Gülsen Solaker
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan NATO devlet ve hükümet başkanları zirvesi için bugün Washington'a gidiyor. Ziyaret İttifak'ın 75'inci yıldönümüne denk gelmesinin ve zirvede verilecek mesajların yanı sıra ABD Başkanı Joe Biden ile olması beklenilen ikili görüşme açısından da önemli görülüyor.
Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada zirvede NATO coğrafyasına yönelik meydan okumalar ve riskler karşısında İttifak'ın caydırıcılık ve savunma alanındaki çabaları, Ukrayna'daki son durum ve bu ülkeye yönelik destekler hakkında görüş alışverişinde bulunulacağı belirtildi.
Erdoğan zirve sırasındaki temaslarının yanı sıra bazı ikili görüşmeler de yapacak. Bunlar içinde en önemlisi ise gerçekleşmesi durumunda Biden ile olacak. Biden ile görüşmenin olup olmayacağı ile ilgili iki ülke tarafından da resmi bir açıklama ise henüz yapılmadı.
Erdoğan ile Biden'ın daha önce 9 Mayıs olarak yansıyan görüşme ihtimali gerçekleşmemiş ve iki liderin Washington zirvesi sırasında bir araya gelebilecekleri duyurulmuştu.
Zirveye artık 32 üye olan NATO ülkelerinin yanı sıra Avustralya, Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Ukrayna'nın Devlet ve Hükümet Başkanları ile AB Konseyi ve Komisyonu Başkanları da katılacak.
Peki zirvenin gündeminde neler var, Türkiye'nin bunlara bakışı nasıl ve beklentileri hangi alanlarda toplanıyor?
Putin'le görüşmenin ardından NATO zirvesi
NATO zirvesi Ankara açısından Erdoğan'ın Astana'da Şanghay İş Birliği Örgütü (ŞİÖ) 24. Devlet Başkanları Zirvesi'nde Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptığı görüşmelerin hemen ardından gelmesi nedeniyle ayrı bir anlam taşıyor.
Ukrayna savaşı ile ilgili izlemeye çalıştığı denge politikası, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri ile ilgili getirdiği şartlar ve Rusya ile yakın ilişkileri gibi konular Türkiye'nin İttifak içindeki konumunun bazı çevrelerde sorgulanmasına neden olmuştu.
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu, bu tür zirvelerin takvimlerinin uzun süreler önceden belirlendiğini not düşerken, şunları söylüyor:
"Bununla birlikte anlamlı bir tesadüf olmuş da diyebiliriz. Çünkü Erdoğan geçen hafta küresel Doğu liderleriyle idi ve şimdi de küresel Batı'nın amiral gemisi gibi görülen bir örgütün zirvesine katılacak. Bu şu açıdan önemli; uzun zamandır çok boyutlu, çok taraflı, çoklu bağlantılılık diye tarif ettiğimiz, stratejik otonomi, Ankara merkezli bakış açısı diye altını çizdiğimiz dış politika yaklaşımının sonuçları böyle zirvelerde yer almak."
Zirvenin ilk günü olan 9 Temmuz'da ilk olarak 75. yıl anma programı düzenlenecek. Bu programda yer alması beklenen Erdoğan 10 Temmuz Çarşamba günü İttifak oturumlarına katılacak. Aynı günün akşamında ise liderler ve eşleri Biden'ın Beyaz Saray'da vereceği akşam yemeğinde buluşacak.
Ankara'nın zirveden beklentileri neler?
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerine geç de olsa onay veren Türkiye ile ilgili konuların bu zirvede çok merkezde olması beklenmezken, Ankara'nın önemli bulduğu mesajları İttifak üyelerine aktarması öngörülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Washington'a hareketinden önce yaptığı açıklamada, "Zirveden beklentimiz müttefiklerin milli güvenlik hassasiyetlerini gözeten ittifak dayanışmasını ve birlik ruhunu güçlendiren neticelerin elde edilmesidir. Terörle mücadele ve müttefikler arasında savunma sanayi ticareti önündeki engellerin kaldırılması konusunda Vilnius'ta aldığımız kararların uygulanması mühimdir" ifadelerini kullandı.
Ankara'nın zirve marjındaki konuşma ve toplantılarda gündeme getirmesi beklenen konu başlıklarından biri Türkiye üzerinde bazıları kaldırılan ama bazıları hâlâ uygulanan savunma alanındaki yaptırımların kaldırılması olacak. Türkiye NATO'nun önemli bir üyesi olarak müttefiklerce kendisine konulan kısıtlamaları İttifak ruhuna aykırı görüyor ve kaldırılmalarını talep ediyor.
Türkiye söz konusu kısıtlama ve engellemelerin sadece bireysel olarak Türkiye'nin ulusal savunma kapasitesine değil, İttifakın mevcut uluslararası güvenlik ortamında genel caydırıcılık ve savunma kabiliyetine de zarar verdiğini iletecek.
Erdoğan, zirvede gündeme getirecekleri bir diğer konunun ise terörle mücadele olduğuna işaret ederek, "Yapacağımız görüşmelerde başta yakın çevremiz olmak üzere dünyada artan terör tehdidine dikkat çekeceğiz. Terör örgütleriyle kararlı ve bütüncül mücadele yürütülme konusunda NATO'nun gayretlerinin de artırılması gerektiğinin altını çizeceğiz" dedi.
