Seçim anketleri ne kadar güvenilir?

Seçimler yaklaşırken yapılan anketler birbirinde farklı sonuçlar veriyor. Peki bu anket sonuçları ne kadar güvenilir? Uzmanlar anket sonuçları konusunda uyarıyor.

Pelin Ünker


Seçimlere iki aydan kısa bir süre kala kamuoyu oluşturmada kritik bir rolü olan seçim anketleri de gündemi meşgul ediyor.

Kritik seçimlerde bir oy bile önemli, ancak kamuoyuna yansıyan anket sonuçları birbirinden büyük farklılıklar gösterebiliyor. Uzmanlara göre bu durum Türkiye'deki seçim anketlerinin bilimsel standartlara dayanmadığının bir göstergesi.

Uzmanlar, anketlerin ne kadar güvenilir olduğunu değerlendirebilecek bilimsel bir kriter olmadığına işaret ediyor.

Son anketler ne söylüyor?

Yurt içi ve yurt dışında toplam64 milyon 191 bin 285 seçmenin sandığa çağrıldığı seçimlerle ilgili çok sayıda şirket, anket sonuçlarını paylaşmaya devam ediyor.

MAK, Türkiye Raporu, Yöneylem, Asal Araştırma, AR-G Araştırma, Bulgu, Aksoy ve SAROS araştırmanın son anketlerine göre AKP en fazla oy alan parti olurken, PİAR, ALF, Themis Araştırma'nin anketlerinde CHP ilk sırada yer alıyor.

ORC'ye göre Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 53,1, Cumhur İttifakı'nın adayı Recep Tayyip Erdoğan yüzde 42,3 oy alırken MetroPoll'ün son anketinde Cumhur İttifakı'nın oyu yüzde 42,1, Millet İttifakı'nın yüzde 37,6 oldu. Orthus Araştırma ve Danışmanlık şirketinin anketinde ise Recep Tayyip Erdoğan yüzde 46,4, Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 44,9, Muharrem İnce yüzde 4,5, Sinan Oğan yüzde 0,8 oy oranına sahip.

Peki anket şirketlerinin açıkladığı bu sonuçlar sahadaki durumu ne kadar yansıtıyor?

"Gizli oy değişikliği yapabiliyorsunuz"

Kamuoyu oluşturma gibi bir işlevi olan anketler, seçmenlerin tercihlerini etkileme gücüne sahip. DW Türkçe'ye konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden siyaset bilimci Prof. Dr. Emre Erdoğan, bunu "Gizli oy değişikliği yapabiliyorsunuz, stratejik oy verebiliyorsunuz. Bunun da vahim, sorunlu sonuçları olabiliyor" şeklinde açıklıyor.

Erdoğan'a göre şu anda kamuoyunda paylaşılan seçim anketlerinin çoğu güvenilir değil.

Anketlerin toplumsal sorumluluğu olduğu için manipülasyona karşı uluslararası alanda kabul görmüş bilimsel kriterlere uyulması gerektiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'de yakın zamanda yapılan regülasyonların ise anket şirketleriyle ilgili sorunları pratikte çözmediğini aktarıyor.

"Seçime bir hafta kala anket yayınlamayı bırakıyorsunuz. Daha önce yayınlarsanız onu belli bir künye bilgisi paylaşmak zorundasınız gibi yasa koyucunun koyduğu bazı tedbirler var. Ancak kimse umursamıyor" diyen Erdoğan, ekliyor: "Çünkü şu anda getirisi çok fazla."

DW Türkçe'ye konuşan Sabancı Üniversitesi'nden siyaset bilimci Doç. Dr. Mert Moral da seçimlerle ilgili yapılan kamuoyu araştırmalarının ne kadar güvenilir olduğunu değerlendirebilecek bilimsel bir kriter olmadığı görüşünde.

Sabancı Üniversitesi'nden siyaset bilimci Doç. Dr. Mert MoralFotoğraf: Sabanci Universitaet

Anket şirketlerinin başka başka sonuçlar açıklamasının şans olma ihtimalinin çok düşük olduğunu söyleyen Moral, "Ya bu şirketlerin çektikleri örneklemler sadece belirli bir seçmen kitlesini temsil ediyor ya da o seçmen kitlesi o örneklemin içinde daha çok temsil ediliyor. Gerçekten Türkiye seçmen popülasyonunu temsil eden örneklemden çekiyor olsalar bir ankette Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oy oranı yüzde 40, öbüründe yüzde 28 olamaz" diye konuşuyor.

