Uzman isim 6 maddede döviz krizi yaratabilecek riskleri yazdı

Prof. Esfender Korkmaz, döviz sorununun yaşanmamasına sebep olacak riskleri 6 maddede özetledi.

Kısa Dalga - Ekonomist Prof. Dr. Esfender Korkmaz, Türkiye'nin olası bir döviz krizine girmesine neden olabilecek riskleri anlattı.

Yeniçağ'daki köşe yazısında değerlendirmede bulunan Korkmaz, "Türkiye bütün krizleri enflasyon ve kur şokları ile yaşamıştır. 2001 krizi öncesinde uygulanan sabit kur, esnek çıpa ve ayarlanabilir sabit kur rejimlerinde, karaborsada döviz fiyatları arttı. 2001 sonrasında dalgalı kur politikası ile de 2018 ve 2021 kur şoklarını yaşadık. Bundan sonra da döviz krizi yaratabilecek potansiyel riskler devam ediyor" dedi.

6 maddede durumu özetleyen Korkmaz, şunları kaydetti:

1.Cari açığın finansmanı dış borç yükünü artırdı.

Sürekli cari açık sürdürülemez. Bu sene en az 35 milyar dolar cari açık var.

Eğer cari açığın finansmanı doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişiyle olursa, açık bir süre sürdürülebilir. Çünkü doğrudan yabancı yatırım sermayesi girdiği ülkede uzun vadeli kalır. Ancak bizde doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi çok sınırlıdır. Bu nedenle cari açık dış borçla finanse edilmektedir.

2.Kısa vadeli dış borç stoku, temerrüt riskini artırdı.

Türkiye’nin dış borçları aşırı yük getirdi. Dış borçların ekonomik etkiler dışında ortaya çıkardığı riskler “ülke riskinin artması, yoksullaşma ve kırılganlık, gibi etkiler ortaya çıkarıyorsa, aşırı dış borç yükü” var demektir.

Dış borçlarda temerrüt riskini, bir yıl içinde ödenmesi gereken kısa vadeli ve vadesi gelmiş dış borç stoku gösterir. Bu stok hızla arttı.

MB verilerine göre, Haziran 2024’te bir yıl içinde ödememiz gereken dış borç stoku, 236,6 milyar dolardır. Oysaki iki sene önce 2022 yılı Haziran ayında bu stok 182,5 milyar dolar idi. Yüksek dış borç stoku, dış borçlarda temerrüt riskini artırdı.

3.Dış borçlarda temerrüt risk primi yine yüksektir.

Türkiye uluslararası piyasalarda ihraç ettiği tahvillerine, faiz artı CDS oranı kadar fark ödüyor. Bu da dış borçların çevrilmesini zorlaştırıyor.

Türkiye’nin CDS oranları düştü ve fakat halen Türkiye Dünyada dış borçlarda en riskli üçüncü ülkedir.

4. Uluslararası yatırım pozisyon açığı arttı.

Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) bir ekonomideki yerleşik kişilerin finansal varlıkları ile yine yerleşiklerin yurt dışı yerleşik kişilere olan finansal yükümlülüklerinin belli bir tarihteki stok değerini göstermektedir.

Türkiye’nin uluslararası yatırım pozisyon açığı, ikinci çeyrek olarak, 2023’te eksi 275 milyar dolar iken 2024‘te eksi 328 milyar dolara yükseldi.

5.Ekonomide durgunluk, döviz borçlarını ödemede sıkıntı yaratır.

Özel sektörün dışarıya veya içeride bankalara olan döviz borçlarını ödemesi için, önce TL kazanması ve sonra TL’yi dövize çevirmesi gerekir. Özel sektörün Haziran 2024 itibarıyla bir yıl içinde ödemesi gereken kısa vadeli dış borç stoku, 137,5 milyar dolardır. Durgunluk veya eksi büyüme hâlinde firmaların zarar etmesi, iflaslar, bu borçların ödenmesini zorlaştırır.

6.Sıcak paranın aniden çıkış riski var.

Haziran’dan Haziran’a son bir yılda yabancıya gayrimenkul satışı hariç yalnızca 1 milyar 476 milyon dolar doğrudan yabancı yatırım sermayesi girdi. Buna karşılık aynı bir yılda 21 milyar 661 milyon dolar portföy yatırımı girdi.

Gayrimenkul satışı hariç diyorum, zira biliyoruz ki vatandaşlık için gayrimenkul alanlar, süre sonunda bunları iki kat fiyatına satıp paraları çıkarıyorlar.

Portföy yatırımları, kısa vadeli sermaye hareketleridir.

Hukuki ve demokratik sorunlar ve güven sorunu tırmanırsa sıcak para çıkar.

Bir devalüasyon riski görürse, sıcak para çıkar.

MB 9 Ağustos net resmî rezervi, 38 milyar dolardır. MB‘nin bir yıl içinde ödemesi gereken dış borç stoku da 54,4 milyar dolardır.

Sıcak paranın ani çıkışı, önce kur şoku yaratır. (Ekonomi Servisi)

Ekonomi Haberleri