Bu seçimin öne çıkan konularından biri de sanat ve edebiyat alanında birçok oyuncu, sanatçı, müzisyen, yazar ismin siyasete atılmak istemesi veya -aday listesine alınanlar açısından- atılmaya hazırlanması… Başvurduğu halde listelere alınmayan birçok aday adayı isimleri de dikkate alınca, sanat camiasından siyasete atılma talebinin azımsanmayacak oranda olduğunu söylemek mümkün. Tabi bazı isimler de partilerinin talebiyle listede yer alıyor.
Bu isimlerden biri de kendisini birbirinden değerli kitapları ve başarılı çevirileriyle tanıdığımız Mahir Ünsal Eriş.
Yazar ve Çevirmen Mahir Ünsal Eriş, Türkiye İşçi Partisi’nden, Ankara 2. bölge 8. sıradan milletvekili adayı gösterildi. Neden siyaset ve neden TİP sorusuna “günlük hayatımız siyasetle örülüdür. Bu bağlamda yazarlık ceketini çıkarıp siyasetçi ceketi giymek gibi görmüyorum bu adaylık sürecini” diyerek yanıtlayan Mahir Ünsal Eriş ile Kısa Dalga’dan Yeşim Özdemir, milletvekili adaylığını ve seçim gündemini konuştu…
"Yazarlık ceketini çıkarıp siyasetçi ceketi giymek gibi değil"
TİP Ankara 2. Bölgeden milletvekili adayı gösterildiniz. Öncelikle tebrik ederim. Benim gibi birçok kişi de sosyal medya hesaplarınızdan yaptığınız paylaşımla haberi duydu. Şahsi fikrimi belirtmek gerekirse sizi mecliste görmeyi çok isterim. Adaylık süreci nasıl gelişti? Teklif gelince şaşırdınız mı? Teklifi bekliyor muydunuz?
Ben Türkiye İşçi Partiliyim. Sosyal medyada da belirttiğim üzere gençlik yıllarımdan beri Türkiye İşçi Partisi’ni kuran geleneğin, o iradenin bir parçası oldum hep. Bu nedenle bu sürecin adaylık teklifi almak ve kabul etmek gibi değil de partide görev almak, partinin örgütlü mücadelesine elimden gelen, gelebilecek tüm katkıyı sunabilmek şeklinde işlediğini söylemem daha doğru olur.
Genel atmosferde tüm partilerin aday listeleri çok tartışmalı, kimi doğru yerde aday gösterilmediğini düşünüyor, kimi sıralamada bulunduğu yerden memnun değil, kimi de aday gösterildiği bölgede rakip aday nedeniyle seçilme ihtimalini düşük gördüğü için aday gösterildiği bölgeden memnun değil. Siz Ankara 2. bölge 8. sıradan aday gösterildiniz. Aday gösterildiğiniz bölgeden ve sıralamadan memnun musunuz? Kazanma ihtimaliniz nedir?
Açıkçası ben bu durumu şuna benzetiyorum. Hani İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca hikayesi vardır. Karıncaya derler ki, “Yahu karınca, senin ağzında götürdüğün bir damla suyla koskoca ateş söner mi?” Benim bu soruya cevabım da karıncanınkiyle aynı olacak: “Olsun, en azından tarafımız belli olur.”
Peki, neden siyasete girmeye gönüllü oldunuz? Siz yıllarını edebiyata adamış değerli bir çevirmen ve yazarsınız. Seçilirseniz yazarlık serüveniniz noktalanacak mı, hayatınıza siyasetçi olarak mı devam edeceksiniz?
Ben siyasetin yalnızca siyasetçilerin işi olmadığını düşünen bir partide aday gösterildim. Hayat siyasidir. Pahalılık, tehdit ve baskı altındaki özgürlüklerimiz, kadınların sokak ortasında güpegündüz öldürülmesi, çocukların, gençlerin tarikat yurtlarında intihara zorlanması, istismara uğraması, dinden, dilden, kıyafetten ötürü ötekileştirilmek, yargının güvenilirliğini kaybetmesi, işçilerin iş cinayetlerine kurban edilmesi siyasidir. Günlük hayatımız siyasetle örülüdür. Bu bağlamda yazarlık ceketini çıkarıp siyasetçi ceketi giymek gibi görmüyorum bu adaylık sürecini. Ben zaten hiçbir zaman siyasi görüşümü saklamadım. Ben sosyalistim ve insanlığın geleceğinin sosyalizmde olduğuna inanıyorum. Bunu da dile getirmekten hiç çekinmedim.
Peki niye TİP?
