TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Baş, Anayasa Mahkemesi’nin cezaevindeki Milletvekili Can Atalay ile ilgili hak ihlali kararına Yargıtay 3. Caza Dairesi’nin uymamasının ardından yaşananlarla ilgili şunları söyledi:
“Adalet kan ağlıyor, haftalardır bu kürsüde Can Atalay nezdindeki hukuksuzluğu, adaletsizliği, esareti tartışıyoruz. Milletvekilimiz Can Atalay hala esir tutuluyor, anayasa ayaklar altında, Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmıyor.
TBMM Başkanı’na seslenmek gerekiyor. Anayasa Mahkemesi, aldığı kararı TBMM’ye de bildirmişti, TBMM’ye de Can Atalay’ın tahliye edilmesi gerektiğini, haksızlığa uğradığını, kararını Meclis Başkanlığına iletmişti. Aradan geçen bunca zamana rağmen TBMM’nin bir üyesinin esir tutuluyor olmasına TBMM Başkanının ağzını açıp iki çift laf edememiş olmasını tarih kayıt altına almış durumda.”
‘Can Atalay’ın hükümlü olduğu yalanını kamuoyuna söyleyen sensin’
Baş, dün Adalet Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki tartışmaları değerlendirdi ve şunları söyledi:
“Adalet Bakanı’nın sunumunda sanki bu ülkede hiç böyle bir şey yokmuş gibi, böyle bir vaka yaşanmıyormuş gibi; konuya ilişkin tek bir laf etmemesi aslında nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Yani açık konuşacağım: Karşılarında yandaş gazeteciler, eş-dost akraba olunca yalan ya da yanlış konuşuyorlar. Ama konunun muhatapları, milletvekili arkadaşlarımız karşısındayken konuya ilişkin ağzını açıp bir çift söz edemeyen Adalet Bakanı… Bu konu bu ülkede gündem olduğu ilk andan beri en çok konuşan kişi sensin. Yargıya doğrudan talimatları veren kişi sensin. Burada yemin töreninin ardından, Can Atalay’ın hükümlü olduğu yalanını kamuoyuna söyleyen sensin. 14. maddeyi uydurup gündeme getiren sensin. Ama şimdi işler arapsaçına dönünce, bu işlerin altında kendisi de kalınca ne yapacağını bilemez durumda.
Biz bu saçmalığa alışmayacağız, biz bu saçmalığı kabul etmeyeceğiz. Can Atalay o zindandan çıkıp, buraya gelip yemin edip; Hatay halkının kendisine verdiği görevi yerine getirene kadar gündem etmeye, bunun için mücadele etmeye ve Can’ı o zindandan çıkartıp almaya kararlıyız.”
Ogün Samast’ın tahliyesi: Bunu vicdanına anlatabilen tek kişi var mı?
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Hrant Dink’in katili Ogün Samast’ın tahliye edilmesine de değinen Baş, şunları söyledi:
“Altını çizerek söylüyorum. Bir çocuktan karanlık yaratan sistemi sorguluyoruz. Sanki Hrant Dink’i kazara öldürmüş gibi ve cezası bitti tahliye edildi yorumlarının yapılmasını akla, vicdana sığdırmak mümkün değil. Ortada bu cinayetle ilgili örgütlü bir suç olduğu herhalde bu ülkede yaşayan herkesin kabul edeceği en çıplak gerçeklerden bir tanesi… Hrant Dink’in tasarlanarak öldürüldüğüne ilişkin en küçük şüphemiz var mı? Bu cinayeti işlemiş tetikçi ortalıkta geziyor. Ama fikrini söyleyen, yazan, çizen, konuşan yüzlerce, binlerce siyasetçi şu anda bu iktidar tarafından cezaevinde tutuluyor. Bunu vicdanına anlatabilen tek kişi var mı?”
Samast’ın tahliyesinden sonra hakkında açılan soruşturmayı da hatırlatan Baş, “Bir iddia şu, yaş küçük olduğu için zaman aşımı süresi 15 yıl deniyor. Peki iddianame ne zaman hazırlanıyor? Suç duyurusundan 283 gün sonra…Yani tahliye edildikten iki gün sonra, yani zaman aşımının dolmasından sonra bu iddiaya göre. Pekala ‘dosya zaman aşımına girmiştir’ diye bir karar çıkabilir. Biz bunu sindirecek miyiz sindirmeyecek miyiz? Bu memlekette adalet yoktur. Bu memlekette adalet zenginler, iktidar yanlıları, işini gören katiller için vardır” dedi.
‘Biz Erdoğan’ın bu anayasa değişikliğini reddediyoruz’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “yüzde 50 artı 1” ile ilgili açıklamalarını anımsatan Baş, şunları söyledi:
“Pes diyoruz pes… Yıllardır bunu tartışmıyor muyuz biz? Siz bu ülkeyi kutuplaştırarak, düşmanlaştırarak yönetiyorsunuz. Sadece kendisi için dikilmiş bir Anayasa…Tayyip Erdoğan zayıfladı eskiden 50 kiloydu, şimdi 30 kiloya düşünce üstüne bol geliyor. Haber salıyor etrafa. MHP ile hesabı nedir hiç bilmiyorum. Kendi cümleleriyle söyleyeyim; ‘Kimin eli kimin cebinde’ ben bilmem. Kim kime ne veriyor gerçekten bilmiyorum ama kaybedenin vatandaş olduğunu, bu ülke olduğunu yaşayarak öğrendik zaten. O hesapların hiçbiriyle ilgilenmiyoruz hepinizin canı cehenneme…Biz Erdoğan’ın bu anayasa değişikliğini reddediyoruz. Belli ki MHP kazandığı mevzileri kaybetmekten korkuyor. Muhalefette de bu hesapların parçası olanları biliyoruz. Yani Tayyip Erdoğan kendi kendine oynamıyor bu oyunu. ‘MHP’yi kenara bırakırım İYİ Parti ile yapar mıyım acaba’ diye düşünüyor. ‘MHP’yi bir kenara bırakırız, bizim eski arkadaşlar Saadet, DEVA, Gelecek bunlarla yapar mıyız’ acaba diye düşünüyor. O cenahlarda da buna hayırhah bakanlar olduğunu biliyoruz. O yüzden biz bu iktidarı dümdüz reddediyoruz ama bu muhalefet anlayışını da reddediyoruz.”
‘Süreci dost ve müttefik güçlerle koordinasyon halinde ilerletmeyi öngörmektedir’
31 Mart 2024 yerel seçimlerine hazırlandıklarını belirten Baş, “Pek çok ilçede, mahallede yerel bağları kuvvetli, yurttaşın sözünü güçlendirecek halk örgütlenmeleri yaratmayı, başını AKP’nin çektiği ama AKP ile sınırlı olmadığını bildiğimiz, rantçı, emek, doğa, kadın düşmanı, kayyumcu yerel yönetim anlayışını yenecek bir halk iradesi oluşturmayı, düzen içi siyaset anlayışını zayıflatmayı, sosyalistlerin önderlik ettiği halkçı yerel yönetim ve siyaset anlayışını toplumsal alanda güçlendirmeyi, TİP’in oy oranını, desteğini belirgin biçimde artırmayı belediye başkanlıkları ve belediye meclis üyelikleri kazanmayı hedefleyen bir seçim çalışmasının startını vermiş bulunuyoruz. Parti Meclisimiz yerel seçim sürecini sol, sosyalist, halkçı yerel yönetim anlayışında ortaklaştığımız, dost ve müttefik güçlerle koordinasyon halinde ilerletmeyi öngörmektedir” dedi. (ANKA)