MÜLTECİ KADINLAR VE GÖÇ YOLU ÖNCESİ “ÜÇ AYLIK İĞNE”

Mülteci kadınlar göç yolculuğu öncesi olası tecavüzde hamile kalmamak için “üç aylık iğne” oluyor, bazıları da İran’da doğum kontrol hapı edinerek yola devam ediyor.

Afgan mülteci G.M. anlatıyor:  “Afganistan’dan yola üç çocuğumla çıktım. İran’da hemşire olan çocukluk arkadaşımın uyarısı ile hamileliği önleyici üç aylık iğne oldum. Mart 2020’de Türkiye İran sınırı geçtikten sonra üç kez aynı göçmen kaçakçısının tecavüzüne uğradım. Hamile kalmadığım için kendimi şanslı hissediyorum.”

ÜÇ AYLIK İĞNE VE DOĞUM KONTROL HAPI

Cinsel şiddet özellikle mülteci kadın ve çocuklar için çatışmalı ortam, göç yolu ve yeni yaşamlarında savaş silahı olarak kullanılıyor. Göç yolu ve Türkiye sınır girişlerinde ve Avrupa’ya geçişlerde etkin olan göçmen kaçakçıları özellikle yalnız mülteci kadınlara yönelik cinsel ve fiziksel saldırıda bulundukları kimi zaman kadınların anlatımları kimi zaman da yargıya yansıyan olaylarla bilinir oldu.

Ankara’da mültecilerin yoğunlukla yaşadığı mahallelerde kadınlar, özellikle Covid 19 salgını sırasında ve sonrasında Türkiye’ye ulaşan kadın mültecilerin göç yolculuğu öncesi olası tecavüzde hamile kalmamak için “üç aylık iğne” oldukları, bu imkâna erişemeyen kadınların da İran’da doğum kontrol hapı edinerek yola devam ettikleri bilgisini aktardı.

“KAÇAKÇI ÜÇ KEZ TECAVÜZ ETTİ, İĞNE HAMİLELİĞİ ENGELLEDİ”

Ankara’da görüştüğümüz mülteci kadınlardan ikisinin göçmen kaçakçılarının tecavüzünden dünyaya gelen bebekleri var. Başka bir mülteci kadın ise göçmen kaçakçısının tecavüzüne uğradığını ancak İran’da üç aylık iğne olmasının olası hamiliği engellediğini dile getirdi.

Afgan mülteci G.M. (28) ile Mayıs ayında, Covid 19 tedbirleri kapsamındaki 18 günlük sokağa çıkma yasakları öncesinde kendisinin belirlediği bir mekânda buluştuk. G.M., göç öncesinde Kabil’de yaşadıklarını, eşinin ani gelişen bir sağlık sorunu nedeniyle vefat ettiğini, eşinin kardeşiyle evlendirilmek istendiğini anlattı. G.M.’ye kulak verelim:

“Eşimin kardeşi ile evlenmek ölümle bir demekti. Eğer Kabil’de kalıp eşimin kardeşi ile evlenmeseydim de öldürülürdüm, evlensem de öldürülürdüm. Eşimin kardeşi aşırı şiddet yanlısı, her açıdan aşırılıkları olan biriydi. Bir mesleğim vardı, biraz param vardı. Birilerinin de yardımı ile çocuklarımla kaçmaya, Türkiye’ye gelmeye karar verdim. Önce İran’a gittim. Ailemin büyük bir bölümü İran’da mülteci olarak yaşıyor. Kaçmamda en büyük desteği onlar verdi. Çocukluk arkadaşım İran’da hemşire. Göç yolunda başıma gelebileceklerden korktuğunu söyledi. Ben de biliyorum, bilinçli bir insanım. Arkadaşım, göç yoluna çıkacak kadınların iğne yaptırdıklarını ve doğum kontrol hapı kullandıklarını söyledi. İran’da eczanelerde bulunuyor doğum kontrol hapı. Arkadaşım bana da hamileliği önleyici iğne yaptı.”

HAZİRAN AYINDA ANKARA’YA ULAŞIR

Geçen yıl covid 19 salgınının başladığı zamanlarda İran’da anlaştığı göçmen kaçakçısının ortağı Türkiyeli kaçakçı, G.M. ve üç çocuğuna sınırı geçirtir. Göçmen kaçakçılarının “şok evi” olarak adlandırdığı iki ayrı evde yaklaşık 45 gün tutulur. Göçmen kaçakçısı, G.M. ve “çocuklarını kaçırmak ve kız çocuğunu istismar etmekle” tehdit eder. G.M. aynı kaçakçının üç kez tecavüze uğrar.

