Depremin 66.gününde Kahramanmaraş Nurhak’tayız. Nurhak çok özel ve farklı bir ilçe. Konuşmalarımız sırasında depreme ve seçime rağmen konu bir şekilde Sinan Cemgil’e geliyor. Deprem dayanışma gecelerinde yaşlılar Nurhak Dağları’nda genç yaşta öldürülen Cemgil için türküler söylüyor, saygıyla anıyorlar.
Gerçekten de Alevilerin nüfus olarak ağırlıkta olduğu, sosyalist partilerin örgütlü biçimde varlığını sürdürebildiği bu ilçe, bölgenin en politize yerlerinden biri. Depremde 80 insanını kaybetmiş Nurhak. Seçimlerde CHP’nin Kahramanmaraş’ta kazandığı tek ilçe olarak Türkiye’nin dört bir yanından gelen belediye yardımlarıyla ayakta kalmayı başarmış.
Koordinatör valiler biz yokmuşuz gibi davranıyor
Nurhak Belediye Başkanı İlhami Bozan depremin ilk gününden itibaren canla başla çalışıyor ama en büyük problemin ildeki tek muhalefet belediyesinin Nurhak olması nedeniyle kamu kurumlarının belediye ile iş birliği yapmaması olduğunu söylüyor: “Kimin ne yaptığını belediye olarak bilmiyoruz. Vali, kaymakam, koordinatör valiler biz yokmuşuz gibi davranıyor. Örneğin belediyenin arsasını bize hiç sormadan çarşıya dönüştürülmesini tesadüfen öğrendik, oysa biz bu ilçenin ihtiyaçlarını dışardan gelen bir validen çok daha iyi biliyoruz, yapılmasına karşı değiliz ama yerine itirazımız var ve bize danışılmadan yapılması nedeniyle yanlış işler yapılıyor. Devletimizden bilgilendirme alamıyoruz, yapılan toplantılara dahi davet edilmiyoruz. Bakanlar ilçemizi ziyaret ediyor, haberimiz dahi olmuyor.”
Ağır hasarlı evlerin oranı %90’dan fazla
Bozan’ın söylediği gibi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 7 Nisan’da Nurhak Kullar köyündeydi. Kullar köyüne gidince gördüklerinize inanamıyorsunuz. Yıkılan ya da ağır hasarlı evlerin oranı %90’dan fazla. Köydeki can kaybı 60’ın üzerinde. Köylüler çadır kentte kalıyor ve bir an önce konteynır evlere geçmeyi bekliyor. Soylu’nun çadır kente gelmesiyle ilgili de çarpıcı bir iddiada bulunuyorlar: “Bakan iftara vaktinde gelmeyince hoca da ezanı 5-6 dakika geç okudu. Kendisine bunun doğru olup olmadığını söylediğimizde ‘değil ama günah da değil’ cevabını aldık. Buna iftar çadırında bulunan herkes şahit oldu. İsteyen hocaya ya da Diyanet’e sorabilir.”
Altyapı bekleyen konteynırlar
Kullar Mahallesi konteynıra geçmeyi beklerken, bir başka mahallede konteynırlar ilk günlerde geldiği halde altyapısı yapılamadığı için AFAD tarafından ihtiyaç sahiplerine verilmiyor. Depremde en çok etkilenen mahallelerden biri olan Barış Mahallesi konteynırların ilk geldiği yerler arasında. Çadır kentin bir metre yanına kurulan 51 konteynır, neredeyse bir aydır kullanılmıyor. Çadır kentte yaşayan yaklaşık 200 kişi bomboş duran bu konteynırların kullanılmamasına isyan ediyor. Altyapının taşeron firma tarafından tamamlanamaması gerekçe olarak sunuluyor.
'Tarifi kolay olmayan hüzün...'
Depremzedeler akşamları mahallelerdeki halk evlerinde deyişlerle, türkülerle avunuyorlar. İstanbul’dan gelen Meral Demir sazıyla depremzedelerin dertlerine derman oluyor. Deyişlere, türkülere herkes eşlik ediyor ama alkış yok, hem deyişlere saygıdan hem de amaç eğlenmek değil. Yaşananları bir an için unutmak, birlikte güçlüklere göğüs germek ve dayanışmak... Türküleri içli içli ağlayarak dinleyen, kızını kaybetmiş genç kadının olduğu bir ortamda eğlenmek zaten mümkün mü?
Barış Mahallesi’nde finalde çocuklarla büyükler hep birlikte “Güzel Günler Göreceğiz”i söylüyor, tarifi kolay olmayan hüzünlü bir coşkuyla... Biçin Mahallesi’nde 70’lerinde bir kadının, Mahsuni Şerif’ten Nurhak Ağıdı türküsünü söylerken herkesin içini bir umut kaplıyor, aradan geçen onlarca yıla rağmen Sinan Cemgil’in unutulmadığına şahit oluyoruz.
