İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bayramda Rize ve Trabzon’u kapsayan ziyareti cumhurbaşkanı adaylığı ile ilişkilendiriliyor.
Serbestiyet'ten Hilal Köylü'ye konuşan KONDA'nun kurucusu siyasetçi ve kamuoyu araştırmacısı Tarhan Erdem de İmamoğlu'nun gezisini yorumladı. Erdem'in bazı sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
İmamoğlu, Karadeniz’e bayram ziyaretine gitmemiş miydi? Neden seçim mitingine dönüştürdüğüne ilişkin yorumlar yapılıyor? Öyle mi yaptı?
İmamoğlu memleketine gitti, cumhurbaşkanlığına aday olduğunu gösterdi. Halka “Beni seçin” diye mesaj verdi. Resmen değilse de, adaylığını ilan etti. Kapalı bir şekilde ilan ettiği için aslında altılı masaya da mesaj verdi. “Benim liderimin dediği olur” mesajı bu. Ama bu mesaj aslında genel başkan üzerinde de büyük bir baskı. Sonuçta CHP’nin adayının kim olduğuna CHP genel merkezi karar verecek, Kılıçdaroğlu karar verecek. Bayram ziyareti vesilesiyle yaptığı seçim mitinginden genel başkanlığa bir dilekçe göndermiş oldu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı dilekçesini parti genel merkezine yolladı. Resmiyet kazanmamış bir müracaat bu.
Normal mi bu yaptığı?
Türkiye’deki her partide olduğu gibi CHP’de de parti içi demokrasi olmadığından adayın kim olduğuna parti lideri karar verecek. İnsanlar çıkıp da “ben adayım” diyemiyor. CHP’de parti içi demokrasi işleseydi, il başkanlarının ya da milletvekillerinin ya da cumhurbaşkanlarının nasıl aday gösterileceği belli kurallara bağlansaydı, genel başkanın kararına bırakılmasaydı bugün böyle bir sorun, sıkıntı ortaya çıkmayacaktı.
Şimdi, mevcut durumda görünen o ki, altılı masanın cumhurbaşkanı adayı kazanacak. Kazanma ihtimali çok güçlü. Ama aday yok ortada. İmamoğlu adaylığını ilan ederek, o adaya, yani kazanacak adaya yakın bir isim olduğunu ortaya koydu. Kılıçdaroğlu’nun işi şimdi çok ama çok zorlaştı.
Kendisi de cumhurbaşkanlığı adaylığını istediği için mi zorlaştı Kılıçdaroğlu’nun işi?
Kılıçdaroğlu tarihi bir zorluk yaşıyor. Kendisini bağladı. Aday olmak istediği bu kadar açık olmasa daha iyiydi. Partiye, devlete bu kadar hizmet etmiş, genel başkanlık yapmış. Aday olmak hakkı ama Türkiye böyle bir hakkı tartışacak durumda değil. Muhalefet adayının mutlaka kazanması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun da aday olduğunda mutlaka kazanması gerekiyor. Siz böyle bir riski göze alabilir misiniz?
Şimdi Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu arasında bir çekişme varmış gibi görünüyor ama aslında yok. Her ikisi de dikkatli ve dengeli davranıyor. Eğer dikkatsiz davranırlarsa bu süreçte hem partide hem de altılı masada problem çıkar. İmamoğlu şimdi çıkıp da “Ben cumhurbaşkanlığımı ilan etmedim” diyebilir ama herkes onun cumhurbaşkanı olmak istediğini biliyor. Kendi içinde haklı bir strateji içinde. Kılıçdaroğlu da, altılı masada karar alınana kadar onu idare etmek durumunda.