Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, bakanlığın 2023 bütçe teklifinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde; “Öğretmenlik meslek kanunu sembolik olarak öğretmene duyulan bir saygının ürünüdür. Biz Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu tüm öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi için yapmadık. Biz kariyer sistemini sistematik içerisinde öğretmenlerin lisansüstü çalışmaları, master, doktora çalışmaları ve belli bir kıdem yılında bir sistematik çerçevesi içerisinde bir özlük hakkını destekleyecek bir mekanizma olarak inşa ettik. Yani bunu basitleştirip de ‘öğretmenlerin yeterliliğini ölçüyormuş, ölçmüyormuş… Ya bir tane kıytırıktan bir sınavla öğretmen olunur muymuş?’ diye bunu süfli bir şekilde saçma sapan bağlamların içerisine koymak öğretmene saygısızlıktır" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı bütçe teklifi, bugün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Özer, çalışmaların sonunda, milletvekillerinden gün boyu gelen eleştirilere karşılık verdi, sorulara yanıt verdi. Özer, şunları söyledi:
“Eğitim tüm dünyada tartışılan bir konu, her ülke eğitimi tartışıyor. Finlandiya’da da tartışılıyor, Amerika’da da, İngiltere’de de tartışılıyor. Onlar ile bizim aramızda bir fark var. Orada sürekli iyileştirme kültürü bağlamında tartışılırken, biz de hep kötü, güzel bağlamında bir zeminde süreç ilerliyor. Bu sağlıklı bir şey değil, bizim için faydası olan bir şey de değil.
“OKUMAYAN KIZ VE ERKEK ÇOCUKLARININ TAMAMINI TOPLASAM 680 BİN ETMİYOR. BU KADAR İNSAF YANİ”
Bizim öncelikle eğitimde okur, yazarlıkla ilgili ciddi bir sorunumuz var. Verilerin okunmasıyla ilgili ciddi sorunumuz var. Sabahtan beri farklı vekillerimiz, aynı yanlış veriyi tekrar tekrar gündeme getirdi. Birleşmiş Milletlerde Eğitimin Dönüştürülmesi Zirvesi’ne katıldığımız zaman bir haber yayıldı. 1,2 milyon öğrencinin eğitim ile buluşamadığı, 684 bin kız çocuğunun da eğitimin dışında kaldığıyla ilgili… MEB’in son verilerine göre ilkokuldaki okullaşma oranı yüzde 99,63’tür. Kayıt dışı olan öğrenci sayısı 11 bin 624’tür. Ortaokuldaki okullaşma oranı yüzde 99,44’tür. Erişemediğimiz kayıt dışı kalan öğrenci sayısı kız ve erkek toplamı 30 bin 489’dur. Orta öğretimdeki okullaşma oranı yüzde 95,04’tür. Kayıt dışı kalan öğrenci sayısı 240 bin 668’dir. Açık öğretim, orta okuldaki öğrenci sayısı 142 bin 326’dır. Bunun 7 bin 774’ü 18 yaş altıdır. Geriye kalan 134 bin 552’si yani yüzde 95’i olması gerektiği gibi 18 yaş üstüdür. Açık lisede 1 milyon 112 bin 765 öğrenci vardır. 18 yaş altı 232 bin 152’dir. Geriye kalan 888 bin 213 18 yaş üzeridir. 232 bin 152’nin de 111 bin 739’u kız çocuktur. Şu andaki benim verdiğim verilerin, okumayan kız ve erkek çocuklarının tamamını toplasam 680 bin etmiyor. Bu kadar insaf yani. Verilerde mutabık kalalım da verileri nasıl iyileştirebiliriz ona bakalım.
“BEN VERİLERLE KONUŞAN BİR BAKANIM”
Geçen sene dedim ki 2 bin 782 tane anaokulu var tüm Türkiye’de ve ben 3 bin tane anaokulu yapacağım dedim. 2 bin 50 tane bağımsız anaokulu yaptım, 15 bin 500 tane bağımsız ana sınıfı yaptım… 5 bin 150 tane bağımsız anaokulunu ben bir sene içerisinde yaptım. Ben verilerle konuşan bir bakanım, yapabildiğime yaparım derim, yapamadığıma da yapamam derim ve söz vermem. Allah’a şükür 15 ay içerisinde beni hiç mahcup etmedi. Bir yıl içerisinde İstanbul’da göreve geldiğimde 147 tane devlet anaokulu, 1538 tane özel öğretim anaokulu vardı. 1000 tane anaokulu var İstanbul’da. İstanbul’da 5 yaşındaki okullaşma oranları yüzde 45’ti. Şu anda yüzde 90’a geldi. (Muhalefetin itirazı üzerine) Onu önceki bakanı sen sor, niye yapmadığını sor. Sabahtan beri eğitimde fırsat eşitliğini konuşuyoruz sanki uygulamasını AK Parti iktidarı çıkardı. Kat sayı uygulaması niye yapıldı bu ülkede? Garip-gurabayı meslek eğitime gidip hiçbir yere yerleştirmemek için yapıldı. İşgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmemek için yapıldı. Akademik olarak başarılı öğrencileri mesleki eğitimden ve imam hatiplerden çekmek için yapıldı.
