyla kaplı Kartal Dağı'na büyük ölçekli bir mermer ocağı için ÇED süreci başlatıldı.

Ege’nin önemli tarım ve hayvancılık merkezlerinden İzmir'in Tire İlçesi'nde, jeotermal santrali ve dinamit tesisinin ardından bu kez de kızılçam ormanlarıyla kaplı Kartal Dağı'na büyük ölçekli bir mermer ocağı için ÇED süreci başlatıldı. Bölgenin oksijen deposu olan Kartal Dağı'nda binlerce kızılçamın kesilmesi gündeme geldi. Köylüler ve çevreciler, 25 hektarlık alanda 10 yıl çalıştırılması planlanan mermer ocağı projesine tepki gösterdi. Firma, ÇED dosyasında rutin bir işlemmiş gibi ağaçların nasıl kesileceğini anlattı.

İzmir'in Bayraklı ilçesinde merkezi bulunan, Osman Şenol ve Metin Suvat'ın ortağı olduğu, Emerald Taşımacılık Maden İnşaat adlı şirket, Tire'nin kırsal Büyükkale Köyü yakınlarına, yıllık 500 bin ton kapasiteli mermer ocağı kurma talebiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ÇED başvurusunda bulundu. Kızılçam ormanlarıyla kaplı Kartal Dağı'nda 10 yıl boyunca mermer ocağı faaliyeti yürütmek isteyen şirketin başvurusu, bakanlıkça incelemeye alındı.

200 futbol büyüklüğünde alan

Sunulan başvuru dosyasına göre, ruhsat alanının yaklaşık 200 futbol sahası büyüklüğündeki 95,49 hektarı kapsadığı, ancak ÇED alanının 24,8 hektar olduğu kaydedildi. ÇED alanı içerisinde 15,09 hektarlık alanda 3 ayrı poligon bulunacağı bildirildi. 5,37 hektarlık alana pasa döküleceği, 1,02 hektarlık alanda cevher stoklanacağı, 0,28 hektarlık alanın şantiye ayrılacağı, 0,91 hektarlık kısımda ise toprak depolacağı belirtildi.
15 personelin istihdam edileceği mermer ocağının en yakın yerleşim merkezi olan Büyükkale Mahallesi'ne 2 kilometre uzaklıkta olduğu, 340 metre yakınında da bir hane bulunduğu kaydedildi.

Firma ağaçları nasıl keseceğini anlattı

Diğer yandan, köylünün endişelerine neden olan, kızılçamların kesilmesi konusu da ÇED dosyasında detaylı bir şekilde yer aldı. Firma, rutin bir işlemmiş gibi ağaçların nasıl kesileceğini anlattı. Ağaç kesimiyle ilgili şöyle denildi:

"Orman Alanlarında Ağaçların Kesilmesi ve Taşınması ile Alınacak Önlemler Projenin işletme aşamasında olabilecek etkilerinin başında ağaç kesimi yer almaktadır. Proje işleme sahalarına tekabül eden ormanlık alanlarda kesilecek ağaçlar ile ilgili işletme öncesinde Orman Genel Müdürlüğü veya Orman Bölge Müdürlüğü’nden gerekli izinler alınacaktır. Proje kapsamında orman izinlerinin alınmasının akabinde Orman Bölge Müdürlüğü, Orman İşletme Müdürlüğü ve Orman İşletme şefliği tarafından izin alanında yer alan ağaçlar damgalanarak kesilecek ağaçlar belirlenecektir. Daha sonrasından damgalanan ağaçların araziden kesilerek satışa sunulmaları için yasaya göre direkt satış ya da ihale yolu ile satışı gerçekleştirilecektir. İzin alanında yer alan ağaç varlığı orman idaresine ait olup, damgalanması, kesilmesi ve satışı da yine orman idaresi tarafından gerçekleştirilmektedir. Faaliyet alanı içerisinde kesilecek ağaçların depolanması söz konusu olmayacaktır. Orman izninin alınması ve Orman İşletme Şefliği koordinatörlüğünde ağaç varlığının sahadan uzaklaştırılmasının akabinde arazi yüzeyinde yer alacak bitkisel toprak sıyrılarak ÇED alanı içerisinde yer alacak Bitkisel Toprak depolama Alanında verimliliğini kaybetmeyecek şekilde depolanacaktır."

