Kısa Dalga - Tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 27 Ocak’ta Saraçhane'de bilirkişi S.B. hakkında düzenlendiği 'Turpun Büyüğü' başlıklı basın toplantısı nedeniyle ilk kez hâkim karşısına çıktı. İmamoğlu'na “bilirkişi ve tanığı etkilemeye teşebbüs” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamaları yöneltildi.
Silivri’deki cezaevi yerleşkesinde bulunan duruşma salonunda görülen davaya izleyici olarak katılanlar arasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, oğlu Selim İmamoğlu ve annesi Havva İmamoğlu da vardı.
Daha sonra Ekrem İmamoğlu salona getirildi. Duruşma salonunda "Cumhurbaşkanı İmamoğlu" ve "Hak Hukuk Adalet" sloganları atılınca hâkim sessiz olunmasını istedi.
İmamoğlu’na kimlik tespiti sırasında öğrenim durumu soruldu. "Yüksek lisans” yanıtını verince salondan alkışlar yükseldi. İmamoğlu, "Sabıka kaydı" sorusuna da, "Yok Allah'a çok şükür" diye yanıt verdi. İmamoğlu, "Sayın hâkim sizi hiç göremiyorum" deyince de hâkim önündeki ekranı yana çekti. Daha sonra İmamoğlu’nun savunması başladı.
İmamoğlu’nun savunması
İmamoğlu, savunmasına başlarken Gazze’ye insani yardım götürmek için yelken açan Sumud filosundan bahsetti. İmamoğlu’nun savunması şöyle:
"Bugün mahkemedeyim, hâkim burada. Bilirkişi şu anda hayatımızın her alanında yer alıyor. Yine bir telaş var. Savcılık başka bir suçlamayı niye bu iddianameye ekleme ihtiyacı hissediyor. Alınganlık davasının iddianamesinin bilirkişilik mevzusu ile ne ilgisi var? Savcı bilirkişi işini neden panelde anında açılan soruşturmaya bağlamaya çalışıyor? Bu iddialar nasıl kaleme alınabiliyor, nasıl yazılabiliyor?
Adalet Bakanı bir partinin ilçe binası önünde demeç veriyor ama ben etkilemişim. Ve diyor ki 'Bunlar mı Türkiye’yi yönetecek?' Mensubu olduğu parti lehine etkilemek. Hakkımı nasıl aradığımı Allah da biliyor, milletimiz de. Bilirkişiyi ve bilirkişi raporlarını eleştirmeye ilişkin bir engel yok. Benim bilirkişiyi eleştirmemi suç kabul etmiş. ‘Doğruyu söyleseniz de eleştiri yapamazsınız, bunu suç kabul ederiz' demişler. Bu benim konumum gereği millete verdiğim sözdür, vazifemdir, nokta.
11 aydır maruz kaldığımız saldırılarla, 19 Mart itibariyle yürütülen süreçle, ‘turpun büyüğü’, ‘ahtapotun kolları’ diyerek daha soruşturma yokken suçlu ilan edenler ile karşı karşıyayız.
‘Bir Başkan Rahip Branson’u bırakacaksınız, dedim, bıraktılar’ dedi. Asıl bu yargıya müdahaledir. Saldırıyorlar, saldırsınlar. Korkmayacağız. Bu millet cesurdur. Zulümle kurulan her düzen yıkıldı, bu da yıkılacak. Tarihin doğru tarafında duruyorum. 86 milyon yurttaşımızı tarihin doğru tarafında durmaya davet ediyorum. Hukukun olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Bilirkişi davasıymış, hadi oradan!
Daha önce hâkimlerin reddettiği kayyum atanması talebini bir mahkeme kabul ediyor. Siyasi güdümlü harekete geçiliyor. Giden yine herkesin cebinden gidiyor. İki gün önce yine sefil bir karar. Utanıyorum. İcra memurlarının hali ortadaydı. Bu ülkeyi nasıl bu hale getirirsiniz? Ahmak davası, Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak koymak için bir dava olacak.
