Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015 tarihinde silahlı saldırı sonucu öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, ölümünün 8’inci yılında anıldı.
Diyarbakır Adliyesi önünden Dört Ayaklı Minare’ye yapılan yürüyüşte Tahir Elçi için adalet istendi.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, anmaya Elçi ailesinin yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, Selvi Kılıçdaroğlu, milletvekilleri, baro başkanları ve insan hakları savunucularının da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.
Adliye önünden “Em te ji bîr nakin (Seni unutmayacağız)” yazılı pankart ile Elçi'nin katledildiği yere yürüyen kalabalık, "Tahir Elçi ölümsüzdür” sloganı attı.
Tahir Elçi, Dört Ayaklı Mina önünde basın açıklaması yaparken katledilmişti. Anmada bu sözleri dinletildi.
“8 yıldır failleri cezalandırılmadı”
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, yaptığı konuşmada, "8 yıldır her 28 Kasım’da burada bir araya gelen kıymetli topluluk, savunduğu, mücadelesini verdiği ve yaşamına mal olan değerlerin ne kadar kıymetli olduğunu göstermektedir. Bu birliktelik her türlü saldırıya, yargı tacizine rağmen, yaşamı savunma cesareti gösterenlerin kararlığı ve eseridir. Üzgünüz; insan hakları rejiminin tesis edildiği, nefretin son bulduğu, Kürt meselesinin demokratik değerler ölçüsünde çözüldüğü bir ülke özlemini halen gerçekleştiremedik. Bölgemizde ve dünyada devam eden savaşlarda binlerce insan katlediliyor. Kültürü ve tarihi dokusuyla şehirler yok ediliyor" dedi.
Aradan geçen 8 yıla rağmen faillerin cezalandırılmadığını söyleyen Eren, "Tahir Elçi cinayeti 2015’te başlayan o karanlık sürecin yolunu döşemek isteyenlerin siyasi bir operasyonuydu. O sebeple Tahir Elçi suikastının tüm yönleriyle aydınlatılması etkin bir kamu ve siyasi iradenin ortaya konmasıyla mümkün olacaktır. Toplumun içine çekildiği o karanlık girdap ancak böyle bir iradeyle aydınlatabilir. Bu sebeple devletin aydınlatamadığı cinayet yoktur, devletin aydınlatmadığı cinayet vardır" diye konuştu.
“Elçi bizim en kıymetlimizdir”
Eren, yarın davanın 9’uncu duruşmasının görüleceğini hatırlatarak, "Tahir Elçi bizim en kıymetlimizdir. Siyasi irade nasıl bir tutum alırsa alsın, mahkeme kimin gözlerine bakarsa baksın, bizim cinayeti aydınlatma irademizde zerre eksilme yoktur ve olmayacaktır. Son nefesinde bile şiddete karşı barış ve demokrasi savunan ebedi başkanımızın aramızdan alınmasının 8'inci yılında bir kez daha anıyoruz. Barış, demokrasi, insan hakları mücadelesini sürdürme kararlığımızı yineliyoruz. Seni unutmayacağız” ifadelerini kullandı.
Türkan Elçi: Işığı aramanın ne demek olduğunu bizlere bu sokak öğretti
Türkan Elçi ise "Kol saatimizin kırıldığı ve zamanın durduğu bir yerdeyiz" diyerek konuşmasına başladı.
Elçi, "Her yıl bu minarenin altında insanlık, kardeşlik ve adalet için atanlara selam olsun. Bu ülkede vatandaş olmaktan, insan olmaktan kaynaklı hakkımızı ve adaleti sormaya geldik" dedi.
Elçi, şöyle devam etti:
"Zulme uğrayanların, bir ülkenin karanlığında ışığı aramanın ne demek olduğunu ne yazık ki bizlere bu sokak öğretti. Kadimlerin korunduğunu, saklandığını, dehlizlerin karanlık ve muhkem olduğunu bizlere bu sokak öğretti. Çocukluğumuzun ve gençliğimizin geçtiği, şehrimize ait kültürel, toplumsal ve binlerce yıllık tarihsel hafızamızın savaşın acımasız eliyle nasıl yakılıp, yok edildiğini bu sokak bize öğretti. Siz avlumuza incir ağacı dikenler, penceremizi ışıksız bırakanlar, bize yaşatılan zulmü unutturmak isteyenler, kötülüklerin mahcubiyetini hissetmeyenler biliniz ki aradan yıllar geçse de acımız halen ilk günkü taze. Biliniz ki minarenin ayakları altında buluşmalar bizi günden güne çoğaltacak.
“Çünkü biz acılarda çoğalan, acılarda bir araya gelen ülkeye dönüştürüldük. Biz acıda bulaşanların, yek vücut olanların, gözyaşlarının rengini, etnik kökeninin, dilinin, milliyetinin ve ırkının olmadığı bilinmelidir. Bizi balık gibi susturmak isteyenler biliniz ki; biz adalet arayanların, zulme uğrayanların, acı çekenlerin, gece gündüz demeden içinde yüzdüğümüz uçsuz bucaksız bir denizi var. Bu denizde özgür, huzurlu, kardeşçe, insan onuruna yaraşır, şiddetsiz bir dünya hayalimiz var. Acıya, zulme, haksızlık ve hukuksuzluğa ‘dur’ diyebilmek için her yıl bu vakitlerde burada bir araya geldiğimizde, uzaklardan, çok uzaklardan bir ses bizi çağırır; 'silah ve çatışma istemiyoruz' diyen bir ses. Zalimleri rahatsız eden bir ses. Bizler bu sese milyonlarca sesle ‘kahrolsun savaş’ diyerek karşılık veriyoruz. 'Yaşama hakkı kutsaldır, yaşam hakkı kutsaldır' diyor ve demeye devam edeceğiz."
Sağkan: Bu utanç kameraların önündeki bir cinayeti bilerek isteyerek aydınlatmayanlarındır
TBB Başkanı Erinç Sağkan ise "8 yıldır buraya gelirken girdiğimiz şu sokağın başından itibaren bir utanç, bütün benliğimi sarıyor benim. Ancak bu utanç bana ait olmamalı. Bu utanç gözlerin önünde, kameraların önündeki bir cinayeti bilerek, isteyerek aydınlatmayanların utancıdır. Benim utancım olmamalıdır. 8 senedir vicdan azabı çekiyorum. Acaba yeterince mücadele ettim mi diye? Bir baro başkanımız kameralar önünde katledildi. Her şeyi yaptım mı acaba diye? Bu vicdan azabı bana ait olmamalı. Bu vicdan azabı 5 yıldır yargılama yapıyormuş gibi tiyatro sergileyenlerin azabı olmalıdır. Biz 8 senedir başkanımızın yasını tutamıyoruz. Buraya anmaya gelemiyoruz. Anmak için gereği yapılmış olmalıdır, maddi gerçek ortaya çıkarılmalıdır. Kişiler en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Ancak o zaman anmaya gelebiliriz. Buraya, vazgeçmeyeceğimizi bilsinler diye geliyoruz. Yargılama görünümü adı altında süreci uzatmaya da çalışsalar vazgeçmeyeceğiz. 8 sene değil, 80 sene de geçse Tahir Elçi'nin sorumlularının tamamı ortaya çıkarılıp cezalandırılmadığı müddetçe bu mücadeleyi devam ettireceğiz” diye konuştu. (Kısa Dalga)