ABD ve Batılı ittifak üyelerinden "PKK'ya ve Suriye'deki kolu YPG-PYD'ye" karşı verilen mücadelede" yeterli desteği alamadığını düşünen Ankara'nın "terörle mücadele" başlığı altında konuyu gündeme taşıması ve İttifak'ın daha önce verdiği taahhütleri hatırlatması bekleniyor.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg döneminde Türkiye'nin İsveç ile Finlandiya'nın üyeliklerine onay vermesine karşılık Türkiye'nin isteğiyle Temmuz 2022'deki Vilnius zirvesinde "Terörle Mücadele Özel Koordinatörü" görevi oluşturulmuştu.
Ancak geçen zaman içinde Ankara bu konunun kağıt üstünde kaldığını düşünüyor. İttifak'a yönelik iki ana tehditten birinin "terör" olduğunu ve bu konunun NATO'nun caydırıcılık ve savunma yapılanmasıyla doğrudan bağlantılı olduğunu düşünen Ankara, müttefiklerine bu mücadele için verilen uluslararası çabalara katkılarını artırmaları ve "terör örgütleriyle çıkar temelli ortaklık ilişkisine girmekten vazgeçmeleri" gerektiğini söyleyecek.
Zirvede Erdoğan'ın ayrıca Gazze'de devam eden savaşa ve sivil ölümlerine dikkat çekmesi de bekleniyor.
Zirve kapsamında üç oturum tertiplenecek. İlk oturumda sadece müttefiklerin katılımı ile stratejik meseleler ele alınacak, İttifakın caydırıcılık ve savunmasının güçlendirilmesi, NATO'nun Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğindeki asli rolünün korunması, Ukrayna'daki savaşta son durum, "terörizmle mücadelede" NATO'nun rolünün güçlendirilmesi, ortak ülkelerle ilişkiler, güneyden kaynaklanan tehditler gibi konular ele alınacak.
İkinci oturuma İttifakın Asya- Pasifik bölgesindeki ortakları olan Avustralya, Japonya, Güney Kore ve Yeni Zelanda ile AB Konseyi ve Komisyonu Başkanları da katılırken, üçüncü oturum ise Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile birlikte NATO-Ukrayna Konseyi formatında düzenlenecek.
Ukrayna'ya silah yardımına bakış
Finlandiya ve İsveç'in de katılımının ardından ilk kez 32 üyesiyle bir araya gelecek ittifakın zirvede ana gündem maddesi Ukrayna'ya destek olacak.
Oğuzlu Türkiye'nin Ukrayna'daki savaşın başından beri izlediği politikayı sürdüreceği görüşünde ve bunu şöyle açıklıyor:
"Türkiye 2022'nin 24 Şubat'ından bugüne ne yapıyorsa yine aynısını yapmaya devam edecek. Türkiye için bir şey değişmedi. Ukrayna kaybetmemeli, Rusya kazanmamalı. Bu politikamız değişmeden devam edecektir. Yaptırımlara asla katılmayan bir Türkiye var. Yine katılmayacaktır."
NATO üyeleri içinde Rusya ile yakın ilişkileri olan Macaristan dışında bir tek Türkiye'nin bulunduğunu söyleyen Oğuzlu, "Bence Batı da Türkiye'yi artık böyle kabul etmeye başladı. Bir ara tolere etmeyen, tepki koyan bir Batı vardı. Ama bence şimdi kanıksadılar bu stratejik otonomi arayışını" yorumunu yapıyor.
Oğuzlu, dünyanın artık çok merkezli ve çok aktörlü olduğunu, sadece Türkiye'nin değil ABD'nin bile kendisi için stratejik ayarlama yaptığını söyleyerek, "Türkiye'nin güvenliğini ve ulusal çıkarlarını etkileyen etrafımızda ne kadar olay varsa Rusya'yla iş birliği çerçevesinde çözme ihtimali daha fazla. Çünkü ABD ile olan makas çok açılmış durumda" diyor.
İkinci Trump dönemine hazırlık
Öte yandan zirvenin en önemli gündem başlıklarından birisini de Trump'ın olası ikinci dönemi oluşturacak.
Avrupalı liderlerin İttifak'ı ikinci Trump dönemine hazırlamak için bir süredir ciddi tartışmalar içinde olduğu belirtiliyor.
Ankara için de Trump, özellikle ABD'nin Suriye'den çekilme olasılığını gündeme getirmesi açısından yakından takip ediliyor.
NATO'ya şüpheyle yaklaşan ve bazı üyeleri Rusya'ya karşı korumayabileceğini söyleyen Trump, Ukrayna'ya gönderilen silah yardımlarına da itiraz ediyor. Trump'ın partisi Cumhuriyetçiler geçtiğimiz aylarda Ukrayna'ya yönelik yardım paketinin Kongre'de onaylanmasını geciktirmiş, bu sırada Rusya ordusu cephede ilerleme kaydetmişti.
Oğuzlu, bu zirvenin "75. yıldönümü için bir doğum günü partisi mi yoksa son akşam yemeği mi" olacağına dair akademik çevrelerde tartışmaların sürdüğünü belirterek, şöyle konuşuyor:
"Çünkü üyeler arasında stratejik ayrılıklar çok fazla. Amerika ile Avrupalı müttefikler arasında Çin'e bakış farklı. Rusya'ya sınırı olan Avrupalılar ile olmayanların Rusya'ya bakışı farklı. Popülist, yükselişte olan sağcı ve solcu Avrupalıların Rusya'ya bakışı farklı. Merkez siyasetçilerin farklı, Biden'ın farklı, Trump'ın farklı. Çok fazla farklılığı içinde barındıran bir NATO zirvesine şahitlik edeceğiz."