Kısa Dalga - Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Genel Merkezi’nde düzenlenen Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MYK) toplantısına başkanlık etti.
Yaklaşık bir buçuk saat süren toplantıdan sonra AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Ömer Çelik, toplantıda görüşülen konulara ilişkin basın açıklaması yaptı.
Çelik, ‘Terörsüz Türkiye’ komisyonunun çalışmalarını önenli bir aşamaya getirdiğini belirterek "Burada en önemli konu, ‘Terörsüz Türkiye’ ile ‘terörsüz bölgenin’ ayrılmaz bir birliktelik ifade ettiğini bir kere daha ifade ediyoruz" dedi. Çelik şöyle devam etti:
"Önümüzdeki dönemde, silahların bırakılması konusunda, silahların yakılması konusunda atılacak adımlar terör örgütünün feshinin fiili olarak görülebildiği, fiili olarak tespit ve teyit edilebildiği birtakım raporların ortaya çıkması, gözlemlerin ortaya çıkması bir sürü konuyu son derece kolaylaştıracaktır. Bu, aynı zamanda bu Komisyondan ortaya çıkan tavsiyelerin önerilerin de Meclis’te hukuki sürece dönüşmesi konusunu da kolaylaştıracaktır. Dolayısıyla burada kilit nokta, fesih konusunun bir retorik olmaktan öte fiili bir durum haline geleceği silah bırakma, silah yakma, silahları teslim etme dediğimiz sürecin devam etmesidir. Bu, entegre olarak terörsüz bölge dediğimiz süreçle de yakından alakalıdır."
‘Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak’
Burada demokratikleşme ile ilgili pek çok gündem maddesi konuşuluyor. Dolayısıyla ‘Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak’ ilkesi etrafında ebedi kardeşliğimize, birlikteliğimize sahip çıkarak kaderleşme, vatandaşlık ilkeleri çerçevesinde geleceğe yürüyeceğiz. Esas olan toplumsal merkeze bakmaktır. Toplumsal merkezin bu meseleleri yönetecek değerlerine odaklanmaktır. Aynı zamanda da her zaman söylediğim gibi ‘odağımızı kaybetmeyelim.’ Odağımız, PKK terör örgütünün feshi ve bunun gerçekleşmesi için silahların yakılması, bırakılmasıdır. Bütün bu çalışmaların neticesi olarak Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge hedefine ulaşmayı ümit ediyoruz. Bundan sonraki çalışmalarımızı bu çerçevede değerlendireceğiz. Arkadaşlarımız, ilgili komisyona raporların teslim edilmesinden sonraki yeni dönemle ilgili çalışmalarını yapmaya başladılar.”
"Hiçbir bakanın Cumhurbaşkanı'nın iradesi dışında söylemi veya faaliyeti yok"
Ömer Çelik, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Çelik, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun bazı açıklamalarının, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “SDG, ilgili aktörlerin sabrının tükenmekte olduğunu anlamalıdır” sözlerine karşılık olarak yorumlanmasına ilişkin soruya, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu siyasi iradenin hem kabine hem de parti tarafından eksiksiz şekilde takip edildiğini vurgulayarak” yanıt verdi. “SDG konusunda bakanlar arasında ya da parti ile kabine arasında herhangi bir görüş ayrılığı bulunmadığını” belirten Çelik, “hiçbir bakanın Cumhurbaşkanı’nın iradesi dışında bir söylem ya da faaliyetinin söz konusu olmadığını” ifade etti.
Türkiye’nin dış politika ve güvenlik konularında izlediği çizginin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılan güvenlik ve değerlendirme toplantılarında ele alındığını aktaran Çelik, “Tüm süreçlerin stratejik ayrıntılarıyla değerlendirildiğini ve verilen talimatların ilgili kurumlarca yerine getirildiğini” söyledi. Bu çerçevede, farklı tonlarda yapılan açıklamaların bir görüş ayrılığı anlamına gelmediğini vurgulayan Çelik, “Galip Ensarioğlu’nun da söz konusu ifadeleri herhangi bir bakanı kastederek söylemediğini açıkladığını” kayda geçirdi.
“10 Mart Mutabakatı’na uyulması halinde SDG tehdit olmaktan çıkacak”
SDG’ye ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Çelik, SDG’nin Suriye’de PKK terör örgütünün bir uzantısı olduğunu ve Türkiye için bir tehdit oluşturduğunu dile getirdi. Türkiye’nin hedefinin “terörsüz Türkiye” ve “terörsüz bölge” olduğunu belirten Çelik, bu hedeflerin Suriye’nin toprak bütünlüğü, tek ordu ve ulusal birlik ilkeleriyle çelişmediğini ifade etti.