Firmanın daha sonra Orman İdaresi eşliğinde araziyi tekrar ağaçlandıracağı ileri sürüldü.

Köylüler ve çevreciler tepkili

Ancak, kızılçam ormanının bağrına kurulmak istenen mermer ocağı, civar köylüsünde endişe yarattı. Daha önce köylülerden imza toplayıp Tire Kaymakamlığı’na sunan Tire Çevre Kourma ve Yeşillendirme Derneği Başkanı Süleyman Övül, "Kızılçamlarla kaplı Kartal Dağı, bölgemizin akciğerleri niteliğindedir. Böylesine önemli bir bölgede mermer ocağı için ÇED sürecinin başlatılması hayret vericidir. Küresel ısınmaya bağlı kuraklığın hat safhaya ulaştığı bu günlerde bir tek ağacın bile kesilmesine gönlümüz el vermez. Bizler bu bölgede geçici ruhsat ile arama çalışmalarının başladığı ilk gün konuyu gündeme taşımıştık. O zamanlar (yangınları önlemek için orman yangın yolu yapımı ve milli ekonomiye katkı sağlamak amaçlı orman gençleştirme çalışmaları yapıyoruz) dediler. Ama bugün bunun böyle olmadığını gördük. Meğer maden için yapıyorlarmış hazırlığı. Değerlerimizin yok olmasını istemiyoruz" dedi.

Yok olmasına izin vermeyeceğiz

Övül, şöyle devam etti:

"Yıllar önce emparyalist güçlerin yıkamadığı, alamadığı yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin (üretim ve ülke ekonomisine katkı) adı altında yok olmasını seyredemeyiz. Binlerce insanın yaşadığı bölgemizde Küçük Menderes Havzası’nın en değerli tarımsal alanları bu acı gerçekle yüz yüzedir. Elbette ki bizler enerjinin ve yer altı zenginliklerinin ekonomiye kazandırılmasına karşı değiliz. Ancak bu gibi faaliyetlerin daha verimsiz alanlarda sürdürülmesi gerekmektedir. Bulunduğu bölgenin doğasını tehdit edecek, o bölgede tarım ve hayvancılık faaliyetlerini sekteye uğratacak her türlü oluşuma karşıyız. Bu süreçte elimizden geldiği kadar hukuki çerçevede mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu konuda tüm halkımızı haklı mücadelemize destek olmaya davet ediyoruz.”

600 bin imza toplandı

Tire Belediyesi CHP'li Meclis Üyesi Yalçın Kaya ise daha önce bölge köylüsünün (yaşam alanlarımızda maden istemiyoruz) diyerek 600 bin imza topladığını, bu imzaların Tire Kaymakamlığı'na sunulduğunu hatırlatırken, "Maalesef tüm itirazlarımıza rağmen Kartal Dağı’nda mermer ocağı kurulmasıyla ilgili ÇED süreci başlatıldı. Başından beri söylediğimiz gibi bugün korktuğumuz noktaya geldik. Burada oluşturulacak olan herhangi bir madencilik faaliyeti, bölgenin havasını ve suyunu kirletir. Geçim kaynaklarını tarım ve hayvancılıkla sağlayan insanlarımız için çok ciddi bir tehdit unsurudur. Ayrıca bu bölgedeki maden faaliyetleri Kartal Dağı ile de sınırlı kalacağa benzemiyor" ifadelerini kullandı.

Madenlere karşı olmadıklarını vurgulayan CHP'li Kaya, "Mücadele ettiğimiz yaşam alanlarımızı tehdit edecek maden unsurlarıdır. Gün doğduğumuz ve doyduğumuz yerlere sahip çıkma günüdür. Bu işin hiçbir şekilde siyaseti olmaz. Bu işin sizi bizi olmaz. Bu konu Tire olarak topyekun mücadele etmemiz gereken bir konudur. Hukuk çerçevesinde, kanunlarımızın bize sağladığı tüm imkanları sonuna kadar kullanacağız. Hukuk çerçevesinde yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için tümhalkımızın desteklerini bekliyoruz” dedi.

(ANKA/MUSTAFA AKBAŞ)

Yaşam Haberleri