Sedat Peker, eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ile kardeşi AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun, Marka Yatırım Holding’in sahibi Mine Tozlu Sineren’den sorunlarının çözümü için 12 milyon TL rüşvet istediğini iddia etti.
Sineren, Halk TV'de Peker'in iddiaları ile ilgili açıklama yaptı.
Sineren'in açıklamaları şöyle:
- 2016 yılında ben bu şirketi aldığımda şirket gözaltı pazarındaydı. Bu da yatırımcı mağduriyeti demek ve şirkete yatırım yapan kişilerin parasını alamaması demek. Benim burada yapmak istediğim olay borsada mağdur olan şirketlere yatırım yaparak küçük şirketlerin mağduriyetlerini gidermek.
-Kumarda nasıl masa kazanırsa bizim borsadaki şirketlerde daima patron kazanır. Sistemi bu şekilde kurmuşlar. Borsayla ilgili tecrübem yokken benim kapıma sürekli komisyon isteyen kişiler gelmeye başladı. Hikaye bundan sonra başlıyor.
-Sistem patron hissesine dayalı olduğu için buradaki şahıslar patronun satacağı hisselerden para kazanan kişiler. Rüşvet işte burada dönmeye başlıyor. Halka açık olmanın bir anlamı yok. Halka açık olmak demek patronun kasasına ne kadar para girecek ve bu para kimlerle paylaşılacak. Sistem bu şekilde kurulmuş. 400 küsur tane borsada şirket var ve herkesin birbirleriyle bağlantısı var ve herkes birbirlerinin ne yaptığını biliyor. Çoğu, sistemi o şekilde kurmuş ki amaca şirketine sermaye kurmak değil hisse senetleri üzerinden para kazanmak. Ben bunu anlatmak istedim.
-Ben 13 milyon sermayeyi içeriye soktum, mağazalar açmaya başladım. Benim bu işi yapmama izin veren SPK'ydı. Hisse senetlerim benim adıma tahsis edildi. Sonra kapılar çalınmaya başladı.
-Borsayla ilgili bir medya grubu var. Bunlar patronların hisselerini yükseltebilmek haberler yapıyorlar. Bir takım gruplar kuruluyor, küçük yatırımcıyı kandırıyorlar.
-Şirketin ismini Marka Yatırım Holding olarak değiştirdim. Oluşturduğum projeyle sermaye artırımı için başvuru yaptım SPK'ya. O dönem Ali Fuat Taşkesenlioğlu SPK başkanlığına geçti. Benim projemi anlayabilecek kişilerin incelemesini istiyorum. Sermaye artırımı talebim fiktif gerekçesiyle reddedildi. İlk alarmı orada alıyorum. Bana diyolar ki ya parayı ya şirketi koyacaksın.
-İşlemin onay görmesi için Taşkesenlioğlu'nun uzmanları ile muhattabıyım. TOBB Deniz Meclis Üyesi Salih Orakçı (Binali Yıldırım'ın başdanışmanı) ile yollarımızı kesişti. Biz bir ortaklık yaptı kendisiyle. Bürokrasinin içerisinde yer aldığı için ortaklık kurdum.
-Sedat Peker'i eskiden tanıyorum ama bir süredir görüşmüyoruz. Geçmişten gelen ortak arkadaşlarımız var. Bu bilgileri nereden aldı çok şaşırdım. Bunlarla ilgili çok başvuruda bulundum. Her seferinde devlet kurumlarına bildirdim, cevap alamadım. İddialarında doğru olmayan ufak tefek şeyler var.
-SPK halk adına şirketleri denetleyen bir kurum. Ben bir sorun yaşadığımda SPK'ya gittiğimde SPK hangi mekanizmayı çalıştırarak bize zarar veren şirketleri cezalandırıyor?
-Patronların önüne çıkan şu: vereceksin. Vermezsen ilerleyemezsin, durdururuz. Paylaşmak zorundasınız. İmzalarımızı taklit ederek sahte senet düzenlediler. Jandarma kriminale gitti. Oradan bize imzaların bize ait olduğu yönünde belge geldi. Şok olduk. Hacizler başladı.
-Ali Fuat Bey başkan olduğunda kendisiyle sermaye arttırımı başvurum hakkında randevu talebinde bulundum. Hiç bir şekilde bana bir randevu verilmedi. Bunun üzerine araya giren kişiler bana Zehra ile görüşmem gerektiğini, onun ilgilendiğini söylediler. O dönem seçim dönemiydi. Beni Erzurum'a çağırdılar, gittik. Dediler ki: Erzurum'da seçim dönemi, bizi Hınıs köyüne çağırdılar. Bir kahvehanede gece orada bekledim, Zehra hanımla görüşmemizi yaptık. Dedim ki abiniz Ali Fuat beyle görüşmek istiyorum, nedense beni buraya çağırdılar. 'Ben bunu abime ileteceğim' dedi. Ben orada ağladım. Burada ne işim var dedim. SPK Başkanı ile görüşebilmek için Erzurum'da ne işim var Zehra hanımın bu konu ile ne alakası var? Telefonda görüşme olmuyor, her şey yüz yüze oluyor. Ben bir umutla gidiyorum, derdimi anlatmak istiyorum.
-Ankara'ya dönünce bana haber yolluyorlar, para vermeden bu işler olmaz diyorlar.
-Serkan Taranoğlu'yla görüştüm, dedim ki ben rüşvet vermem. Benim param yok. Dediler ki buna gidersen bu kadar ister, şu olur, bu olur. Sistem kurulmuş.
Ben tabi orada arkadaş ortamında olunduğu için bir samimiyetimiz oldu. O da tabi ki yaşadığı sıkıntıları anlattı. Maddi olarak yaşadığı sorunlardan bahsetti. Daha sonra benim eşimle görüştüler. Paramın olmadığını söyleyince diyalog direk kesildi.
Şikayetim üzerine ifadeye çağırdılar. 1 Eylül'den sonra gidip ifade vereceğim.
Rüşvet vermeyen tek patronum. Rüşvet veren patronlar ifşa edilince ne olacak? Cumhurbaşkanı ile görüşmek istedim. Bunlardan haberi olduğunu düşünmüyorum. Haberi olsa bunlar olmamalı.
-Korkmaz Karaca'yla ilk tanışmadım. Oradaki sistemden bahsedildi. Bu sistemin büyük paralarla dönebileceğini, kendisinin daha az isteyeceğini söyledi. Korkmaz Karaca ile bir kez telefonda görüştük.
Beştepe'de bu tip işlerle ilgilenen farklı ekipler var. 2008 yılında DYP tarafından Beşiktaş İlçe Başkanı olarak atandım.
-Ali Fuat Taşkesenloğlu ile görüştüm, görevden alındıktan sonra. 'Burada bana bunlar yapıldı' dedim. Bana 'Siz aracılarla geldiniz' dedi. Aracılara para versem kendisiyle görüşebileceğimi söyledim. Bana kardeşiyle 1.5 yıldır görüşmediğini söyledi."