Türkiye’ye kaçak yolla girdikleri için geri gönderilme kaygısıyla güvenlik güçlerine şikâyette bulunmaz. G.M. İran’da arkadaşının uyarısıyla olduğu gebelik önceliyi iğne sayesinde hamile kalmadığı için kendini şanslı hissettiğini söylüyor. G.M. ve çocukları Haziran ayında Ankara’ya ulaşır. Bir süre Kabil’den tanışlarının evinde kalırlar. G.M, uzun bir mücadelenin ardından İl Göç İdaresi’ne kaydını yaptırmayı da başardı. Şimdilerde kaydını yaptırdığı ve çalışma imkânının da olduğu kentte yaşama hazırlığı yapıyor.

İKİ GÖÇMEN KAÇAKÇISININ TECAVÜZÜNE UĞRAR

Görüştüğüm ikinci mülteci kadın Afgan Z.L. 26 yaşında. Benimle görüşmeyi Ankara’da kendisine destek veren Türkiyeli bir ailenin evinde olması şartıyla kabul etti. Z.L. görüşmeye kucağında bebeği ile geldi. Z.L, diğer iki çocuğunu evde bırakmıştı. Bir gözü bant ile kapalıydı. Bir gözünü kaybettiğini, geçmeyen baş ağrıları olduğunu hikâyesini çok uzun anlatmak istemediğini söyledi. Z.L.’nin ailesi 1990’larda Afganistan’dan İran’a göç eder. Eğitimli, mesleği olan bir kadın Z.L. İran’da aşk evliliği yapar. İki bebekleri dünyaya gelir. Çalıştığı kurumdaki erkek yönetici Z.L.’ye hisleri olduğunu söyleyerek tacizde bulunur. Z.L. önceleri bu kişi ile konuşarak tacizini sonlandırmasını ister.  İki  yıla yayılan süreç sonunda tacizci erkek kadının kocasını öldürür. Yargılama sürecinde adam Z.L. ile duygusal ilişki yaşadığını söyler. Ölen kocasının ailesi çocuklarını kaçırır. Hem kocasının ailesinden gelen ölüm tehditleri hem de kendi ailesinin Z.L.’yi görmek istememesi nedeniyle Türkiye’ye kaçmaya karar verir. Kocasının ailesinden iki kadının yardımı ile çocuklarını kaçırır. Geçen yıl Mart ayında göçmen kaçakçılarının yardımı ile sınırı geçer. Covid 19’un artış gösterdiği ve hükümetin seyahat kısıtlaması getirdiği, sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı günler. Z.L. iki çocuğu ile birlikte biri ahır olmak kaydıyla üç ayrı evde kalır. Kalma süresi uzadıkça göçmen kaçakçıları ek ücret ister. Z.L., veremeyeceğini söyler.

TECAVÜZ SIRASINDA GÖZÜNE SAPLANAN KESİCİ ALETLE BİR GÖZÜNÜ KAYBETTİ

 

İki göçmen kaçakçısının toplu tecavüzüne uğrar. Z.L. karşı koymaya çalışırken adamlardan biri gözüne kesici bir alet sokar. Gözünü o sırada kaybeder. Z.L. olaydan 20 gün sonra Tokat’a ulaşır. Bir süre Tokat’ta kalır ardından da Ankara’ya ulaşır. Hamile olduğunu fark ettiğinde kürtaj zamanı geçmiştir. Z.L. bebeği Ankara’da dünyaya getirir. Z.L. bebeğe baktığında saldırı anını hatırlamamak için çok çabaladığını anlatıyor. Hikâyesini Türkiyeli aile dışında kimse bilmiyor. Z.L., önümüzdeki günlerde çocukları ile birlikte üçüncü ülkeye gitmenin hazırlığını yapıyor.