“ALMANYA MODELİ ASIL SİZİN DEDİĞİNİZ İŞTE PROLETARYAYI EZEN MESLEKİ EĞİTİM LİSESİ”
Biz, 28 Şubat’ın tersine akıttığı suyu tersine döndürdük. Yüzde 1’lik başarılı öğrenci almaya başladı meslek liseleri; ASELSAN Lisesi, İTÜ Mesleki lisesi… İstanbul Fen Lisesi’ne gidecek öğrencinin aldığı puandan daha yüksek puanlı öğrenci meslek lisesine gitti. İşte bu akıntının tersine dönmesi demektir. Almanya modelini anlatıyorsunuz, Almanya modeli asıl sizin dediğiniz işte proletaryayı ezen mesleki eğitim lisesi. Biz mesleki eğitimde bu iyileştirmeyi yaparken aynı zamanda çıraklık, kalfalık ve ustalıkla ilgili gerçekten devrim yaptık. Garo bey, 1 milyon dedik. 964 bin çırak, kalfa, usta mesleki eğitim merkezinde. Çırak, kalfa kimin için gerekli, küçük ve orta ölçekli işletmeler için gerekli.
O meşhur OECD’in ne eğitimde ne istihdamdaki istatistiği aslında en kritik enstrümanlardan bir tanesidir. Çünkü eğitim ile işgücü piyasası geçişkenliğini, performansını ölçer. Evet doğru Türkiye’nin ortalaması yüzde 24-25’lerde OECD ortalamasının iki katı. Bir, mesleki eğitim merkezlerini güçlendiriyoruz. O 964 bin kişinin yüzde 55’i 18 yaş üzeri. 15-29 yaş aralığında. Biz, ne eğitimde ne istihdamda olan kesimi mesleki eğitim merkeziyle buluşturuyoruz, siz ‘çocuk işçiliği’ diyorsunuz. Ya yetişkin ya; yüzde 55’i 18’nin üzerinden bunlar, hangi çocuk işçiliği? İki, okul öncesi eğitime yatırım ne demek biliyor musunuz? Eğer okul öncesi eğitimi yaygınlaştırmazsanız kadının istihdamını sağlayamazsınız, işgücü piyasasında sürtünme meydana gelir.
Ortaöğretimdeki başarı puanını inşallah yüzde yüze ulaştırarak … Garo beye rağmen. Garo bey diyor ki, siz bir sürü şey vaat etmiştiniz ama siz bir türlü bunları yapamadınız. Bir sürü şey yapılıyor. Öğretmenlerin en büyük ihtiyaçları olan şey hayat boyu öğrenenler olarak sürekli kişisel ve mesleki gelişimlerinin çok boyutlu olarak destekleme ihtiyacı. Bir eğitim sistem Öğretmeni kadar güçlüdür.
“BAZI MİLLETVEKİLİ ARKADAŞLAR ORTALAMANIN NE OLDUĞUNU BİLMİYOR, TOPLUYORSUN SAYISINA BÖLÜYORSUN”
2021 yılında kullandırılan bütçe 8. 9 milyondur. 2022 yılında 292 milyon kullandık bunun 210 milyonunu okullara gönderdik. Okul böyle ayağa kaldırılır okul müdürüne para gönderilir, öğretmeninin eğitimini planlar. Okula bütçe gönderilir okulun ihtiyaçlarını karşılar ve kimseye muhtaç olmaz. 2020 yılında bu ülkede öğretmen başına düşen eğitim saati 44 saatti ya. Bazı milletvekili arkadaşlar ortalamanın ne olduğunu bilmiyor. Topluyorsun sayısına bölüyorsun. Diyor ki ortalama orta öğretimde öğretmen başına düşen öğrenci 21 demek her sınıfta 21 demek değildir.
