Bernd Riegert
Macaristan'ın sağ popülist başbakanı Viktor Orban, yine Avrupa Birliği (AB) ile büyük bir düelloya girmeye hazırlanıyor. Orban, bugün başlayacak iki günlük Avrupa Birliği zirvesi öncesinde, AB Konseyi Başkanı Charles Michel'e gönderdiği iki mektupla Macaristan'ın Ukrayna'ya mali yardıma karşı olduğunu ve Kiev ile katılım müzakerelerinin başlatılmasını kabul etmeyeceğini belirtti ve ekledi: "Bu konuları Avrupa Konseyi'ne havale etmemenizi saygıyla rica ediyorum, zira uzlaşı eksikliği nedeniyle bir başarısızlık yaşanacağı aşikârdır." Ukrayna'ya 50 milyar euroluk yardım içeren revize bütçe ve katılım müzakerelerinin başlatılmasının oybirliğiyle onaylanması gerekiyor
Eski AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, bir zamanlar Orban'a şakayla karışık "Tuna diktatörü" lakabını takmıştı. Macaristan Başbakanı da adeta bu lakabının hakkını vermek istercesine, diğer 26 AB üyesine yönelik muhalefetine paralel olarak, kendi ülkesinde de Yahudi karşıtı olmakla suçlandığı bir afiş kampanyası yürütüyor. Afişlerde, Macaristan doğumlu milyarder George Soros'un oğlu Yahudi girişimci Alexander Soros, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görülüyor. "Onların ezgileriyle dans etmeyelim" sloganı, Orban'ın uzun süredir devam eden komplo teorilerini körüklüyor. Başbakana göre, Ukrayna'ya mali yardım konusunda bir referandum düzenlense, sonuç şimdiden belli. Macar parlamentosu da bu konuda yön tayini yaparak, Ukrayna'ya yardım yapılmasını reddetti.
Peki AB ülkeleri içinde en uzun süre görev yapan hükümet başkanı olan Orban neyin peşinde?
Hedefi AB'nin yıkmak mı?
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (European Council on Foreign Relations - ECFR) adlı düşünce kuruluşunun Macaristan uzmanı Andreas Bock, "Bence AB'yi içeriden değiştirmek ve mevcut halini yok etmek için daha güçlü bir kaldıraç kullanmaya çalışıyor" diyor. Orban'ın uzun vadeli hedefinin, kendi "liberal olmayan demokrasi" ideolojisini Avrupa'ya mümkün olduğunca yaymak olduğunu vurgulayan Bock, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Avrupa'nın nasıl olması gerektiğine dair çok net bir hedefi ve çok net bir fikri var. Bu bütünleşmiş bir Avrupa değil, ekonomik iş birliğiyle sınırlı bir Avrupa. Değer temelli bir Avrupa fikri yok. Aynı zamanda Rusya ve Çin ile de yakınlaşarak, oradaki otokratlara yöneliyor."
Avrupa sağının liderliğine mi oynuyor?
Ancak Macaristan, AB'den ayrılmak istemiyor. Viktor Orban ve Macar ekonomisindeki yandaşları, 20 yıl boyunca Brüksel'deki AB kasasından gelen yardım paralarını ve sübvansiyonları memnuniyetle kabul etti. Ancak hukukun üstünlüğü ve yolsuzlukla mücadeledeki ciddi eksiklikler nedeniyle AB Komisyonu, bir yılı aşkın bir süredir toplamı 30 milyar euroyu bulan yardımları bloke etti. Lüksemburg'daki Avrupa Adalet Divanı da bu yaptırıma onay verdi.
AB Komisyonu, bugünkü zirve öncesinde, "Budapeşte'nin artık ilgili koşulları yerine getirdiği" gerekçesiyle Macaristan için 10 milyar euroluk yardım dilimini serbest bırakmaya karar verdi. Bu kararın tam da kritik AB zirvesi öncesi alınması tümüyle rastlantı mı ve Macar lideri yumuşatabilir mi? ECFR'den Andreas Bock, Orban'ın gerçekten parayla ilgilendiğine inanmıyor:
"Mesele daha derin konularla ilgili. Bir zamanlar Hristiyan Demokrat olarak yola çıkan, daha sonra sağcı bir milliyetçiye dönüşen Orban, Hollanda ve Slovakya'daki sağcı popülistlerin seçim sonuçlarıyla daha da güçlendi. İtalya'nın radikal sağcı başbakanı, Fransa'daki sağcı milliyetçi hareket ve Almanya'daki aşırı sağcı AfD ile birlikte Avrupa seçimlerinde büyük başarı elde etmeyi hedefliyor. Artık sağ popülist bir cephenin lideri olabileceği hissine kapılıyor. Yükselişte olduğunu hissediyor. Bunun, önümüzdeki haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri üzerinde elbette büyük bir etkisi olabilir."
