İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi İçsu Kaynakları ve Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meriç Albay'ın başında olduğu ekip, Küçükçekmece Gölü'nü izleme projesi yürütüyor.
Proje kapsamında lagünün mikrobiyal komite çeşitliliğini araştıran ve analiz eden Albay, Küçükçekmece Lagünü'nün acilen restore edilmesi gerektiğini açıkladı.
1990'lı yılların başından itibaren Küçükçekmece Gölü'nde çalışmaların sürdüğünü hatırlatan Albay, "Oradaki su kalitesindeki değişimi, bio çeşitliliği anlamaya çalışıyoruz. Çünkü çok kirletilen, çok örselenen bir yer. 1930'lu yıllarda orada sadece 300-400 insan yaşarken, şu anda 2 milyon insandan bahsediyoruz. Çok fazla baskı altına alınmış, çok fazla kirletilmiş bir alan” dedi.
Gölün şehrin içerisinde yer aldığına dikkat çeken Albay, “Yaptığımız tespitlere göre maalesef, bunu üzülerek söylüyorum, petrol kirliliği var, ağır metal kirliliği var, azot-fosfor kirliliği var. Yani yok yok, bütün kirlilik var. Çünkü orayı yıllarca atık deposu olarak kullanmışız" diye konuştu.
Gölün restorasyon çalışmalarının bir an önce başlaması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Meriç Albay, şöyle konuştu: "Şehrin ortasında böyle bir alanınız varsa orayı doğru kullanmalısınız. Burası lagünel bir alan, tuzluluk seviyesi az. İnsanların orada aslında su sporları yapması, yüzmesi, balıkçılık faaliyetine girmesi lazım. Bunların neredeyse hiçbirini yapamıyoruz. Tıpkı Marmara Denizi'nin büyük bir kısmında yapamadığımız gibi. Yaptığımız çalışmalarda şu anda 3'üncü sınıf su kalitesinde ve ciddi bir şekilde kirletilmiş bir alan. Oradaki sonuçlar endişe verici. Geçmiş yıllara göre bir takım önlemler alındı, o anlamda biraz yol kat edildi ama daha kat edilmesi gereken, noktasal olmayan bir sürü kirleticiler hala oraya girmeye devam ediyor."
Araştırmalar neticesinde Küçükçekmece Gölü'ne kesinlikle girilmemesi gerektiğini vurgulayan Meriç Albay, "Girilmemesi lazım çünkü mikrobik olarak, mikrobiyolojik parametreler bakımından oldukça sıkıntılı. Oradan birçok hastalığı kapmaları söz konusu. Girilmesine izin vermemek lazım. Hatta orada balıkçılığın da yasaklanması lazım. Balıkçılık faaliyeti zaman zaman görüyorum, kesinlikle tutulmaması lazım. Çünkü ağır metal kirliliği bakımından, mikro kirleticiler bakımından oldukça sıkıntılı bir alan. Çocukları kontrol edemezsiniz. Oraya giriyorlar, ellerini yıkıyorlar, ağızlarına sürüyorlar, mikrop kapmaları olası. Dolayısıyla bir an önce şehre kazandırılıp, dünya mirası olarak dünyaya kazandırılmasında fayda var" ifadelerini kullandı.
Sıcak havalardan dolayı buharlaşma nedeniyle göl ve barajlardaki tehlikeye de dikkat çeken Albay, "Her barajda neresi olursa olsun, su seviyesi yüzde 10'un altına düştüğü zaman organik madde yükü artmaya başlar. Yosunlaşma yani aşırı alg çoğalması daha fazla olmaya başlar. Yük arttığı için daha fazla arıtma teknolojileri kullanıp arıtabilirsiniz. Bir sıkıntı yok ama daha fazla enerji, daha fazla kimyasal kullanmak zorundasınız" dedi.
Laboratuvar çalışmalarını yürüten Doç. Dr. Emine Gözde Özbayram de, "Küçükçekmece lagününde uzun zamandır fizikokimyasal parametre izleme çalışmaları sürüyor. Lagüne baktığımızda bakteriyel komite çeşitliliğinin bu zamana kadar hiç araştırılmadığını gördük. Bu kapsamda da düzenli olarak izlediğimiz, aldığımız numunelerde bakteriyel komünite çeşitliliğine bakıyoruz. Çünkü çok uzun bir süre kirletilmiş bir alan, farklı bakteri çeşitliliği mevcut. eDNA, meta barkodlama yöntemini kullanıyoruz. Bu kapsamda da aldığımız çevresel örneklerde, bu çevresel örneklerin parmak izini ortaya koyduğumuzu söyleyebilirim" diye konuştu. (DHA)