CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet, Gelecek ve DEVA Partisi’nin oluşturduğu Altılı Masa'nın, ‘ortak politikalar mutabakat’ metninde İstanbul Sözleşmesi’ne yer vermemesi dikkat çekti. Ancak İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale dün mutabakat metninin açıklandığı toplantıda "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" diyerek sözleşmeye geri dönüleceğinin sinyalini verdi.
AKP'nin Mart 2021'de feshettiği İstanbul Sözleşmesi'ne karşı olan ve Millet İttifakı'nın bir parçası olan Saadet Partisi'nden yetkililer ise Özlale'nin açıklamasından rahatsız olduklarını belirterek, "Bizim kırmızı çizgimizdi, dikkat edilmesi gerekirdi. Altı partinin mutabık kaldığı metinler yazılı metinlerdir. Herhangi bir partilinin metin dışına çıkarak ortaya koyduğu görüşler sadece kendisini bağlar" açıklaması yaptılar.
Yaşanan gelişmelerin ardından Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı Kurucu Üyesi ve avukat Canan Arın ve Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Sözcüsü Hülya Gülbahar Kısa Dalga'ya değerlendirmelerde bulundu.
"İstanbul Sözleşmesi’nin olmaması ciddi bir eksiklik"
Mutabakat metninde kadınlar açısından çok önemli konuların olduğunu ve bunun çok değerli olduğunu ancak eksikliklerin de konuşulması gerektiğini söyleyen Gülbahar, “Kadınların yaşam hakkı da içinde olmak üzere en temel haklarını, şiddetsiz yaşam hakkını düzenleyen İstanbul Sözleşmesi’nin olmaması ciddi bir eksiklik. Böylesine kritik bir sözleşme konusunda bir ittifakın anlaşamaması anlaşılır değil. Oysa yaşam hakkı gibi en önemli hak, siyasi partiler arasında müzakere ya da siyasi taviz konusu olmamalıdır” dedi.
"Kaygılıyız"
İstanbul Sözleşmesi’nin yanı sıra metinde kadınların eşit temsili ile ilgili bir düzenlemenin de olmadığını belirten Av. Gülbahar, “İstanbul Sözleşmesi’ne ismen yer verilmemesi, adının anılmaması, eşit temsil ilkesinin hayatın bütün alanlarında yaşama geçirilmesine dair bir ifadeye yer verilmemesi açıkçası bizleri kaygılandırıyor” diyerek endişesini dile getirdi.
"Millet İttifakı'nın en kısa zamanda bu eksiklikleri tamamlamasını bekliyoruz"
Türkiye’de özellikle son 20 yılda derinleştirilen ve yaygınlaştırılan cinsiyetçi bir ideolojinin iktidarda olduğunu kaydeden Av. Gülbahar, yeni iktidarın bu cinsiyetçi ideolojiden kopuşu gerçekleştirmesi ve cinsiyetçiliği hayatın bütün alanlarından tasfiye edecek politikalar geliştirmesi gerektiğini ifade etti.
Av. Hülya Gülbahar, metindeki "Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı" hakkında da şunları söyledi:
“Kadını devlet mekanizması içinde bakanlık düzeyinde çocuk ve aile ile beraber anmak kadını aile içine; çocuk, eş ve hasta bakımına mahkûm eden anlayışın izlerinin sürdüğünü gösteren tekliftir bu. Oysa kadınların talebi bağımsız bir Kadın Erkek Eşitliği Bakanlığı kurulmasıdır. Bu bakanlığın da kadın erkek eşitliğinin hayatın bütün alanlarında gerçekleştirilmesi için tüm devlet mekanizmaları arasında koordinasyonu sağlayacak bir bakanlık olarak kurgulanmasıdır.
“Millet İttifakı’nın en kısa zamanda bu eksiklikleri tamamlamasını ve gelecek yüzyılın eşit ve özgür kurucularının kadınlar ve erkeklerden oluşacağı fikrini ve umudunu bütün bir topluma vermesini bekliyoruz.”
"AKP, Afganistan'a giden yol olmaya başladı"
Dönemi iyi sorgulamanın, gerçekçi adımlar atmanın en önemli şartlarından olduğunu belirterek sözlerine başlayan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Güllü, “AKP bizim için Afganistan’a giden bir yol olmaya başladı. Millet İttifakı’nda yer alan 6 benzemez ise AKP karşısında ortak bir noktada buluşmak için bir araya geldi. Metin zaten ülkede eksikliğini gördüğümüz tüm konuları içermiyordu. Burada yer alan 6 siyasi partiden 5’i zaten İstanbul Sözleşmesi’ni savundu ve çıkılmaması için uğraştı. Saadet Partisi’nin de zaten İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olduğunu biliyorduk. Bu yüzden bugün bir şey değişmedi aslında. Biz ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ demeye devam edeceğiz” dedi.
"Saadet Partisi 'ben iktidara geldiğimde kadına karşı şiddeti önlemeyeceğim’ diyor"
Saadet Partisi’nin İstanbul Sözleşmesi maddeleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını söyleyen Güllü, Millet İttifakı'nın programında yer alan "Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı"na da tepki gösterdi:
“Metinde yer alan tüm yanlışları, eksiklikleri söyleyeceğiz. Ancak masanın dağıtılması için değil bu eksikliklerin giderilmesi için uğraşacağız. Gelen iktidar da İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönmeye ayak direrse biz yine mücadele etmeye devam ederiz. Saadet Partisi, 'ben iktidara geldiğimde kadına karşı şiddeti önlemeyeceğim’ diyor, bu açıklamalarıyla. Biz ise bunun karşısında İstanbul Sözleşmesi’ni anlatmaya devam etmeliyiz. Çocuğa sadece kadın bakmamalı, kadın ailenin bütüncül politikası içinde değil tek başına toplumsal cinsiyet kavramı ile anılmalı. Bunu söylemeye devam edeceğiz.”
''Kadınların her gün öldürüldüğü aileyi mi korumak istiyorlar?"
Dün TV100’de Saadet Partisi yöneticilerinin İstanbul Sözleşmesi karşıtı açıklamalarını yorumlayan Av. Arın ise “Kadının yaşam hakkına ve insan hakkına bu denli saygısız yaklaşılamaz. Kadınların her gün öldürüldüğü aileyi mi korumak istiyorlar? Saadet Partisi’nin savunduğu aile, erkek egemenliğinin mutlak olduğu ailedir” dedi.
"Eğer 6’lı masayı destekleyeceksek İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden girilmesi gerekiyor"
Av. Arın şunları söyledi:
“Bu ikiyüzlü bir yaklaşımdır. Biz eğer 6’lı masayı destekleyeceksek İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden girilmesi gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının yegane sebebi tarikatçılara taviz vermekti. 6’lı masa da AKP gibi tarikatlara ödün vermekten vazgeçmiyor. 6’lı masanın ise tarikatlarla ilgisi olmaması gerekir. Kadınlarla ilgili alınacak kararlar hakkında da kadın mücadelesi veren, alanda çalışan kadın örgütlerinden fikir almaları gerekir.”