Çelik, “10 Mart Mutabakatı’na uyulması halinde SDG’nin hem Türkiye hem de Suriye için bir tehdit olmaktan çıkacağını” belirterek, “Mutabakatın Suriye’deki Kürtlerin haklarının tanınması ve Suriye’nin ayrılmaz bir parçası olduklarının vurgulanması açısından güçlü hükümler içerdiğini” söyledi. Terör örgütlerinin hiçbir etnik grubun kazanımı olarak gösterilemeyeceğini ifade eden Çelik, sürecin sabote edilmesine yönelik yaklaşımlara karşı dikkatli olunması gerektiğini kaydetti.
Sahadaki duruma ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Çelik, bazı mağaraların boşaltılmasını olumlu karşıladıklarını, ancak Rakka ve Deyrizor’da yeni tahkimatların da gözlemlendiğini belirtti. Türkiye’nin bu süreçte “stratejik sabır”la hareket ettiğini vurgulayan Çelik, devletin tüm kurumlarının sahadaki gelişmeleri eş zamanlı ve bütüncül bir bakış açısıyla takip ettiğini söyledi. Dışişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı arasında herhangi bir çelişki bulunduğu yönündeki değerlendirmelerin doğru olmadığını sözlerine ekledi.
"Bir ülkede iki silahlı güç olmaz"
Çelik, bir ülkede iki ordu ya da iki silahlı gücün olamayacağını vurgulayarak, bunun iç savaşa yol açacağını söyledi. Böyle bir senaryoda Arapların, Türkmenlerin, Kürtlerin ve farklı inanç gruplarının tamamının kaybedeceğini belirten Çelik, Türkiye’nin arzusunun bölgede tüm halkların kardeşçe, barış ve refah içinde yaşadığı bir gelecek olduğunu ifade etti.
10 Mart Mutabakatı’nın uygulanmasının doğru yol haritası olduğunu kaydeden Çelik, mutabakatın bloklar halinde uygulanmasının “ordu içinde yeni bir ordu” anlamına geleceğini ve bunun kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Hiçbir terör örgütünün varlığının bir kazanım olamayacağını vurgulayan Çelik, “Tek Suriye, tek ordu” ilkesi çerçevesinde Türkmen, Arap ve Kürtlerin temsil edildiği kapsayıcı bir hükümet ve anayasal vatandaşlık temelinde eşitliğin sağlanması gerektiğini söyledi.
Çelik, silahlı yapıların tehdit ve terör örgütü kimliğinden çıkması ve 10 Mart Mutabakatı’na uyulması çağrısında bulunarak, Türkiye’nin bölgeye yönelik yaklaşımının vekalet savaşları ve terör örgütleri değil, kardeşlik siyaseti olduğunu ifade etti.
“Türkiye, askeri ve diğer alanlardaki her zaman hazır”
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in “Her türlü gelişmeye karşı planımız hazır” açıklaması ve 10 Mart Mutabakatı’na uyulmaması halinde bir operasyon olup olmayacağına ilişkin soruya yanıt veren Çelik, “Türkiye’nin askeri ve diğer alanlardaki tüm hazırlıklarının her zaman hazır olduğunu” vurguladı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkomutan olarak vereceği emir doğrultusunda herhangi bir beklemeye gerek kalmadan harekete geçebilecek kapasiteye sahip olduğunu belirten Çelik, esas hedeflerinin askeri operasyona gerek kalmaması olduğunu ifade etti.
Çelik, SDG’nin silah bırakmaması yönünde teşvik edilmesinin ve “ordu içinde ordu, devlet içinde devlet” anlayışının desteklenmesinin Suriye’ye ve özellikle bölgedeki Kürtlere yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri olduğunu söyledi. Türkiye’nin 10 Mart Mutabakatı’nın maddelerinin hızla hayata geçirilmesini istediğini belirten Çelik, bu sürecin uzatılmasının kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Nihai hedefin Türk, Kürt, Arap ve Türkmenlerin terörsüz bir bölgede refah ve barış içinde yaşaması olduğunu vurguladı.
DEM Parti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan görüşme talebine ilişkin soruyu da yanıtlayan Çelik, henüz bu konuda belirlenmiş bir takvim olmadığını söyledi. AK Parti ile DEM Parti arasındaki görüşmenin nezaket çerçevesinde geçtiğini aktaran Çelik, ortaklaşılan ve ayrışılan noktaların açık şekilde dile getirildiğini, siyasi diyalogların önemli olduğunu ifade etti.