TIKLAYIN / Naci Ağbal: Görevden alınmam sebebiyle şükranlarımı sunuyorum
Kavcıoğlu, bir ay önce sosyal medyada faizlerin artırılmasına karşı çıktığını şu ifadelerle paylaşmıştı: "Artık tüm kesimlerinin alışılagelmiş politikalardan vazgeçerek, daha yapısal çözümler üzerinde uzlaşması gerekiyor. Dünyada negatif faiz söz konusu iken bu ülkenin önemli ekonomi yazarlarının, bankacılarının, iş kuruluşu temsilcilerinin yüksek faizde istikrar aramaları gerçekten üzücü bir durum."
Kavlıoğlu, daha önceki bir paylaşımında ise "Neden ısrarla faiz artırımı istiyorlar. Çok basit. Yüksek faizle Türkiye’nin yatırımlarının önünü kesmek. Diğer taraftan da oluşacak bu yüksek faizle Türkiye’yi sömürmeye devam etmek ve gücünü zayıflatmak" demişti.
Yeni Merkez Bankası Başkanı kimdir?
Şahap Kavcıoğlu 1967 yılında Bayburt’ta dünyaya geldi. 1987 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Muhasebe Enstitüsü’nü Denetim Uzmanı olarak bitirdikten sonra İngiltere Hastings College’ta 1988-1990 yılları arasında İşletmecilik üzerine eğitim gördü. Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktorasını tamamladı ve 2014 yılında Doçent, 2019 yılında Profesör unvanını aldı.
Esbank ve Halk Bankası'nda çalışan Kavcıoğlu, 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde 26. Dönem Bayburt Milletvekili olarak seçildi. Bu görevi süresince TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi ve Parlamentolar Arası Birlik (PAB) Türk Grubu Üyesi oldu.
Yeni Şafak Gazetesi’nde ekonomi sayfasında köşe yazarlığına devam ediyor.
Faiz artırmaya nasıl bakıyor?
Kavcıoğlu, 19 Ocak Salı günü Yeni Şafak'taki köşesinde Merkez Bankası ve faize ilişkin şunları yazmıştı:
"TCMB’nin enflasyon oranındaki artışa göre sıkılaştırma politikasına devam edeceği yönünde açıklamalarda bulunması, faiz artırımına devam edileceği anlamına gelmektedir. Bir nevi, enflasyondaki artış devam ederse faiz artırımının da devam edeceği yönünde piyasalara garanti verildi. Bunun anlamı “faiz sebep enflasyon sonuçtur” söyleminin tersi olarak “enflasyon sebep faiz sonuçtur” söylemini baz alarak enflasyonu indirmek için faiz artırımına devam edileceğidir.
Tabi burada iş dünyası dahil faiz artırımı konusunda TCMB’ye destek verenler, bankaların kredi faizlerini %20’lerin üzerine çıkarması ile haklı olarak feryat figana başladılar.
Diğer yandan kur oynaklığının da devam ettiği, bu artırımdan sonra 7,80’den 7,30’lara kadar düşmesine rağmen 7,50 seviyelerinde devam ettiği görülüyor. Nereye kadar ineceği veya nerede duracağı da hala net değil.
İlk olarak ihracatçılar bu durumdan ciddi derecede sıkıntı yaşamaktadır. Hem hammadde alımında enflasyon artışından dolayı maliyetleri arttı hem de yurt dışından gelen ihracat bedellerini maliyetlerin altında bozdurmaları gelir kaybına neden oldu. Ayrıca, finansman ihtiyaçlarını karşılamak için yüksek faizle kredi kullanmak zorunda kalmaları da onlar için yine maliyetleri artıran en önemli faktör oldu. Bu da ihracatın hedeflenen rakamlara ulaşılmasını zorlaştıracaktır.
Bence 2021 yılı için önümüzdeki en önemli sorunlardan birincisi ödemeler dengesi sorunudur. Her seferinde faizi yükselterek bu sorunları çözemeyiz. Bu durumda yapılması gereken en önemli adımlar;
Yapısal çözümlerin yanında 2021 yılındaki tüm teşvik ve önceliklerin enerji, ihracat ve turizm sektörü bazında kullandırılması.
Reel sektör yatırımlarının daha ucuz maliyetle yapılabilmesi için, bütün iş dünyası kuruluşlarının öncülük yaparak hem yurt dışındaki tasarruflarını ülkemize getirmeleri hem de Türkiye bankalarındaki döviz mevduatlarının bir kısmını TL’ye dönmeleri.
Vatandaş açısından bakıldığında, enflasyonun artmasının bir nedeni de kur ve bankalardaki DTH’ların artmasının da bunu tetikliyor olmasıdır. Ülkemizin daha fazla yatırım sağlaması, istihdamı artırması ve ülkemizin refahı için bankalardaki döviz mevduatlarını TL yatırım araçlarına yöneltmeliler. Gereğinden fazla reel faiz varken TL yatırım araçlarına yönelmenin tam zamanı.
Faizlerin yükselmesi her ne kadar bankaların kar marjlarını artırıyor gibi gözükse de günün sonunda yüksek faizlerle sağlıklı kredi vermek pek mümkün olmayacaktır. Kaliteli aktif yönetimi açısından düşük faizlerle yaygın ve sağlıklı kredi verilmesi hem bankalar için hem firmalar için hem de istihdamın artırılması açısından önemli.
Son olarak TCMB, faiz sebep mi sonuç mu ikileminden sıyrılarak elindeki tüm araçları doğru kullanmalı ve bankaların ucuz finansman sağlamalarına yardımcı olmalıdır.!