Siyasi partilere çalışan şirketler var

Sürekli yanlış prosedür takip ediliyorsa anket sonuçlarında kayma olabileceğini vurgulayan Moral'a göre Türkiye'de başka bir sorun daha gözlemleniyor. Farklı siyasi partiler tarafından finanse edildiği konuşulan anket şirketlerinin, maddi ya da ideolojik nedenlerle o partilerin lehine sonuçlar üretttiği görülüyor.

Anketlerin kimlerle yapıldığından soruların soruluş biçimi ve sıralamasına kadar pek çok kriter bilimsel anlamda anket sonuçlarını etkiliyor.

Sonuçlarda hata payının (margin of error) düşük olması için anketin öncelikle düzgün bir örneklemle yapılmış olması gerekiyor. Düzgün bir örneklem için ise anketin yapıldığı bölge ya da ülkedeki herkesin o örnekleme dahil olma olasılığının eşit olması, yani rassal olması gerekiyor.

Sabancı Üniversitesi'nde 2017 yılından bu yana seçmen davranışı, siyaset metodolojisi ve anket metodolojisi alanlarında dersler veren Moral, Türkiye'de 2011'den 2019'a kadar toplam sekiz seçim için yapılan 295 seçim anketini incelediklerini ve bu anketlerin uluslararası alanda kabul görmüş bilimsel kriterlere ne kadar uyduğuna dair bir çalışma hazırladıklarını anlatıyor. Çalışmanın sonucunda Türkiye'de anket şirketlerinin açıkladığı sonuçların rassal bir örneklemeye dayanmadığını, hata payı marjının çok yüksek ve bilimsel standartlardan uzak olduğunu gördüklerini aktarıyor. Türkiye Araştırmacılar Derneği'nin de 2015'te benzer bir rapor açıkladığını belirten Moral, Türkiye'de yapılan anketlerin bu alanda sınıfta kaldığını ifade ediyor.

Moral’a göre bunun birinci nedeni ise örneklem seçimi. "Yeterince büyük rassal örneklem çekerseniz bunlar zaten popülasyondaki gibi dağılırlar" diyen Moral, Türkiye’deki anketlerin bu kurala uyarak yapılmadığını söylüyor.

"Telefon numaralarını satın alıyorlar"

Anket firmalarının genellikle belli bir firmadan telefon numaralarını satın aldıklarını, dolayısıyla aynı mağazadan ya da marketten alışveriş yapan, maddi olanakları ya da eğitim seviyesi birbirine yakın olan insanlarla anket yaptıklarını anlatan Moral, "Eğer ben listeyi buradan alırsam bunlar gibi olmayan insanların ne düşündüğünü, kime oy verdiğini, nasıl oy verdiğini bulma ihtimalim yok" diyor.

Türkiye'de bir telefon veri tabanı olmadığına işaret eden Emre Erdoğan da dolayısıyla telefon üzerinden yapılan anketlerde örneklemin doğru seçilemediğini aktarıyor.

Buna göre numaralar rassal olarak çevrilse bile sabit telefon oranının yüzde 30 civarında olması sorun oluşturuyor. Cep telefonları üzerinden yapıldığında da cep telefonu olmayanların varlığı ve birden fazla cep telefonu olanlar da düşünüldüğünde operatörlerin yaygınlık oranları tam bilinmediği için yine seçilen örneklem tüm nüfusu temsil etmiyor. İnternet üzerinden yapılan anketlerde de benzer sorun mevcut.

"Türkiye'yi temsil etmiyor"

Bazı anket şirketlerinin ise kahvede, sokakta ya da parklarda anket yaptığını söyleyen Erdoğan, bu tür anketlerin de temsili olmadığını söylüyor. Erdoğan, "Bu çok ciddi bir sorun. Kamuoyunun eriştiği araçlarla yapılan anket çalışmalarının büyük bir kısmı temsili değil. Türkiye'yi temsil etmiyor. Temsil etmediği için de genelleme yapılamaz" diyor.

Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce, Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Sinan Oğan

Anketlerle ilgili bir diğer sorun ise kotalı örneklem. Türkiye'de anket şirketleri yaş, cinsiyet, siyasi parti vs gibi örneklem sayısına bir kota koyuyor. Örneğin bir yaş grubuna kota konulduysa kota dolduğunda o yaş grubundaki insanlar artık ankete dahil edilmiyor. Ancak bilimsel olarak bir örneklemin rassal olması, yani hata payının düşük olması için kota örneklem kullanılmaması gerekiyor.

