Jan D. Walter | Beatrice Christofaro
Kuzey Yarımküre'de aylar süren kuraklık haberlerinin ardından şimdi de şiddetli yağışların yol açtığı felaketler manşetlerde. Geçtiğimiz haftalarda şiddetli yağış Türkiye, Almanya ve Avusturya'nın bir bölümünde hayatı felce uğrattı, birçok bölge sular altında kaldı. Himalaya bölgesinde Muson yağmurları haftalardır devam ediyor, sadece Pakistan'da 800'den fazla kişi selde can verdi. Geçen Pazartesi günü de ABD'nin Teksas eyaletinde aşırı hava olayları nedeniyle felaket uyarısı yapıldı.
Kuraklık ya da aşırı yağış gibi aşırı hava olaylarının ardından yapılan değerlendirmeler hep aynı noktaya işaret ediyor: Yaşanan felaketlere iklim değişikliğinin yol açtığı söyleniyor.
Peki bu gerçekten doğru mu?
Hollanda Kraliyet Meteoroloji Enstitüsü'nden iklim araştırmacısı Sjoukje Philip, "Aşırı hava her zaman var olmuştur ve her zaman olacaktır" diyor ve ekliyor:
"Ancak iklim değişikliği, sıklık ve yoğunluk üzerinde etkili olabilir."
Peki bu iklim değişikliğinin etkisi medya, politikacılar ve aktivistlerin inanmanızı istediği kadar büyük mü?
Londra'daki Imperial College'den (Londra Emperyal Koleji) klimatolog Friederike Otto, "Küresel ısınma aşırı hava olaylarında rol oynar, ancak etkisi bazen toptancı bir bakış açısıyla dillendirilir veya gereğinden fazla vurgulanır" yanıtını veriyor.
İklim uzmanları Otto ve Philip, aynı zamanda uluslararası bir araştırma grubu olan Dünya Hava Durumu Ağı'nın (WWA) üyeleri. Bu ağ, meteorolojik modeller kullanarak atmosferdeki ısınmanın tek tek hava olayları üzerindeki etkisini araştırıyor. Hava ve iklimi belirleyen fiziksel temellere dayanan bu modeller, günlük hava durumu tahminlerini de ölçüyor.
Otto, bu modellerle hem insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının bulunduğu hem de bu emisyonların olmadığı durumlarda atmosferin simülasyonlarını oluşturduklarını ifade ediyor. Bilim insanları, böylece sanayileşme öncesi ve sonrası iklimin etkisini ölçebiliyor, ayrıca karşılaştırma yaparak atmosferdeki değişikliklerin hava olaylarının sıklığı ve yoğunluğunu nasıl etkilediğini hesaplayabiliyor.
Söz konusu araştırma grubu, bu yöntemlerle küresel ısınmanın tek tek aşırı hava olaylarının üzerindeki etkisini anlamaya çalışıyor. DW Doğruluk Kontrolü ekibi de bilim insanlarıyla konuşarak hava durumu ve iklim değişimi arasındaki bağlantıya yanıt aradı.
İklim değişimi şiddetli yağmur, sıcak hava dalgaları ve benzer durumları tetikler mi?
İklim uzmanı Friederike Otto, "Hava felaketleri her zaman birçok farklı faktörün sonucudur" diyor. Doğa olaylarının yanı sıra insan kaynaklı sebeplerin de varlığına dikkat çekiyor. Örneğin yoğun yağışların neden olduğu sellerde büyük oranda ormansızlaştırılmış arazilerin ya da yanlış imar projelerinin bulunduğu alanların sel altında kalması gibi. Dolayısıyla küresel ısınma felaketlerin tek sebebi değil. Bağlantısının ne kadar güçlü olduğu ise hava olayının özelliğine bağlı. Küresel ısınmanın etkisinin hava olayına göre farklılık gösterdiğini belirten Otto, iklim değişikliğinin tek başına şiddetli yağmuru tetikleyemeyeceğine, ancak bunun koşullarına etki edebileceğine ve yağış miktarına artırabileceğine işaret ediyor:
Sjoukje Philip de "Daha sıcak bir atmosfer daha fazla nemi emebilir, bu da daha yoğun yağışlara yol açabilir. Yağışın nerede ve ne zaman düştüğü gibi birçok faktör var" diyor.
Philip, öte yandan aşırı sıcaklıklarda küresel ısınmanın daha doğrudan etkili olduğunu ifade ediyor. Uzman, bu nedenle Hindistan ve Pakistan'daki mahsul kıtlığının büyük ölçüde iklim değişimine bağlanabileceğini ifade ediyor. Otto da "İklim değişikliği burada gerçekten oyunun kurallarını değiştiriyor" diyor.
İklim değişikliği her yerde aynı etkiyi gösteriyor mu?
"İklim değişikliğinin etkisi bölgeden bölgeye değişiyor" diyen Philip sözlerini, "Benzer türdeki aşırı hava olayları, farklı bölgelerde farklı şekillerde görülebilir" şeklinde sürdürüyor.
Almanya'nın batısındaki Ahrtal bölgesinde Temmuz 2021'de yaşanan sel felaketi ile Nisan 2022'de Güney Afrika'nın KwaZulu-Natal eyaletindeki sel felaketi arasındaki karşılaştırma da bunu açıkça ortaya koyuyor. İkinci felaket en az 435 can aldı ve binlercesini evsiz bıraktı. Almanya ve Belçika'daki şiddetli yağışların ardından Temmuz 2021'de Ahrtal bölgesinde meydana gelen selde ise 220'den fazla kişi hayatını kaybetti.
WWA'nın hesaplamalarına göre, Ahrtal bölgesinde aslında 1900'de yaşanan felaketin ardından zaten bir "500 yılın olayı" bekleniyordu. Bilim insanları, Alpler ve Kuzey Denizi arasındaki bölgede dönemin sıcaklıklarıyla alınan ortalamaya göre bu tür yağışların her 500 yılda bir yaşanmasının olası olduğunu hesapladı. Ancak uzmanlar iklim değişikliğinin, bu olasılığı 1,2 ila 9 kat artırdığını belirtiyor. Şimdiki iklimde ise bu tür bir sel felaketi her 46 ila 400 yılda bir bekleniyor. Aynı zamanda 120 yıl öncesine oranla yüzde 3 ila yüzde 19 daha güçlü yaşanması muhtemel.
WWA hesaplamalarına göre, Güney Afrika'daki KwaZulu-Natal'da ise bu bahar yaşandığı gibi şiddetli bir yağış olasılığı 1900'den bu yana iki katına çıktı. Araştırmacılar yağış yoğunluğunun ise iklim değişikliği nedeniyle yüzde 4 ila 8 daha güçlü olduğunu tespit etti.
Gelecekteki hava felaketlerini tahmin edebilir miyiz?
Güvenilir hava tahminleri hâlâ sadece birkaç gün öncesinden mümkün. Hava durumuyla ilgili bu belirsizlik, tahmin edilmek istenen süre uzadıkça da artıyor. Otto uzun vadeli hava tahminlerinin kelimenin tam anlamıyla kaotik olduğunu söylüyor.
Otto, "Ancak çok iyi hesaplayabileceğimiz şey, belirli hava koşullarının sıklığı ve sıcaklık veya yağış eşikleridir" diyor. WWA bulgularına göre, dünyanın birçok yerinde sıcaklıklar arttıkça sel, kuraklık ve diğer tehditkâr hava olaylarını tetikleyebilecek hava koşulları daha olası hale geliyor.