Kayhan Karaca
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu tarafından hazırlanan "Türkiye'nin Avrupa Konseyi Üyeliğinden Kaynaklanan Taahhütleri ve Yükümlülükleri" başlıklı rapor ve beraberindeki karar tasarısı bugün Strasbourg'da düzenlenen genel kurul toplantısında oy çoğunluğuyla kabul edildi.
Türkiye'de yargı bağımsızlığı, AİHM kararlarının uygulanışı ve 2023 seçimlerine odaklanan karar tasarısı 16'ya karşı 94 oyla kabul edildi. Oylamada 7 parlamenter çekimser kaldı. AKPM'de temsil edilen Türk heyetinin AKP ve MHP'li üyeleri karara karşı oy kullanırken, CHP ve HDP'li üyeleri karar lehinde oy verdi. Türk heyetinin İYİ Partili üyesi ise genel kurulda konuşma yapmakla birlikte oylamaya katılmadı.
Dezenformasyon düzenlemesi de kararda
Oylama sırasında AKP ve MHP'li üyelerin karar metnini değiştirmek için sunduğu önergeler reddedildi. Buna karşılık karar metnine, "dezenformasyonla mücadele düzenlemesi" olarak anılan ve Türk Ceza Kanunu'nun 217/A maddesinde değişiklik öngören kanun teklifinin "kabul edilmemesi" çağrısı yer alan bir paragraf eklendi. Bu paragraf, konu hakkında Venedik Komisyonu tarafından geçen hafta sonu yayımlanan görüş belgesine dayandırıldı.
Oylama sırasında sunulan bir önergeyle karar metnine Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ın durumlarıyla ilgili birer paragraf da eklendi. Kavala paragrafında konunun, "AKPM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanları arasındaki sıkı temaslarla ele alınması ve Türkiye'nin Kavala hakkındaki AİHM kararını yerine getirmemekte ısrar etmesi halinde eldeki tüm imkanların kullanılması" çağrısı yer alıyor. Selahattin Demirtaş'ın Anayasa Mahkemesi önündeki başvurusunun, hakkındaki AİHM kararı ışığında ivedilikle ele alınması isteniyor.
Raportörler ne dedi?
Oylama öncesi genel kuruldaki oturumda söz alan AKPM Türkiye raportörlerinden, Muhafazakâr Grup üyesi İngiliz parlamenter John Howell, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hakkında AİHM tarafından verilmiş kararların uygulanmadığına işaret ederek, AKPM ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin bu konularda ortak hareket etmesini istedi. Adalet sisteminin bağımsızlığının "çok önemli bir konu" olduğuna vurguda bulunan Howell, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun yapısının Avrupa Konseyi standartlarıyla uyumlu olmadığını, Anayasa Mahkemesi'nin bağımsızlığının da kuvvetlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
AKPM'nin diğer Türkiye raportörü, Sosyal Demokrat Grup üyesi Letonyalı parlamenter Boriss Cilevics, konuşmasını 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerine ayırdı. Seçim barajının yüzde 10'dan yüzde 7'ye çekilmesini "memnuniyet verici" bulduklarını belirten Cilevics, buna karşılık yeni seçim kanununun sorunlar içerdiğini söyledi ve Yüksek Seçim Kurulu'nun yapısını örnek gösterdi.
İfade ve medya özgürlüğünün önemine işaret eden Letonyalı parlamenter, "dezenformasyonla mücadele" düzenlemesinin Venedik Komisyonu tarafından "meşru hedefle orantısız, demokratik bir toplumda gereksiz ve ifade özgürlüğüne müdahale" şeklinde değerlendirildiğini belirtip, uygulamaya konmaması çağrısında bulundu.
Sosyal Demokrat Grup (SOC) adına konuşan Portekizli parlamenter Pedro Cegonho, AKPM olarak 2023 seçimlerini gözlemlemeleri gerektiğini savundu. AKPM'nin kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konularına özellikle önem vermesi ve Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararından duyduğu üzüntüyü dile getirmesi gerektiğini söyledi.
Bakoyannis'ten "olmayan düşman arama" çıkışı
Hristiyan Demokrat Grup (EPP) adına söz alan Yunan parlamenter Dora Bakoyannis, "Rapor Türkiye'de demokrasinin son yıllarda çok hızlı ve çok fazla kötüleştiğine, hatta kalmadığına dair acımasız gerçeği ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı. Bakoyannis, "Türkiye'nin durmaksızın dışarıda savaş aramaya veya başka ülkeleri tehdit etmeye ve olmayan düşmanlarla mücadele etmeye ihtiyacı yok. Gerçek mücadele demokrasisi için yapacağı kavga olacaktır" şeklinde konuştu.
Azeri parlamenter Nigar Arpadarai, Avrupalı Muhafazakârlar ve Demokratik İttifak Grubu (EC/DA) adına yaptığı konuşmada, Türkiye'nin "kendi zor coğrafyasında oynadığı pozitif role" odaklandı. Ukrayna ile Rusya arasındaki diyalog sürecini örnek gösteren Azeri parlamenter, Türkiye'nin kimi zaman "kültürel ve dini nedenlerden ötürü haksız yere eleştirildiğini" savundu.
Liberal Grup temsilcisi Avusturyalı parlamenter Stephanie Krisper, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek bu alanda Avrupa Konseyi ile işbirliğini zayıflattığını ve Türkiye'de kadınları şiddete karşı koruyan önemli bir araçtan mahrum bıraktığını dile getirdi. Krisper, gelecek yıl yapılacak seçimleri yakından takip edeceklerini bildirdi.
Türk heyeti başkanından "siyasi ayrımcılık" suçlaması
Birleşik Avrupa Solu (GUE) adına söz alan Hişyar Özsoy Türkiye'de "insanların siyasi görüşleri nedeniyle hâlâ tutuklandığını" ve "seçimler yaklaştıkça baskının artmasını beklediklerini" söyledi. Türk hükümetini "Avrupa Konseyi ve AKPM kararlarını hiçe saymakla" suçlayan Özsoy, üye devletlerin Avrupa Konseyi kararlarını yerine getirmelerinin sağlanması gerektiği, aksi takdirde "birçok Avrupa ülkesinin Avrupa Konseyi'ni ciddiye almayacağı" görüşünü dile getirdi.
AKPM Türk heyeti başkanı Ahmet Yıldız ise Türkiye'nin AİHM kararlarını görmezden gelmediğini, hatta AİHM kararlarını yerine getirmede birçok Avrupa devletinin önünde olduğunu, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin bu konuda Türkiye'ye karşı "siyasi ayrımcılık" yaptığını savundu. AKPM raporunun Türkiye'nin terörle mücadele koşullarını dikkate almadığını da söyleyen Yıldız, serbest seçim düzenleme konusunda bir sorunları olmadığını da ifade etti.
Denetim süreci nedir?
Türkiye; Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Gürcistan, Moldova, Polonya, Sırbistan ve Ukrayna ile birlikte AKPM'nin "daimi denetim" sürecinde yer alıyor. Bu süreçte üye devletlerin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında Avrupa Konseyi bünyesinde son 70 yılda oluşturulan müşterek değerlerle uyumları ölçülüyor.
Türkiye 1996'da dahil edildiği denetim sürecinden, gerçekleştirdiği reformlar sayesinde Haziran 2004'te çıkarılmış, ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL kapsamındaki kimi uygulamalar nedeniyle Nisan 2017'de bu sürece yeniden dahil edilmişti.
Türkiye 1949'dan bu yana üyesi olduğu AKPM'de 18 parlamenterle temsil ediliyor.