"Yanlış yöntem ısrarla kullanılıyor"

Mert Moral, kotalı örneklemin teorik olarak ispatlanmış yanlış bir yöntem olduğunu belirterek "Bu yanlış yöntem ısrarla Türkiye'de kullanılıyor. Türkiye'deki seçim anketlerini dünyada kabul görmüş bilimsel yöntemlerle yapılan anketlerle mukayese ettiğimizde akla kara gibi bir fark var" diyor.

Uzmanlara göre anket şirketlerinin soru tekniklerinde de hatalar var.

Emre Erdoğan, teknik olarak soruların yanlış sorulduğunu, soru sıralamasında da sorunlar olduğunu vurguluyor. Erdoğan, soruların sıralamasına göre olumlu ve olumsuz yanıtların değişebileceğini belirtiyor.

Mert Moral da seçim anketi yapan şirketlerin yöntem olarak daha çok hangi soruyu sorduklarının bilinmediğini, soruların bilimsel olarak sınanmış sorulardan oluşmadığını ve ölçmek istenen şeyi gerçekten ölçüp ölçmediğinin belirsiz olduğunu anlatıyor: "İstediğiniz cevabı aldırmak çok zor bir şey değil insanlarda. Evet, doğru hatırlatmaları yaptığınız müddetçe bambaşka yanıtlar gelebilir."

Moral, bilimsel yöntemlerle yapılan anketlerin çok maliyetli olduğuna da işaret ediyor. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi'nden tesadüfi yeterince büyük bir örneklem çekilebildiğini ifade eden Moral, "Bununla ilgili yüz yüze görüşmelerle yapmak çok maliyetli işler. Anket yapılacak kişi adreste yoksa bir daha o adrese gitmeniz gerekiyor" diyor.

Önceki sonuçlar ne gösterdi?

24 Haziran 2018 tarihli Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan yüzde 54, Muharrem İnce ise yüzde 29 oy aldı.

1 Mayıs ve 22 Haziran tarihleri arasında açıklanan seçim anketleri Erdoğan'ın oyunu yüzde 39.7 ila yüzde 53.5 arasında gösteriyordu. Seçimden iki gün önce yayınlanan Adil Gür anketine Erdoğan'ın oyu yüzde 53.5 olarak yansımıştı. Sonucu buna en yakın olan yüzde 52.7 ile ORC'nin 17-19 Haziran'da yaptığı anketti. Haziran ayında yapılan 15 anketin dokuzu Erdoğan'ın oyunu yüzde 50'nin üzerinde gösteriyordu.

Aynı tarihli milletvekilliği seçimlerinde ise AKP'nin oyu yüzde 43, CHP'nin yüzde 22 oldu. 1 Mayıs ve 22 Haziran tarihleri arasında açıklanan anketlere göre AKP'nin oyu yüzde 34,8 ile 46,7, CHP'nin oyu yüzde 22,7 ile 28,2 arasında değişiyordu.

Kasım 2015 seçimlerinde ise AKP yüzde 49,5 oy oranıyla iktidara geldi. Ekim 2015'te yapılan anketler AKP'nin oyunun yüzde 39.1 ila 44,45 arasında olduğuna işaret ediyordu. Aynı seçimlerde CHP yüzde 25,3 ile ikinci parti olurken anket sonuçları oy oranının Ekim ayında 25,3 ila 29,2 arasında olduğunu gösteriyordu.

Peki anket şirketleri teknik olarak yaptıkları hatalara rağmen seçim sonuçlarına nasıl yaklaştı?

"Bilimsel sonuç ürettiği anlamına gelmez"

Emre Erdoğan'a göre seçim sonucunu doğru tahmin etmek akademik açıdan bilimsel bir sonuç üretildiği anlamına gelmiyor. "Anket şirketlerinin performansları da iddia edildiği kadar iyi değil. En itibarlı kurumların birçok yanlış sonuç verdiğini duyduk" diyen Erdoğan, "Mesela bir anket şirketi haziranda seçim sonucunu tutturmuş ama martta çok yanlış yapmışken haziran sonuçlarını paylaşarak reklamını yapabiliyor" şeklinde konuşuyor.

