Sahne kıyafetleri nedeniyle sık sık hedef olan Gülşen, imam hatip liselilere yönelik sözleri nedeniyle dün tutuklandı. Gülşen’in nisan ayında orkestradaki arkadaşlarından biriyle şakalaşırken "İmam hatipte okumuş daha önce kendisi, sapıklığı oradan geliyor", sözlerinin yer aldığı bir video önceki akşam sosyal medyada paylaşıldı.
Bunun üzerine hakkında soruşturma başlatılan Gülşen, evinden gözaltına alındı. Savcının tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk ettiği sanatçı cezaevine gönderildi. Gülşen'in tutuklanmasına iktidara yakın isimlerden gelen tepkiler ve yorumlar şöyle:
Hürriyet Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan: (...) Gülşen hakkında tutuklama kararı verildi akşam saatlerinde. Hiç sevmedim bu kararı. Uygun bulmadım. Gülşen’e verilebilecek çok daha etkili cezalar vardı. İşte onlardan bazıları...
- Mesela ters kelepçeden bile daha fazla acı verir... Mahcup etme cezası.
- Mesela gözaltına almaktan bile çok daha etkilidir... Utandırma cezası.
- Mesela hapislerde çürütmekten bile fazlasıdır... Toplumsal kınama cezası.
- Mesela tutuklamaktan daha ağırdır... Ayıplama cezası.
Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas: "Zaten İmam Hatip Mezunları Derneği de yerinde bir basın açıklaması yayınlamış. İyi de apar topar gözaltı kararı aldırıp evinden kadını mevcutlu şekilde adliyeye getirerek tutuklamak nedir, anlayabilen var mı? Saçmalayan herkesi tutuklayacak mıyız? Bırakın cezasını toplum versin.. Organizasyon firmasının inatlaşması sonucunda üst üste konserler iptal edildi. Türkiye'de her yaz yüzlerce festival düzenlenirken 2-3 festivalin yasaklanması nedeniyle "insanların yaşam tarzına müdahale" algısı oturtulmaya çalışıldı. Belki de cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerine hazırlanan Türkiye'nin gündemi iptal edilen festivaller, tutuklanan densiz bir sanatçı olmamalı..."
Habertürk yazarı Nagehan Alçı: Gülşen’in tutuklanması tam bir hukuk cinayeti. Yargısal aşırılık bu. Yapmayın etmeyin sayın savcılar, sayın hakimler. İnsaf lütfen. Adalet mi şimdi bu?Gülşen’in sözleri çok çirkindi ama özür metni çok samimi, çok içtendi. Numaradan bir özür değildi. Gülşen özgürlüğüne kavuşmalı…
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak: Taşkesenlioğlu başörtülü kocasından mal ve para paylaşımı için, Gülşen LGBT yi savunduğu için savcılıkta.. Türkiyenin tek gerçeği bu mu. SPK iddiaları, vurgun, ya da Fuhşiyat, uyuşturucu baronları ile ilgili iddialar ne oluyor.. Huuu, sesimi duyan savcı var mı!
Sabah gazetesi yazarı Melih Altıok: Kaldı ki hiçbir sonuç vermeyeceği aşikâr soruşturma süreçleri, reklam kokan hareketlere tenezzül eden bu şöhret budalalarının ve kamuoyunu gerçek gündeminden uzaklaştırıp oyalamak isteyen sığ muhalefetin ekmeğine yağ sürüyor. Bu cahil, şımarık ilgi müptelalarına bir ders vermek istiyorsanız onlara hak ettiklerini verin, kafa bulup yok sayın.
Yeni Akit yazarı Ali Osman Aydın: (...) Bu yazı yazıldıktan sonra Gülşen’in tutuklandığını öğrendim. Bu şahsın ağır hakaretinin elbet bir karşılığı olacak, olmalı. Ama birkaç gün sonra serbest bırakılacak bir kişinin tutuklanmasında doğru bulmadığım bir taraf var. Elbette adalet sistemi bizim kaygılarımızla değil hukukla hareket edecek. Fakat şurası kesin ki tutuklandıktan sonra bu provokatör kadını muhalefet bayraklaştıracak. Hak etmediği biçimde kahramanlaştıracak!
Yeni Şafak yazarı Ersin Çelik: (...) İngiliz The Times gazetesi, Oscar ödüllü oyuncular Javier Bardem ve Penelope Cruz’un, Gazze’ye saldıran İsrail’i soykırımla suçlamalarından sonra şöyle bir haber yayınlamıştı: “Hollywood stüdyolarının önde gelen bazı isimleri, özel konuşmalarda, İsrail’i açıkça eleştiren kişilerin, Hollywood’ta iş bulmakta zorlanacağını söylüyor.”
Ne kadar net değil mi? Medya aracılığıyla uyarı ve tehdit! Peki konserinde imam hatiplilere “sapık” diyerek nefret söylemi ortaya koyan şarkıcı Gülşen, bu lafları bir Yahudi topluluğu ya da İsrail devleti için söyleseydi ne olurdu? Hemen cevap vereyim; bütün kariyeri biterdi! Bundan sonrasını iyi takip edin, Gülşen bu süreçten mağduriyetle ve belki de güçlenerek çıkacaktır. Çünkü Türkiye’de “düşünce özgürlüğü” diye tek taraflı, hukukun da üstünde işleyen bir mekanizma var. Bu mekanizma, Gülşen ve elitlere; mütedeyyinlere, İslâmî eğitim alanlara, İslâmî kimlikli siyasetçilere oy verenlere her türlü hakaret etme, aşağılama, tahkir etme ve nefret kusma hakkı veriyor. Onlar da bu hakkı tepe tepe kullanıyorlar. Çünkü karşılarında onlara sosyal yaptırım uygulayacak, geri adım attıracak ekonomik ve sivil bir organizasyon yer almıyor.