Frederick Schwaller
Kulağa hâlâ bilim-kurgu gibi gelse de Ay ya da Mars'ta insanların yerleşimler kurması fikrine giderek daha da yaklaşılıyor. Teknoloji gelişirken uzay yolculukları artıyor, özel şirketler uzaya turist taşıyor.
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) Çarşamba günü ilk insansız roketi fırlatarak başlattığı Ay'a dönüş misyonu Artemis'in hedefi, astronotların 2024'te Ay'a yolculuk yapması ve 2025'te Ay yüzeyine iniş gerçekleştirmesi. Artemis projesi çerçevesinde 2020'lerin sonlarına doğru Ay'da bir uzay üssü ve 2030'larda da araştırma merkezleri kurulması hedefleniyor. NASA'nın yanı sıra Çin ve Rusya'nın uzaycılık daireleri de 2030'larda Ay'da kendi üslerini kurma planlarını açıklamıştı.
Ay sahiplenilebilir mi?
Uzayda kurulması planlanan üsler, hayati bir soruyu da beraberinde getiriyor: Ülkeler ya da özel şirketler Ay ya da uzaydaki diğer cisimleri sahiplenebilir, üzerlerinde tamamen ya da kısmen hak iddia edebilir mi?
Avrupa Uzay Ajansı (ESA) Uluslararası Kamu Hukuku Birimi Başkanı Alexander Soucek, kısaca Dış Uzay Antlaşması olarak bilinen ve 1967'de yürürlüğe giren, "Ay ve Diğer Gök Cisimleri Dâhil, Dış Uzayın Keşif ve Kullanılmasında Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten İlkeler Hakkında Antlaşma"ya atıfta bulunarak bu soruya "hayır" yanıtını veriyor.
Soucek, "Bir ülke Ay'a bayrak dikebilir ama bunun hiçbir hukuki anlamı ya da sonucu olmaz. Dış Uzay Antlaşması'nda hiçbir ülkenin Ay'da egemenlik iddia edemeyeceği ya da topraklarına katamayacağı açıkça ifade ediliyor” diyor. Bu maddenin Elon Musk'ın SpaceX şirketi gibi özel şirketleri de kapsadığını vurgulayan Soucek, "Burada uluslararası hukuktan bahsediyoruz. Devletler, hukuku vatandaşlarına ve topraklarında faaliyet gösteren şirketlere de uygulamakla yükümlüdür" ifadesini kullanıyor.
İkinci madde tartışması
Buraya kadarı açık ve net. Ancak Ay'dan alınan parçalar için de geçerli mi? Örneğin bu parçalar sahiplenilip satılabilir mi? Uluslararası hukuk uzmanı Soucek bu konuda farklı yorumlar bulunduğunu ve yoğun tartışmaların yaşandığını belirtiyor. Soucek'e göre "X ya da Z ülkesi Ay'dan ya da Mars'tan çıkarılan maddeleri sahiplenip Dünya'ya getirerek satmak isteyebilir."
Bu konudaki belirsizlik, antlaşmanın ikinci maddesinden kaynaklanıyor. Bu maddede, "Ay ve diğer gök cisimleri dahil, dış uzayın egemenlik iddiası, kullanım ya da işgal yoluyla ya da farklı yollarla bir ülke tarafından sahiplenilemeyeceği" belirtiliyor.
Soucek, bazı hukukçuların bu maddeyle ilgili farklı yorumlarda bulunduğunu, maddenin, Ay'dan çıkarılacak parçaların ticari kullanımı konusunu açıkta bıraktığı düşüncesinin de dile getirildiğini kaydediyor.
Ancak Uluslararası Uzay Hukuku Enstitüsü Başkanı Kai-Uwe Schrogl, antlaşmanın Ay'dan alınacak parçaların da sahiplenilemeyeceği konusunda çok net olduğu görüşünde. Uzay hukuku uzmanı Schrogl, "Antlaşmada bir boşluk yok. Sadece Dış Uzay Antlaşmasının kasten yanlış yorumlanmasıyla karşı karşıyayız. Özel aktörlerden sorumlu devletlerin sadece 'Hayır bu kaynakları sahiplenemezsiniz' demesi yeterli. Böyle bir şey uluslararası hukukun ihlali olur" diye konuşuyor.
Uluslararası iş birliği mi anarşi mi?
ESA Uluslararası Kamu Hukuku Birimi Başkanı Soucek, Ay'da toprak sahipliğinin iyi bir fikir olmadığı konusunda küresel bir görüş birliği olduğuna işaret ediyor ve bunda Batılı büyük güçlerin kanlı sömürgecilik geçmişinden çıkardıkları derslerin de payı olduğunu belirtiyor. Soucek, "Herkes dış uzayı keşfetmek istiyor. Dolayısıyla uluslararası iş birliğinin daha büyük bir fayda sağlayacağı konusunda bir anlayış birliği var" diyor.
Uzayın keşfinde iş birliğinin küresel barış için de bir umut oluşturduğu sıkça dile getirilen bir görüş. Dış Uzay Antlaşması'nın Soğuk Savaş sırasında kriz döneminde imzalandığını hatırlatan uzmanlar, şu an da Ukrayna savaşının yarattığı gerilime rağmen Rus ve ABD'li astronotların Uluslararası Uzay İstasyonunda omuz omuza çalıştığına işaret ediyor.
Ancak dünyanın önde gelen güçleri arasında uzaydaki iş birliğinin ömrü uzun olur mu? NASA Başkanı Bill Nelson bu yılın başlarında verdiği bir röportajda Çin'in günün birinde Ay'a ayak basıp burayı kendi toprağı ilan edebileceğini söyledi. Çin'den bu açıklamaya sert tepki geldi. Pekin yönetimi söz konusu iddiayı reddederek, uzayın askerileştirilmemesi ve barış konusundaki taahhütlerine bağlılığını vurguladı.
Uluslararası Uzay Hukuku Enstitüsü Başkanı Schrogl, uzay ve gök cisimleri konusunda yaşanacak bir anarşinin kazananı olmayacağını belirterek, "Dış Uzay Antlaşması'nın hayata geçirilmesine neden olan şey tam da buydu. Uzayda anarşi yaşanmaması. O dönem uzay güçleri birbirinin ne yönde gelişeceğini kestiremiyordu. Bugünkü durumda da bu yoldan çıkma hatasına düşülmemeli" uyarısında bulunuyor.