Muhammed Kafadar
İsrail yaklaşık bir yılın ardından dikkatini güneyindeki Gazze'den kuzey sınırındaki Lübnan'a çevirdi. Son iki haftada düzenlediği yoğun hava saldırılarında, ABD ve Avrupa Birliğinin terör örgütü saydığı İran destekli Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah dahil yönetim kademesindeki tüm aktörleri öldürdü.
DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar her ne kadar İsrail'in Gazze'yi işgali Hizbullah ve Ankara'yı aynı pencereden bakmaya itmiş olsa da örgütün aldığı ağır kayıpların Türkiye'nin çıkarına olabileceğini dile getiriyor.
Ortadoğu Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, İsrail'le mücadele bağlamında Türkiye bugün farklı davransa da temelde Hizbullah'ın İran'ın vekil gücü olduğuna işaret ederek "İran'la bölgesel rekabette Hizbullah'ın zayıflaması Türkiye açısından önemli. Türkiye bölgede başka bir gücün baskın gelmesini istemeyecektir" diyor.
Dışişleri Bakanlığı İsrail'in kara saldırısını "hukuksuz bir işgal girişimi" olarak niteledi. Bakanlığın internet sitesinden paylaşılan yazılı açıklamada, "Bu tehlikeli işgal girişimi sonucunda yeni bir göç dalgasının ortaya çıkması ve tüm dünyada aşırıcıların zemin kazanması kuvvetle muhtemeldir" ifadesi yer aldı.
"Suriye siyasetini etkileyecektir"
İsrail, 7 Ekim baskınının faili ve Batı'da terör örgütü olarak kabul edilen Hamas'ın lideri İsmail Haniye'yi İran'ın başkenti Tahran'da öldürmüştü. Analistlere göre, Tahran'da gerçekleştirilen bu suikast, Hizbullah militanlarının çağrı cihazlarının uzaktan eş zamanlı patlatılması ve Nasrallah'ın Beyrut'taki sığınağında öldürülmesi düşmanları için İran'ın caydırıcılığını, dostları için ise güvenilirliğini zayıflatan gelişmeler oldu.
Lübnan'la siyasi ve ekonomik ilişkileri görece kısıtlı olan Türkiye'ye bölgedeki çatışmanın yansımasının İran'ın nüfuz kaybıyla bağlantılı olacağı değerlendiriliyor. Özellikle Türkiye'nin elinin "barışmak" istediği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad karşısında güçlenebileceği belirtiliyor.
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezinden (CSIS) Will Todman, "İran ve Hizbullah zayıflarken Esad kesinlikle dış aktörlere karşı daha savunmasız hale gelecek, Türkiye ve Körfez ülkelerinin Suriye karşısında elleri güçlenecektir. Esad Türkiye ile normalleşmek için maksimalist taleplerde bulundu ancak şimdi bunlarda ısrarcı olması giderek zorlaşacaktır" görüşünü dile getiriyor.
"Esad'ın eli zayıflayabilir"
İsrail kara birliklerinin "sınırlı" olacağı açıklanan operasyonu Lübnan içlerine doğru genişletmesi halinde Suriye'deki Hizbullah militanları ile İran destekli devlet dışı diğer aktörlerin çatışmalara katılmak üzere Lübnan'a geçebileceği de değerlendiriliyor. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde Suriye'de bir güvenlik boşluğu oluşacağı, bunun Esad'ın pozisyonunu zayıflatırken yeni çatışmalar ve belirsizliklere zemin hazırlayabileceği belirtiliyor.
Oxford Üniversitesinden Yassamine Mather DW Türkçe'ye değerlendirmesinde "İran'ın Suriye'deki nüfuzu kısmen siyasi, kısmen askeri. Elbette buradaki askeri unsurlar Lübnan'a geçerse Tahran'ın Suriye'deki etkinliği de azalacaktır. Ancak henüz o aşamada değiliz" diye konuştu.
Ortadoğu uzmanı Oytun Orhan da Hizbullah'ın Suriye'de "önemli bir varlık gösterdiğini" ve savaşçıların bir kısmının Lübnan'a kaydırılabileceğine dikkat çekiyor.
Suriye iç savaşının başladığı 2011'de Şam yönetimi ile ipleri kopararak silahlı muhaliflere destek veren Türkiye, 500 bin kişinin öldüğü savaşta Esad'ın ayakta kalmayı başarmasının ardından diyalog zemini yoklamaya başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kasım 2022'de Konya'da yaptığı açıklamada "Nasıl Mısır ile bu iş yoluna girdiyse aynı şekilde Suriye ile de bu iş yoluna girebilir. Siyasette küslük olmaz" demiş, Temmuz 2024'te New York'ta "Bu dargınlığı, kırgınlığı aşmak suretiyle yeni bir süreci başlatalım istiyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Esad ise "diyaloğa başlamak" için şart koştuğu Türk askerinin Suriye'den çekilmesi talebini yumuşatsa da geçen Ağustos'ta yaptığı açıklamada, "İlişkileri onarmak, önce onu bozan sebeplerin ortadan kaldırılmasını gerektiriyor" diyerek normalleşmeye mesafeli duruşunu sürdürmüştü.
Çatışma bölgesinde Türk askeri var
Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) kapsamında Lübnan'da 92 askeri bulunuyor.
UNIFIL İletişim Sorumlusu Dany Ghafary, DW Türkçe'nin sorusu üzerine, Türk askerlerden ikisinin Lübnan'ın güneyinde, İsrail sınırındaki Naqoura kentinde olduğu bilgisini verdi.
İsrail askeri tarafından kara harekâtına dair önceden bilgilendirildiklerini söyleyen Ghafary, buna rağmen güneydeki pozisyonlarını koruduklarını belirtti. Ghafary, Türk personelin kalanının denizde görev yaptığını da bildirdi.
İsrail'in saldırılarını sürdürmesi halinde UNIFIL'in bölgedeki varlığının da riske gireceği değerlendiriliyor.