Geçirdiği beyin kanaması nedeniyle 86 yaşında yaşamını yitiren usta tiyatrocuya veda için ilk tören Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde yapıldı. Algan, Teşvikiye Camii'nde öğle namazından sonra kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Ömrünün son dönemine kadar İstanbul Drama Sanat Akademisinde eğitim veren Ayla Algan için ilk tören Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde yapıldı. Algan'ın dostları ve öğrencilerinin katıldığı törende; Polonya'daki Sopot Festivali'nden görüntülere de yer verildi.
Törende konuşan, Orhan Alkaya şunları söyledi:
"Tören başlamadan önce büyük bir gürültü koptu. Bir arkadaşımız demir profile takılıp düşmüş. O anda hatırladım. Ayla’nın üstüne dekor düşmüştü. Ayla’nın şu sözünü hatırlıyorum: Önemli değil canım, tiyatroda olur böyle şeyler. Olağanüstü oyunculardandı. Sonsuz bir arayış, sonsuz bir yeni bir şey öğrenme istediği, bir şeyi tamamlama konusunda daimi bir kaygı. Ayla her şeyden heyecanlanabilen, her yeni ile yeniden düşünmeye başlayan, parçayı bütün olarak görenlerden biriydi. Çok acı artık onunla konuşamayacak olmak.
Çok saçma şeyler yapıyoruz. Macit ile otururken ‘Ayla’ya gidelim dedik’ bir türlü yapmadık. Sonra burada ağlıyoruz. Bu da bize özel bir şey galiba. Bir oyuncuyu, bir arkadaşı, bir dostu, anaç bir enerjiyi kaybettik. Sadece başımız sağ olsun demek yetersiz olacak. O yüzden susuyorum."
'Kendimi onun yanındayken bir okyanusun yanındaymış gibi hissediyordum'
Halit Ergenç ise şunları söyledi:
“Benim için zor bir konuşma. Kendimi onun yanındayken bir okyanusun yanındaymış gibi hissediyordum. Size bulaşmaması mümkün değil o bilginin, birikimin, insanlığın… Ne mutlu ki size bulaşabilmiş o su. Gecenin bir yarısı arardı bizi ‘Ali’ye şunu yapın’ derdi. ‘Merhaba, nasılsın’ demezdi. Direkt konuya girerdi. Çünkü çoktan sizin yerinize düşünmüş olurdu. Dizi çekerken arardım ‘Sıkışıklık hissediyorum, ne yapayım’ derdim. 2-3 cümle ile bana bir alan açardı. Allah kolaylık versin hepimize. Çünkü telefonun ucunda değil artık. İnsan 3 kez ölürmüş, öldüğü zaman, toprağa verildiği zaman, üçüncüsü de ismi son kez zikredildiği zaman… Ben Ayla Abla’nın öleceğini düşünmüyorum"
'İyi bir oyuncunun egolarını yok etmesi gerektiğini söylerdi'
Aliye Uzunatağan, "Ben onu gülerek, severek, ona hayran büyüdüm. Aliye abla tam bir sanatçıydı. Bana ölümden korkmamayı Ayla Abla öğretti. Ölüm bir uyku bak Shakespeare’e kaç yıl öncesinden derdi. Sonra büyüdük, arkadaş olduk. Kadınca konuları konuşmaya başladı. İnsanın iyi bir oyuncu olmayı için egolarını yok etmesi gerektiğini söylerdi. Ben de yok ettim. O kadar çok soru sormayı öğretti ki.. O benim hem hocam oldu, hem ablam oldu. O kadar güzel sesi vardı ki… O kadar iyi bir insandı ki… Saf insandı. Nurlarda uyusun. Ödülleri çok umursamazdı, bana da ‘umursama’ derdi. Bunlar bizi şımartabilir, egomuzu büyütebilir derdi. Ben de ortaya koymam ödüllerimi… O kadar çok şey öğrendim ki ondan. Seni çok çok özleyeceğim. Başım sıkışınca kime telefon edeceğim ben? Canım benim" dedi.
Ayla Algan'ın kızı Sevi Algan annesine veda ederken duygu dolu anlar yaşandı. Algan şunları söyledi:
Kızı Sevi Algan: Ben annemi hep paylaşmak zorunda kaldım
“Ben annemi hep paylaşmak zorunda kaldım. Almanya’daki işçilerle, çocuklarla… Onlar da Türk tiyatrosunu öğrensinler derdi. Çok erken büyümek zorunda kaldım. 5 yaşında kendi başıma uçakla seyahat ediyordum. Hastanede hasta yatarken annem yanımda olurdu. Biri gelip anneme selam verdiğinde annem onlarla ilgilenmekten beni unuturdu.
Kolay tarafları da vardı, zor tarafları da. Sahne onun eviydi. Evliliği de tiyatro gibiydi. Yataktan kalktım. Zangır zangır titriyor.. Deprem oluyor herhalde diye düşündüm. Aşağıya indim annemle babam tiyatro kavgası yapıyorlar. Gündelik hayatı bile böyle yaşardı. En kötü kokan yere bile gül gibi kokuyor derdi. Ben de öğrendim büyüdükçe. Öğrenmek zorunda kalıyorsun.
Çok güzel bir yılbaşı geçirdik. İyi ki de geçirdik. Çok hızlı gitti. Belki de böyle olması gerekiyordu. Doktorlarla konuşmasını duysanız. Kendisini yatakta görmek olmazdı. Onun için böyle oldu galiba. İnşallah onun yolundan gidebildiğimiz kadar gideriz. İnşallah onun aktarıcısı olabiliriz. Başımız sağ olsun. Anneciğim… Onların sesini duyabiliyorum şuan annem, babam ve Muhsin Hoca çoktan tiyatro kavgasına başlamışlardır".
Nedim Saban: Beni bırak, Ayla Algan'a git
Nedim Saban, “Bugün sadece Ayla Algan’ı değil, Muhsin Ertuğrul’un çocuğunu uğurluyoruz. Kendisi ile 1982 yılında tanışmıştım. 15 dakika konuştum, hayatımı değiştirdi o konuşma benim. Üniversitede hocalık yaptığımda öğrencime ‘Benim dersimden istediğin kadar kaç, Ayla Algan’a git’ dedim. Muhsin Ertuğrul’un çocuğu olmak ne demek? Tiyatronun ışığını yansıtabilmek demek… Ben öğrencilerine şunu söylemek istiyorum, Ayla Algan’ın yapmak istediklerini yaparak devam edin” diye konuştu.
Algan, Teşvikiye Camisi’nde kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verildi. (DHA)