Muhammed Kafadar
Pazar günü İstiklal Caddesi'nde yaşanan patlama üzerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Amerikan Büyükelçiliği'nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz" şeklindeki sözleri iki ülke ilişkilerinin geleceğine dair soru işaretlerini beraberinde getirdi.
Soylu'nun bu açıklamasından sadece bir gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 zirvesi için gittiği Endonezya'nın Bali Adası'nda ABD Başkanı Joe Biden ile kısa bir görüşme yaptı, kamuoyuna açıklandığı kadarıyla YPG gündeme gelmedi. Ancak Ankara'nın terör örgütü olarak gördüğü yapıya Washington'un desteği, ikili ilişkilerde ana sorun başlığı olarak öne çıkıyor.
DW Türkçe'ye değerlendirmede bulunan Washington Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Programı Direktörü Soner Çağaptay'a göre, benzer saldırıların tekrarlanması durumunda ABD ile ilişkilerin gözden geçirilmesine dair kamuoyu baskısı artabilir. ABD'nin, IŞİD'e karşı YPG'yi desteklemesinin Türkiye için kabul edilemez olduğunu vurgulayan Çağaptay, "Bir tarafta Türkiye'nin PKK ile mücadelesi varken YPG'ye destek verilmesi ilişkilere zarar veriyor" dedi.
Soylu, Erdoğan'la ters mi düştü?
Öte yandan gerek Erdoğan-Biden görüşmesi sonrası yapılan yazılı açıklamada gerekse Erdoğan'ın Twitter'dan paylaştığı teşekkür mesajında ABD'nin başsağlığı dileğinin kabul edildiğine yer verilmesi "Soylu, Erdoğan veya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na danışmadan mı hareket etti" yorumlarına yol açtı.
Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Paul Levin'e göre Soylu, söz konusu çıkışı "kendi başına" yaptı. DW Türkçe'ye verdiği demeçte Levin, "Gerçekte ne yaşandığını sadece tahmin edebiliriz. Ama Biden ile görüşmek üzere olan Erdoğan'ın Soylu'nun çıkışından memnun olmadığını düşünüyorum" görüşünü dile getirdi.
Erdoğan, Bali dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada da ABD'nin YPG'ye desteğine değinmemişti.
AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan da konuya dair Sözcü gazetesine yaptığı değerlendirmede, Süleyman Soylu'nun "duygusal hareket ettiğini" söyledi. Turan, "Bakanlar, grup başkanvekilleri olarak daha duygusal bakabiliriz. Ama lider düzeyinde insanlar çok açılı görüşmeler yapacaktır" diyerek partinin yaklaşımını ifade etti.
Uzmanlar, Türkiye'nin uzunca süredir Cerablus'un doğusu ile Tel Abyad arasında kalan bölgeden YPG'yi çıkarmak istediğine dikkat çekerken, bölgede ABD değil Rus askerinin varlığı söz konusu.
ABD'nin 2019'da Fırat'ın batısındaki Kobani'yi terk ettiğini hatırlatan ABD merkezli düşünce kuruluşu Ortadoğu Merkezi'nden analist Seth Frantzman, DW Türkçe'ye, "Amerikan askerinin Suriye'deki varlığı oldukça kısıtlı" dedi.
İçişleri Bakanlığı açıklamasına göre İstiklal saldırısının emrinin geldiği Kobani, Cerablus ile Tel Abyad arasındaki en büyük yerleşim birimi. Saldırganın Türkiye'ye geçtiği açıklanan Afrin'de ise Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu ile buna rakip terör örgütü Heyet Tahrir Şam (HTŞ) hakimiyeti var.
F-16 sorunu nasıl aşılacak?
İlişkilerin iyileştirilmesi için fırsat vaat eden alan ise Türkiye'nin F-16 savaş uçağı talebi. Nitekim Erdoğan Bali dönüşü "F-16 meselesini kısa zamanda çözmüş olmayı umduğunu" söyledi.
Rusya'dan S-400 hava savunma füzesi aldığı için F-35 programından çıkarılan Türkiye, alternatif olarak F-16 filosunu gençleştirmek istiyor. Türkiye 2021'in Ekim ayında en son model 40 adet F-16 uçağı satın almak ve filosundaki 80 uçağın da modernizasyonu için ABD'ye başvurmuştu.
Uzmanlara göre Türkiye'nin talebi ABD'nin de çıkarına. Özellikle bunun, Amerikan ekonomisinin yavaşladığı bir ortamda üretici Lockheed Martin ve savunma sanayisi için büyük bir sipariş olduğu belirtiliyor. Ancak burada da Türkiye'nin komşusu Yunanistan'la ilişkileri sorun olarak beliriyor. Çağaptay, "F-16 görüşmeleri yavaş da olsa ilerliyor. Biden yönetimi ve Pentagon satışı destekliyor ki F-35 konusunda Pentagon'un tutumu Türkiye aleyhineydi" dedi.
Yeni savaş uçağı alımının filonun yenilenmesi için kritik olduğunu kaydeden Çağaptay, "Alım yapılamazsa Türk savaş uçakları bu on yılın sonunda büyük ölçüde uçamaz hale gelebilir. Biden ve Pentagon'un desteği önemli ama bir Senatör, Menendez, bunu engelleyebiliyor. Henüz anlaşmanın bittiğini görmeye yakın değiliz" ifadelerini kullandı. Demokrat Partili Bob Menendez, "Yunanistan'ı tehdit ettiği" gerekçesiyle Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satışına engel oluyor.
Senato hesabı tutmadı
Bu tabloya dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan da 8 Kasım Salı günkü ara seçimlerin sonuçları netleşmeden önce yaptığı değerlendirmede, "Cumhuriyetçiler başarılı çıkarsa belki iş bizim için çok daha kolay olacaktır" demişti. Özellikle Cumhuriyetçilerin Pensilvanya adayı Mehmet Öz'ün Senato'ya girmesi halinde Türkiye'nin tezlerinin Kongre üyelerine anlatılmasının daha kolay olacağı beklentisi vardı.
Seçimlerde, Kongre'nin iki kanadından Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçilerin kontrolüne geçse de Senato'da Demokratlar üstünlüğü korudu. Ortadoğu Merkezi'nden analist Seth Frantzman, "İkili ilişkiler son bir kaç yıldır aşağı yönlü. Mevcut Kongre'nin tavrının, giden Temsilciler Meclisi üyeleri ya da Senatörlerden farklı olacağına inanmak için hiçbir neden yok" dedi. Frantzman'a göre Türkiye, "Washington'daki durumuna yardımcı olacağı inancıyla İsraille ilişkilerini düzeltmeye çalışıyor" ancak, Yunanistan'a yönelik "tehditleri" Kongre'yi kazanmasına yardımcı olmuyor.