HEM İRAN TARAFINDA HEM TÜRKİYE TARAFINDA TECAVÜZE UĞRADI

Afgan P.G. ise (23) yaşında. P.G. ile görüşmek için yaklaşık üç ay bekledim. Görüşmeyi de kendisi ve çocuklarının güvenliği nedeniyle bazı şartlar sunarak kabul etti. P.G.’nin ailesi 1990’larda Afganistan’daki iç karışıklıklar nedeniyle İran’a göç eder. P.G., 11 yaşındayken yüksek doz uyuşturucu nedeniyle babasını kaybeder. Yedi çocuklu ailenin dördüncü çocuğudur. P.G. aşırı yoksul olduklarını çocukluğunda sokaktan yiyecek topladıklarını anlatıyor. P.G, 13 yaşındayken 38 yaşında İranlı bir adamla dini nikâh ile sözde evlendirilir. Evlendiği adamın birden fazlı eşi vardır. P.G. 16 yaşında ilk çocuğunu, 18 yaşında ikinci çocuğunu dünyaya getirir. P.G.’yi sözde dini nikâh adı altında istismar eden İranlı adam madde bağımlısıdır. Kullandığı sentetik uyuşturucu nedeniyle felç geçirir. Adamın bakımı tamimiyle P.G.’ye bırakılır. P.G. evde şiddet ve cinsel istismarla karşı karşıya kalır. Erkek kardeşlerinin yardımı ile insan kaçakçısı ile anlaşır. Çocukları ile yola çıkar. Hem İran sınırında tutuldukları evde hem de Türkiye tarafında sınırı geçtiği gece göçmen kaçakçılarının tecavüzüne uğrar. Yolda kendisi de çocukları da hastalanır. İran’dan siyasi nedenlerle kaçan mülteci bir aile P.G. ve çocuklarına yardım eder. 2019 yılında üçüncü bebeğini evde dünyaya getirir. (mülteci kadın doğum yaptığı ilin yazılmasını istemedi). P.G. ve çocukları şimdi İl Göç İdaresi’ne kayıtlarını yaptırabildikleri bir ilde tarım sektöründe çalışıyor ve çocuklarını büyütüyor. 

ANKARA’DA 10 YAŞINDAKİ AFGAN KIZ ÇOCUĞUNA CİNSEL İSTİSMAR

Covid 19 salgını döneminde mülteciler arasında aile işi cinsel istismar ve şiddet de artış gösterdi. Görüştüğümüz kadınlar kapanma döneminde özellikle ekonomik nedenlerden kaynaklı çıkan tartışma sonunda eşlerinden şiddet gördüklerini aktardı.

İki hafta önce de Ankara Altındağ’da bir cinsel istismar vakası yaşandı. 10 yaşındaki Afgan kız çocuğunun annesinin beraber yaşadığı mültecinin cinsel saldırısına uğradığı iddia edildi. Tam teşekküllü bir hastanede yapılan fiziksel ve psikolojik tetkik sonucunda çocuğun uzun süredir cinsel istismara maruz kaldığı ortaya çıktı. Kız çocuğunun altı yaşındaki erkek kardeşi de muayene edildi. Çocukta istismar bulgusuna rastlanmadı. Anne ve çocukları Birleşmiş Milletler koruması altına alındı. Emniyet ise söz konusu saldırgan hakkında arama başlattı.

AİLE KAYITSIZDI VE HES KODLARI YOKTU

Kadın ve çocukların Türkiye’de kayıtsız bulunmaları nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından verilen HES kodlarının bulunmamaları adli yardım almalarında ciddi sorun yarattı. Olayın yaşandığı ilk gün Birleşmiş Milletler’in bu tip hassas vakalar için anlaşmalı olduğu konaklama merkezi HES kodu olmadığı için almakta tereddüt etti. Birleşmiş Milletler’in olayı il göç idaresine “acil” olarak bildirmesiyle geçen hafta anne ve çocuklarına "geçici kimlik kartı” çıkartıldı. Kimlik kartı çıkar çıkmaz aileye Covid 19 testi yapıldı ve HES kodları oluşturuldu. Böylelikle girişlerde HES kodu sorulan Emniyet ve Adliye’ye giriş ve çıkışlarına imkan tanınarak adli ve hukuki yardım almaları sağlandı. Anne ve çocukları geçtiğimiz günlerde devlet koruması altına alındı. Çocuğu istismar eden Afganistan vatandaşı adam ise dün Ankara polisi tarafından yakalanarak gözaltına alındı.

Özel Haber Haberleri