Kısa Dalga - Yüksek enflasyonun düşürülmesi iddiasında olan ekonomi yönetimi ve hükümet, talebi azaltmak için maaşları düşük tutma niyetinde… Asgari ücrete gerçekleşen enflasyondan daha düşük zam yapılırken, milyonlarca emekli açlık seviyesinin çok altında maaş alıyor.
‘Bölgesel asgari ücret’ tartışması
Ekonomim Gazetesi’nde yer alan habere göre, İş dünyasında ise ‘bölgesel asgari ücret’ tartışılıyor. Söz konusu tartışma iş dünyasını ikiye bölündü. Uygulamaya karşı çıkanlar batı bölgelerinde daha fazla asgari ücret uygulamasının göçü artırabileceğine dikkat çekerken, kimisi ise teşvikle eşgüdüm içerisinde olması gerektiğini, hatta sübvanse edilmesinin daha doğru olacağını düşünüyor.
‘Doğu ve güneydoğudan göçü tetikleyebilir’
İstanbul veya Ankara gibi bölgelerde asgari ücretin daha yüksek olmasının çalışanlar açısından avantaj sağlayabileceğini belirten Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, asgari ücrette uygulanacak bölgesel farklılıkların başka sorunları beraberinde getirebileceğine söyledi.
Baran “Bölgesel asgari ücret ülkemizde 1951 ile 1974 yılları arasında uygulanıyordu. Anayasa Mahkemesi eşitlik ilkesine uymadığı gerekçesiyle kaldırdı. Ara ara yeniden gündeme geliyor ve tartışılıyor. Tartışılma sebebi de, ülkemizde bölgeler arasındaki ekonomik koşulların farklılığı ve bu farklılığın yaşam maliyetlerini farklılaştırması. Mesela, Ankara’da veya İstanbul’da kiradan, gıda fiyatlarına kadar yaşam maliyeti, Artvin’deki yaşam maliyeti ile bir değil. Bu açıdan bakıldığında İstanbul veya Ankara gibi bölgelerde asgari ücretin daha yüksek olması, çalışanlar açısından avantaj sağlayabilir. Ancak, asgari ücrette uygulanacak bölgesel farklılıklar, başka sorunları beraberinde getirebilir. Mesela, daha yüksek asgari ücret almak için doğu ve güneydoğudan göçü tetikleyebilir. Asgari ücretin avantajlı olduğu bölgelere göç artarken, diğer bölgelerde işçi bulma sorunu yaşanabilir” dedi.
‘Verdiği destekle eşgüdümlü bir asgari ücret çalışmasının doğru olur’
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın yatırımlarda bölgesel teşvik sistemi uyguladığını hatırlatan Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı (ETSO) ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Saim Özakalın da “Nasıl ki bölgesel yatırım teşviki uygulanıyorsa, asgari ücretin de bölgesel bir uygulamaya tabii tutulması, doğru bir yöntem olabilir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının şu anda uyguladığı teşvik bölgeleri ile asgari ücretin eşgüdümlü değerlendirilmesi gerekir. Sanayi Bakanlığının üreticiye, sanayiye verdiği destekle eşgüdümlü bir asgari ücret çalışmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Batı’daki çalışan geçinemiyor. Özellikle tekstil gibi emek yoğun sektörlerde direkt asgari ücret uygulaması var. Sanayi Bakanlığı, teşvik ile bir tarafta yatırımcıyı destekliyorsa, orası ile Batı’dakinin aynı pozisyonda olmaması lazım” diye konuştu.
Özakalın, devletin asgari ücret konusunda kendi aldığı paydan fedakârlık yapması gerektiğini söyledi.
‘Asgari ücret, deprem bölgesinde daha çok sübvanse edilmeli’
Antakya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Hikmet Çinçin ise özellikle deprem bölgesinde asgari ücretin daha çok sübvanse edilmesi gerektiğini belirtti.
Çinçin “Deprem şehirlerinde ve Hatay’da deprem öncesine göre ciddi bir pahalılık söz konusu. Çünkü yeterli sayıda konut yok, kira fiyatları yüksek. Gıda fiyatları yüksek. Asgari ücrette deprem bölgesine ayrı bir özellik tanınmalı. Asgari ücret, deprem bölgesinde daha çok sübvanse edilmeli” dedi.
‘Bölgeleri hangi kriterlere göre ayıracaksınız?’
Ekonomist Prof. Dr. Seyfettin Erdoğan, bölgesel asgari ücret uygulamasının teorik olarak mantıklı ancak pratik olarak uygulanmasının çok zor olduğunu söyledi.
Erdoğan, “Bölgeleri hangi kriterlere göre ayıracaksınız? Hangi bölgede hangi kıstasa göre oran tespit edeceksiniz? Dolayısıyla uygulamada çok ciddi sıkıntılar ortaya çıkabilir. Uygulamada bunu yapmak kolay değil” dedi.
Asgari ücretin 22 bin 104 lira olarak belirlenmesinin temel amacının enflasyonla mücadele politikalarına pozitif katkı yapmak olduğunu ifade eden Erdoğan, “Eğer zam oranı yüksek olsaydı bu durumun, enflasyon alışkanlığının sürmesi ve yukarı doğru taşınması noktasında katkı yapma ihtimali vardı. Ayrıca, özel sektör durgunluk döneminden yeni çıktı. Yüksek asgari ücret, ciddi bir mali yük getirerek, zaten durgunluk döneminde olan özel sektörün daha da daralan bir konuma gelmesine yol açardı. ‘Asgari ücretin çok yüksek olması, refah artışı yönünde etkiler doğurabilir’ şeklinde bir düşünce olabilir ama enflasyonun risk eğilimleri tırmanırsa, artan zam oranları refah üzerinde negatif etkiler doğurmaya başlar” açıklamasını yaptı. (Ekonomi Servisi)