Anket şirketleriyle ilgili en büyük sorunlardan birinin de finansman kaynaklarıyla ilgili olduğunu ifade eden Erdoğan'a göre araştırma şirketlerinin işi kendi kendine araştırma yayınlayıp açıklamak değil.

İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden siyaset bilimci Prof. Dr. Emre ErdoğanFotoğraf: privat

Araştırmanın parasını kim veriyor?

Kamusal bir mesele olduğu için bu araştırmaları kimin finanse ettiğinin önemli olduğunun vurgulayan Erdoğan, Avrupa ve Amerika'da bunun birinci kriter olduğunu Türkiye'de ise buna dikkat edilmediğini aktarıyor.

"Piyasada bu kadar araştırma şirketi var. Neden ben bu araştırmanın bilgisine bedava ulaşıyorum? Hiçbir bilgi yok" diyen Erdoğan, Türkiye'deki şirketlerin sadece birkaç tanesinin finansman kaynağını açıkladığını söylüyor. Bu konuda ciddi bir kirlilik olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Mesela bir araştırma şirketindeki arkadaşların bir partide çalıştığı kulaktan kulağa biliniyor ve o firma sonuç açıklıyor. O sonucu okuyan kişinin bunu bilmesi gerekmiyor mu? O arkadaş parayı o partiden alıyor. Önemli bir bilgi değil mi? Peki nereden biliyoruz bunu, dedikoduyla biliyoruz. Sadece bilen biliyor. Ama çok basit bir etik kural. O bilgi taraflıdır. Tarafsız değildir. Doğru olsa bile taraflıdır" ifadelerini kullanıyor.

"Seçmen manipüle ediliyor"

Kamuoyuna seçimlerle ilgili araştırma sonucu sunan şirketlerin araştırma sektöründen olmadığını söyleyen Erdoğan, kökü 70'lere dayanan Türkiye'nin en büyük araştırma şirketlerinin hiçbirinin seçim anketi sonucu açıklamadığını belirtiyor. Erdoğan, "Sadece seçim dönemleri ortaya çıkan, kamuoyuna istenmeyen bilgi sunan, bunun karşılığında da ya partilerden ya da adaylardan iş alan ve ünlü olan birtakım kişiler var. Türkiye'de bence esas sorun araştırma şirketleriyle bu merdiven altı kuruşları ayırt etmeyi bilmek. Medya bilmiyor" diye konuşuyor.

"Muharrem İnce'nin oy oranının 3 olmasıyla 9 olması arasında fark yok mu? Siz manipüle ediyorsunuz bunu yaparak" diyen Erdoğan'a göre Türkiye'de olması gereken medyanın, üniversitelerin ya da araştırma merkezlerinin elini taşın altına koyup seçim araştırmaları yapmaları ve kamuyu bilgilendirme sorumluluklarını yerine getirmeleri. Erdoğan, "Ama kaçıyorlar. Medya bedava içerik kullanıyor, üniversite ve sivil toplum kaçıyor" diye ekliyor.

Anket şirketinin finansman kaynağını açıklamamasının büyük bir sorun olduğunu vurgulayan Mert Moral da "Herkes sayının büyüsüne kapılıp 'Bak işte CHP'nin oy oranı şu kadar artmış' büyüsüne kapılıp anket yayınlama gayretine giriyor. Köşe yazarları yapıyor, bunu televizyonlar da yapıyorlar. Yetmiyor, YouTube'da yapılıyor, Twitter'da yapılıyor. Bunu kim yaptı diye soruyorsunuz, bilmem ne firması. E kim sponsor oldu buna? Bilmiyoruz" ifadelerini kullanıyor.

Bilimsel kriterleri karşılamayan anketlerin medya tarafından süzgeçten geçirilip yayınlanmaması gerektiğini vurgulayan Moral'a göre Türkiye'de bu konuda bir bilinçlenme olmadığı için kötü mal piyasadan silinmiyor, önceki seçimlerde 'çuvallayan' şirketler yeni seçim döneminde anket açıklamaya devam ediyor.

Aday listeleri sunuldu

Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılacak 28. Dönem milletvekili genel seçimleri için siyasi partiler Yüksek Seçim Kurulu'na milletvekili aday listelerini sunarken Cumhurbaşkanlığı için dört aday yarışacak.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimleri 14 Mayıs'ta yapılacak, ancak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda yüzde 50+1'e ulaşılamazsa ikinci tur 28 Mayıs'ta gerçekleşecek.

Politika Haberleri