TBMM Anayasa Komisyonu CHP Grup Sözcüsü, İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Cumhurbaşkanı Kararı’yla İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin, “Bu sözleşme 42 milyon yurttaşımız için yaşamsaldır. Bu sözleşmeden Türkiye’nin çıkması, mümkün değildir. Bu bakımdan, bu sözleşme hakkında çıkarılmış olan Cumhurbaşkanlığı Kararı, Anayasa’ya tümüyle aykırıdır. Yok hükmündedir. Bu karara karşı hemen Danıştay’a başvurulmalıdır” dedi.
TBMM Anayasa Komisyonu üyesi olan Anayasa Hukuku Profesörü, İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, Cumhurbaşkanı Kararı’yla İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini eleştirdi.
Kaboğlu, şunları söyledi:
“İstanbul Sözleşmesi, kadınların her türlü şiddete karşı korunmasını ve kadınların yaşam hakkının korunmasını amaçlayan bir sözleşmedir. Bu sözleşme bir yasayla 10 yıl önce onaylanmış ve yürürlüğe konulmuştur. Bu sözleşme 42 milyon yurttaşımız için yaşamsaldır. Bu sözleşmeden Türkiye’nin çıkması, mümkün değildir. Bu bakımdan, bu sözleşme hakkında çıkarılmış olan Cumhurbaşkanlığı Kararı, Anayasa’ya tümüyle aykırıdır, yok hükmündedir. Bu karara karşı hemen Danıştay’a başvurulmalıdır. Çünkü bu karar, esasen Türkiye’nin 70 yıllık uluslararası insan hakları kazanımlarının yadsınması anlamına gelmektedir. Bunun ötesinde Cumhuriyetin 100. yılına doğru demokratik cumhuriyet ve tek adam yönetim arasındaki tercihte safların belirlenmesidir. Bu bakımdan dayanışma günü bugündür.”
Kaboğlu, kararın hukuki boyutuna ilişkin şu bilgileri verdi:
-İstanbul Sözleşmesi'nin feshini amaçlayan Cumhurbaşkanı kararı (R.G: 20 Mart 2021/3718 sy.), Anayasa açısından yok hükmündedir.
-İstanbul Sözleşmesi, 6251 sayılı yasa ile TBMM’de oy birliği ile uygun bulunarak, Anayasa madde 90 çerçevesinde yürürlüğe konulmuştur.
“YASALARIN DA ÜSTÜNDEDİR”
-İnsan Haklarına ilişkin bir uluslararası andlaşma olarak İstanbul Sözleşmesi, md. 90 gereğince normlar hiyerarşisi bakımından yasaların da üstünde yer almaktadır.
“KABUL KOŞULLARINA UYULARAK MÜMKÜN”
-Sözleşme'den çıkışın, “usulde paralellik ilkesi” gereği, ancak TBMM'de kabul koşullarına uyularak mümkün olabileceği öne sürülse de böyle bir işlem, Türkiye'nin Avrupa Konseyi çerçevesinde İnsan Hakları kazanımlarını sorgulamak anlamına geleceğinden, kazanılmış haklar için geçerli geriye götürülemezlik genel ilkesine aykırılık oluşturur.
-Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararı, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (CBK)-9 madde 3'e dayandırılmış olsa da bu maddenin geçerlik alanı, uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari andlaşmalara ilişkin olan Anayasa madde 90/3 ile sınırlı olup, yasa ile uygun bulunan uluslararası sözleşmeleri kapsamamaktadır. “Milletlerararası andlaşmaları onaylar ve yayımlar” kaydı (md.104/11), ancak md.90/3 veya uygun bulma yasası sonrası işlem için geçerli olabilir.
“İNSAN HAKLARI ALANINDA DÜZENLEME YAPAMAZ “
-Cumhurbaşkanı'nın bir kararla İnsan Haklarına ilişkin uluslararası sözleşmeyi feshi bir yana, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile dahi (bazı sosyal haklar dışında) insan hakları alanında düzenleme yapamaz.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YASASI HALA YÜRÜRLÜKTEDİR”
-Cumhurbaşkanı'nın hiçbir işlemi, yasa alanında düzenleme yapamaz. Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak yetkisi sadece TBMM'ye aittir. 6251 sayılı yasa hala yürürlüktedir ve yürürlükte olduğu sürece Cumhurbaşkanı işlemi ile Sözleşme'den çekilmek olanaksızdır.
-Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararı, Anayasa’nın 2. (hukuk devleti), 6. (kaynağını Anayasadan almayan yetki kullanma yasağı), 7. (yasama yetkisinin devredilmezliği), 11. (Anayasanın üstünlüğü), 13. (hak ve özgürlüklerde yasallık ilkesi), 87. (Kanun koymak ve kaldırmak yetkisinin TBMM’ye aidiyeti), 90. (uluslararası sözleşmelerin normlar hiyerarşisindeki yeri) ve 104. (Cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırları) maddelerine açıkça ve çok yönlü olarak aykırı olup hukuken yok hükmündedir.
-3718 sayılı kararın iptali ve yürütmenin durdurulması için hemen Danıştay'a başvurma gereği vardır. Kararda dayanak alınan ve kötüye kullanıma açık olup hukuk devletine aykırı olması nedeniyle CBK-9 madde 3'ün de Anayasaya aykırılık itirazı önsorun olarak yapılmalıdır.
HEMEN KONSEYE BİLDİRİLMELİDİR
-Cumhurbaşkanı'nın 3718 sayılı kararının Anayasa ve hukuk dışı bir işlem olması nedeniyle yargıya intikal ettirildiği, hemen Avrupa Konseyi'ne bildirilmelidir.
-Sorumluluk bakımından; bundan böyle olası bir kadına yönelik şiddet ve öldürme eylemi ile 3718 sayılı karar arasında nedensellik ilişkisinin kurulması, sorumluluk hukukun temel bir ilkesidir.
-100. yıla doğru demokratik Cumhuriyet yanlıları ile keyfi tek adam yönetimi yanlıları arasındaki ayrışma derinleşirken, "insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti" yolunda anayasal dayanışma halkalarını örmek ve genişletmek her yurttaşın hakkı olduğu gibi 42 milyon kadına karşı bir görevdir.
ANKA