Öğretmenlik meslek kanunu sembolik olarak öğretmene duyulan bir saygının ürünüdür. Bu da AK Parti iktidarına nasip olmuştur. 20 yıldır yatırımı Öğretmenlik Meslek Kanunu ile taçlandırmıştır. Biz Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu tüm öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi için yapmadık. Biz kariyer sistemini sistematik içerisinde öğretmenlerin lisansüstü çalışmaları, master, doktora çalışmaları ve belli bir kıdem yılında bir sistematik çerçevesi içerisinde bir özlük hakkını destekleyecek bir mekanizma olarak inşa ettik. Yani bunu basitleştirip de ‘öğretmenlerin yeterliliğini ölçüyormuş ölçmüyormuş. Ya bir tane kıytırıktan bir sınavla öğretmen olunur muymuş?’ diye bunu süfli bir şekilde saçma sapan bağlamların içerisine koymak öğretmene saygısızlıktır. O kıymetli öğretmenlerimiz zorunlu olduğu için değil, mahkum oldukları için mi? Sendikalar mı gitti sınavlara başvurdurttu? Yüzde 98’i başvurdu. Sizin öğretmene verdiğiniz değer, ‘öğretmen ucunda para varsa gider, para yoksa gitmez.’ Öğretmen bayraktır. Bunları geçin. Bizi bakanlık olarak öğretmenlerimizin özlük haklarını daha iyi hale getirmek için ve öğretmenlerimizi dimdik ayakta tutmak için onların manipüle etmeye çalışan dahili ve harici bedbahtlara karşı da her türlü desteğimiz yanlarındadır.
“GARO BEY OECD ÜLKELERİNE BAKIN”
Son 20 yıldaki yapılan eğitim yatırımları o kadar küçümseniyor ki. Bu ülkede 300 binlerde derslik sayısı varken 850 binlere ulaştı. Madem bu ülkenin en kıymetli beşerî sermayesiydi neden bu çocukların okullaşmasıyla ilgili gerekli imkanlar aha önce sağlanmadı. Gelişmiş ülkelerden bahsediyorsunuz Garo bey, neden? OECD ülkelerine bakın OECD ülkeleri 1950’li yıllarda ülkelerini tüm eğitim kademelerindeki okullaşma oranlarını yüzde 90’na ulaştırdı. Türkiye 2022 yılını bekledi. Küçümseyesiniz diye mi? peki böyle kolay mı oldu? bu ülkede eğitimin önünde başörtüsü yasağı uygulandı mı? başörtüsü yasağı eğitimde fırsat eşitliğini mi güçlendiriyordu?
Bu ülkenin çocukları eğitime erişimini engelliyordu. Onları hiyerarşik yapı içerisinde sınıflandırıyordu. İşte Türkiye’nin bölge ayrımı yapılmadan her bir noktasına, tüm çocuklarına eşit eğitim imkanı vermek için 20 yıldan beri bu ülkede şartlı eğitim yardımı uygulanıyor. Bu ülkede 20 yıldan beri destekleme yetiştirme kursları tüm öğrencilere ücretsiz bir şekilde gönderiliyor, imkan sağlanıyor. İYEP diye bir proje var ilkokul öğrencileri için. Eğitimde fırsat eşitliği için yıllardan beri başarılı bir şekilde uygulanıyor. Ücretsiz kitap yıllardan beri, 4,5 milyar kitap çocuklara dağıtılıyor. O sizin kenara atıyorlar diye küçümsediğiniz ama Cizre’de, Silopi’de her çocuğun elinde büyük tutkuyla taşıdığı o kitapları devlet gönderiyor ücretsiz olarak. AK Parti yaptığı zaman görevi, ondan önceki zamanlarda herkes kendi keyfinde, aleminde. 5 yaşındaki okullaşma oranı yüzde 11. Hiç problem yok. Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44. Hiç problem yok. Yüzde 95’e çıkarttığın zaman ‘AK Parti’nin görevi zaten canım, yapılması gerekiyor.’ Siz niye yapmadınız hiçbir şeyi? Biz eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için yardımcı kaynağı da dağıtmaya başladık.
“BENİ UTANDIR DE Kİ ‘ŞU OKULA GİTMEDİ’ DE”
Okullara 5 buçuk milyar tüm okullara bütçe gönderildi. Gitmeyen bir yar varsa söyleyin bize. Sen de beni utandır (Garo Paylan’a yönelik) de ki şu okula gitmedi de. Siz de deyin ki milletvekili olarak şu okula gitmedi. Küçük onarım donatım nedir biliyor musunuz? Eğitim de fırsat eşitliği." (ANKA)