Diplomamı iptal etmek için kendilerini paralıyorlar. 18 yaşındaki Ekrem’e bile güçleri yetmiyor. 18 yaşındaki Ekrem cumhurbaşkanı olacakmış. Annem anlamadı, onlar anladı. Beni insanlar çok seviyor. Bu akıl 2019’da ‘sevgi pıtırcığı’ diye dalga geçti benimle. Sevgiyi bilmiyorlar, gayeleri düşman yaratmak.
Şimdi bir de 'çirkin davası'. Bir siyasetçi sırıtarak bana fuarda laf atıyor. Bana terörist muamelesi yapmaya çalışıyor. Ona öyle öğretilmiş, her yol mübah demişler. Ben kendisine ne demişim? Kürsüye çıktığında kendinden olmayan herkese hakaret etmeye alışmış olan bir kişi siyaset yapacak, ben yapamayacağım öyle mi?
Devre arası hakem değiştirir gibi dava arası hâkim değiştirmeler, heyet değiştirmeler. Yaptıkları ve yaşattıkları her şeye rağmen biz adil olmaya devam edeceğiz. Ahmak davasında hâkim sürüldü. İdare mahkemesindeki diploma davası. Yine heyetten iki kişinin yeri değişti. Büyükçekmece davası, hâkim dört celsedir mütalaa bekliyor, savcı vermiyor. 4'üncü celse sonunda hâkimin yeri değişti."
"Bu yapılanlar Türkiye’nin demokratik yapısına tehdittir"
İmamoğlu, şöyle devam etti:
"Beni bu noktaya getiren süreç sadece bir bireyin adalet arayışı değildir. Bu dava ve diğerleri temel hak ve özgürlükler mücadelesidir. Bu yapılanlar Türkiye’nin demokratik yapısına tehdittir.
Ülkemiz yıllardır yargının siyasetin bir aracı haline gelmesini izliyor. Baskılar, yer değiştirmeler, her yerde aynı kişiler.
17 Ocak’ta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı şu açıklamayı yapıyor 'Daha turpların büyüğü heybede.' Masumiyet karinesini yerle bir eden bu ağır suçlamaya karşı ifade özgürlüğümü kullandım ve açıklama yaptım. Hukukun üstünlüğünde dünyada 117'nci sırada, Avrupa’da sondayız. Hepimizin vazifesi bunu sorgulamaktır. Biz bu mücadelemizi geleceğimiz için, çocuklarımız için veriyoruz. Bir kişinin iki dudağı arasında bir devlet olmaz. Bunun sonucu ağırdır. Bilirkişi olayına benziyor. Ben her şeyi bilirim anlayışı. Bu milletin karakteri var, 'ben ezelden beri hür yaşadım' der.
Attığımız her adıma, her hizmete sakıncalı bakan bu anlayışa göre biz suç işliyoruz. Bu parti devleti anlayışı. İktidarı demokratik yollardan değiştirme suçu işliyoruz. Onun için buradayız.
Bir bilirkişi, nasıl bir bilirkişi ki adı hep bizim davalarda geçiyor. Yapılan yanlışları ortaya çıkardığımız için buradayız, Silivri’deyiz. Ekrem İmamoğlu isminden korkuyorlar, bizi tehdit olarak görüyorlar. Asıl olarak milletin iktidarından korkuyorlar.
Evet, onların verdiği zarara karşı en büyük tehdit biziz. Bu yolda yürüyecek olan millettir diyoruz millet."
Ne olmuştu?
Ekrem İmamoğlu hakkında 27 Ocak'ta Saraçhane'de düzenlendiği 'Turpun Büyüğü' başlıklı basın toplantısı nedeniyle soruşturma açılmış, "bilirkişi ve tanığı etkilemeye teşebbüs” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlamalarıyla iddianame düzenlenmişti.
Bu davanın ilk duruşması aslında 12 Haziran’da yapılacaktı, son anda alınan kararla duruşma Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi yerine Silivri’ye taşınmıştı. Bu değişikliğe tepki gösteren İmamoğlu ve avukatları, kararı protesto ederek duruşmaya katılmamıştı.