AB Orban'ı yine "satın alabilir" mi?
Avrupa Birliği, Viktor Orban'ın fikrini muhtemelen sadece para ile değiştiremeyecek. Berlin merkezli siyasi bir vakıf olan German Marshall Fund'dan Daniel Hegedüs'e göre, bu daha önce pek çok kez işe yaradı ama şimdi Batı yönelimli bir Ukrayna'nın söz konusu olduğu için çözüm bu kadar basit değil.
DW'ye konuşan Hegedüs, Ukrayna'ya mali yardım konusunda bir şekilde uzlaşma sağlanması mümkün olsa bile, Ukrayna'nın kademeli olarak AB üyesi olması konusunda Budapeşte'nin inadını kırmanın hiç de kolay olmadığını düşünüyor: "Macar hükümetinin bu konudaki tutumunu değiştireceğine ihtimal vermiyorum. Rusya'ya karşı kendini savunmak ve Batı ile entegre olmak isteyen Ukrayna, Rusya'yı destekleyen Macaristan'ın anti-tezi konumunda. Başbakan Orban, Ukrayna'nın bu savaşı kazanmasıyla pek ilgilenmiyor. Bu anlamda kendince çok rasyonel davranıyor ve Ukrayna'yı zayıflatmak için her yolu deniyor."
AB ülkeleri Macaristan'ı yumuşatmaya çalışıyor
Viktor Orban ile Arjantin'de bir araya gelen Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Macaristan Başbakanı'nın fikrini değiştirmeye çalıştı. Ancak görünüşe göre pek başarılı olamadı. Daha önce de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Paris'teki samimi bir akşam yemeğinde, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise Budapeşte ziyareti sırasında, Orban'ı yumuşatmak için çeşitli girişimlerde bulunmuştu. Almanya ve Fransa'nın da Macaristan'ı, AB Komisyonu'nu bloke edilen mali yardımı serbest bırakmaya ikna etmeye çalıştıkları söyleniyor. Ancak Viktor Orban, Kiev'in katılım müzakerelerine hazır olmadığını savunuyor.
Macar Başbakan, daha önce de AB zirvelerinde teatral görünümler sergiledikten ve istediği parayı aldıktan sonra sonra çark etmişti. AB diplomatları bu kez de bunun işe yarayacağını umuyorlardı. Ancak Viktor Orban, Brüksel'deki mevkidaşlarının tepkilerine alışkın. Haziran 2021'deki bir AB zirvesinde Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Orban'ın yakasına yapışarak ona, beğenmiyorsa neden AB'den ayrılmadığını sormuştu.
Macaristan bypass edilebilir mi?
Teorik olarak AB üye ülkeleri, Lizbon AB anlaşmalarının 7'inci maddesi uyarınca, Macaristan'a karşı hukukun üstünlüğü davasını yeniden açabilir ve en nihayetinde bu ülkenin oy hakkını geri çekebilir. Ancak German Marshall Fund'dan Daniel Hegedüs, diğer ülkelerin Macaristan'ı AB'den çıkarmayı ve ciddi bir krizi tetiklemeyi göze alamadığını savunuyor.
Blokajdan çıkış yolu olarak, Macaristan hariç 26 üye ülke, Ukrayna ile katılım müzakerelerinin önümüzdeki yıl başlayacağına dair bir deklarasyon yayınlayabilir. Bu durumda yasal olarak gerekli olan oybirliği kararının ise daha sonra alınması gerekir. Brüksel'deki AB diplomatlarına göre, savaştan zarar gören Ukrayna'ya her halükârda mali yardım yapılmalı. Gerekirse, ödeme yapmak isteyen devletler, AB bütçesini bypass ederek Macaristan'ın yer almadığı bir yardım fonu oluşturabilir.