Hafriyat ve binaların hasar tespiti büyük problem
Hafriyat ve binaların hasar tespiti büyük problem. İlhami Bozan bu konularda çok dertli:
“Hafriyatı almakla yükümlü firmalar düzgün çalışmıyor, yakında eksik bıraktıkları işlerle birlikte çekip gitmelerinden endişe ediyoruz. Kafalarına göre, rastgele her yere, başta dere yatakları olmak üzere hafriyatları döküyorlar.
Halkımız bu konuda çok tepkili ve yüzlerce şikâyet aldık, almaya da devam ediyoruz. Dere yataklarından atıklar Göksu’ya karışıyor, oradan da Fırat ve Dicle’ye. Üstelik merkezdeki Kullar ve Karaçar mahallelerindeki dere yataklarına molozlar dökülüyor. Ne yazık ki sel olduğunda ikinci bir facia yaşama riski ile karşı karşıyayız.
Heyelan bölgesinde çadır kent
Bir başka konu da Barış Mahallesi’nde Miralli’de heyelan bölgesinde çadır kent, güvenlikli değil. Buradaki okulun arka bölümünün mutlaka güçlendirilmesi lazım. Yolda kayma olmaması için çok acil istinat duvarı çekilmesi gerekiyor, bölgenin güvenlik altına alınması gerekiyor. Biz bunları ifade ediyoruz ama Kamu kurumlarıyla kapsamlı yapamıyoruz ne yazık ki, fırsat buldukça dertlerimizi, yapılması gerekenleri kendilerine anlatıyoruz.
Vatandaşların diğer şikayeti de şu: Hafriyatların içindeki hurdaları firmalar alıyor. Vatandaş diyor ki, ben bu firmalara vermek istemiyorum. Bu hurdaların kime nasıl verildiği belli değil. Bu konuda kimseye bilgi de verilmiyor. Hasar tespit çalışmalarında da sorunlar yaşanıyor. Ağır hasarlı binalar, sonraki tespitte hafif hasarlıya dönüşüyor, bazen de tam tersi olabiliyor. Ağır hasarlı diye eşyalarını toplayan, satanlar hafif hasarlıya dönünce devlet yardımı az alacakları için mağdur oluyorlar.”
Nurhaklılar kentine bağlıdır
Okullar 10 Nisan itibariyle açılmış durumda. Bütün deprem bölgeleri gibi sokaklar eski neşesinden uzakta. Nurhaklılar, mahalleleri gezerken eskiden kentin nasıl da hareketli, ve cıvıl cıvıl olduğunu anlatıyor. 15 bin nüfusun en az üçte birinin kent dışına çıktığı düşünülüyor. Başkan Bozan bu konuda karamsar değil: “Nurhaklılar kentine bağlıdır. Çünkü Nurhak’ın tarihsel ve kültürel kökleri Nurhaklıları topraklarına bağlar. Depremin ardından kenti terk eden insanlarımız yavaş yavaş geri dönmeye başladılar. Bu nedenle son zamanlarda yine çadır ihtiyacımız arttı. Biz burada nasılsın sorusuna Nurhak Dağı gibiyim deriz. Biz de Nurhak Dağı gibi dimdik ayaktayız. Nurhak Dağları gibi birbirimize yaslanarak, birbirimizi destekleyerek, tekrar Nurhak’ı eski haline getireceğiz. Ümit ediyorum ki 14 Mayıs’tan sonra iktidar değişimi ile birlikte buradaki yaralarımızı hızlı biçimde sarmaya başlayacağız. Seçimlerde de Nurhaklıların oy vermeye döneceğine eminim. Nurhak halkı Nurhak’ı yalnız bırakmaz.”
Nurhak’ın sokaklarını eski haline getirmek için Türkiye’nin dört bir yanından ve yurtdışından başta Alevi dernekleri olmak üzere çok sayıda STK ilçeyi ziyarete geliyor. Belgesel sinemanın usta isimlerinden Enis Rıza ve arkadaşlarının projelendirdiği Nurhak Gençlik Yaşam Alanı da bunlardan biri. Enis Rıza, Belediye ile birlikte kurmayı planladıkları yaşam alanında kütüphaneden bilgisayar atölyesine, kreşten dersliğe kadar çok sayıda aktivite alanı olacağını anlatıyor. Başkan Bozan iki dönüm arazi üzerine kurmayı hedefledikleri Gençlik Yaşam Alanı’nı Nurhak’ın yeniden inşası yönünde çok önemli olduğunu ifade ederek, dayanışma ile bunu başaracaklarını söylüyor.
Antakya sokakları gibi deprem öncesinde capcanlı, keyifli, cıvıl cıvıl olan Nurhak, yeniden eski haline dönmeye hazırlanıyor, yaralarını dayanışmayla, türkülerle sarmaya çalışıyor…