Çünkü en başta da belirttiğim üzere ben Türkiye İşçi Partiliyim. Bunun seçime has bir birliktelik olmadığının altını çizmem lazım. Seçimden önce nasıl partiliysem seçimlerden sonra, seçimin sonuçlarından bağımsız yine partili olmaya devam edeceğim. Söylediğim gibi, ben sosyalistim ve Türkiye’de sosyalizmin Türkiye İşçi Partisi’ne ihtiyacı var.
TİP, milletvekili aday listelerinde ekranlardan tanıdığımız birçok “ünlü” isim var. Bu isimler, kamuoyunda da ilgiyle karşılandı. Öbür taraftan “ünlü” isimler nedeniyle partinin öne çıktığını, tabanını genişlettiğini düşünenler de var… Siz ne düşünüyorsunuz, bu isimler partinin “popülaritesini” arttırdı mı?
Eğer bir popülariteden söz edilecekse buna sebep olan şeyin sizin deyiminizle “ünlüler” değil partinin korkusuzca, yalnızca halkın çıkarlarını gözeterek ürettiği siyaset ve bunu her mecrada cesaretle dile getirmesi olmalı. Türkiye İşçi Partisi, sokakta, mecliste, fabrikalarda, plazalarda, okullarda, emeğin olduğu, emeğin ve özgürlüğün istismara uğradığı her alanda gözünü budaktan sakınmıyor. Suçları ve suçlularla meşhur fotoğrafları ile şöhret yapmış içişleri bakanının karşısında da deprem bölgesinde de kadınların caddeler sokaklar dolusu direnişlerinde de hep TİP vardı. Ayrıca, oyuncuların, müzisyenlerin, sinemacıların, yazar ve şairlerin bir sol partiye üye olmalarından, Türkiye İşçi Partisi’ne katılmaları ya da oradan aday olmalarından daha güzel ne var! Bunlar iktidar partisi ya da yaverlerindeki gibi suça bulaşmış insanlar değil, aynı parti çatısı altında bulunmaktan onur duyacağım, bu ülkeye aydınlığı taşımak için uğraşan sanatçılar. İyi ki varlar.
Meclis çok gürültülü-patırtılı, zaman zaman yumrukların havada uçmasına neden olacak kadar gergin bir ortam, üstelik Türkiye’de politikacıların dili de oldukça sert… Oysaki sanatla edebiyatla iç içe olan bu isimlerin çoğu -en azından listede olan isimler nezdinde- ekranlardan tanıdığımız kadarıyla oldukça naif, bir eleştirisi varsa da bunu daha yumuşak bir dille ifade etmeyi tercih eden insanlar. Sizi tanıdığım kadarıyla siz de oldukça naif birine benziyorsunuz. Bu sert iklime uyum sağlamak zor olmayacak mı? Siyasetin bu “sert” iklimine uyum sağlayabileceğinizi düşünüyor musunuz? Belki de uyum sağlamanız gerekmiyordur. Belki de bu isimlerden birkaçı bile veya siz mecliste olursanız siyasetin dili de değişir. Meclis bu kadar gergin bir ortam olmaz? Ne dersiniz?
Aslında ben nahif biri sayılmam ama yine de o kadar kavgaya dövüşe de meraklı değilimdir. İşin bu tarafı bir yana, belki biz mecliste daha çok olduğumuzda bu ülkede siyasetin dili, tonu da değişir.
İttifak ortağı YSP ile yaşanan liste tartışmalarının yankıları hala devam ediyor. Ve seçmende bir kafa karışıklığı yarattığı eleştirileri de var. Hangi ilde hangi isim daha güçlü bilinmediği için, varsa ellerinde böyle bir araştırma-çalışma seçmene aktarılmadığı için oy kaybettireceği endişesi var seçmende. Ne diyorsunuz bu liste krizi, sandığa olumsuz yansır mı? Sandıkta yansımaları nasıl olur?
Kimsenin endişe etmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Emek ve Özgürlük İttifakı cumhuriyetin yeni yüzyılında kurucu irade olacak. Biz bu ittifakı çok önemsiyoruz ve her yerde ittifakın çıkarını partinin çıkarının üstünde tutuyoruz. Halkın da bunu layıkı veçhiyle takdir edeceğini düşünüyorum. Solcular, sosyalistler mecliste güçlü bir muhalefet olacak. Kimse endişelenmesin, biz kazanacağız, bu ülkeyi bu hale getirip kaygısızca işin içinden sıyrılacağını sananlar kaybedecek. Hepsi yargılanacak.
Türkiye’yi nasıl bir seçim bekliyor? Bu seçimle ilgili öngörüleriniz nedir?
Bu çok zor bir seçim. Belki de cumhuriyet tarihimizin en zor seçimi bu. Ama bu işin sonunda saltanat sona erecek, saray rejimi bitecek, Recep Tayyip Erdoğan ve onun etrafında kümelenen örgütlü kötülük hesap verecek. Ve biz hesap verene kadar hep onların yakasında olacağız parti olarak.