Kısa Dalga - DEM Parti Milletvekili Meral Danış Beştaş, TBMM çatısı altında çalışmalarına devam eden Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 1 Ekim'den önce İmralı'ya gitmesi gerektiğini, komisyonun gitmezse Öcalan'ın komisyona gelmesini önerdi.
Mezopotamya Ajansı'na yaptığı açıklamalara göre, DEM Partili Meral Danış Beştaş, komisyonun hukuki zemin aşamasına geçmesi gerektiğini söyleyerek "Çünkü toplumda çok büyük bir beklenti ve öneri var. Aynı zamanda bizim adım atmamız lazım. Komisyon, bundan sonra ne önerecek. Bütün gözler bunun üzerinedir" dedi.
"Yasal çerçevemiz var"
Yasal zemin açısından bir çalışma yaptıklarını söyleyen Beştaş "Yasal açıdan bir çerçevemiz var. Bunu hukuk komisyonumuzla birlikte sürdürüyoruz. Ara dönem yasalarına ihtiyaç var. Silah bırakan insanlar nazım gelecek? Siyasete nasıl katılacak" diye sordu.
Kayyımın yerel yönetimlerde hala işbaşında olduğunu ve yeni kayyımların atanmasının önünde de yasal bir engel olmadığını hatırlatan Beştaş, "Biz her ne kadar yasadışı diyorsak da kendileri bir kararname veya farklı bir şekilde kayyım atayabiliyor" dedi.
TMK ve infaz kanunu
Komisyonun mevcut Terörle Mücadele Kanunu ve infaz kanununu değerlendirmesi gerektiğine de işaret eden Beştaş, "Belirli somut adımları kamuoyuna sunmamız gerekiyor. Komisyonun bu adımları atması gerekiyor. Aksi halde Türkiye tarihinde ilk defa bu nitelikte kurulan bu komisyonun bitmesi kesinlikle kabul edilebilir bir şey olmayacaktır" diye konuştu.
"Komisyon neyi bekliyor?"
Komisyon üyelerinin İmralı'da Abdullah Öcalan ile görüşeceği iddiası da sürecin gündem maddelerinden biri. Beştaş, söz konusu görüşmeyi kastederek "Komisyon neyi bekliyor" diye sordu ve "Eğer komisyon İmralı'ya gitmeyecekse Sayın Öcalan gelsin" dedi. Beştaş, 1 Ekim'de Meclis açılmadan bu görüşmenin yapılması gerektiğini belirterek Öcalan'ın dinlenmemesinin kabul edilemeyeceğini aktardı.
Beştaş, Öcalan'la görüşme önerisiyle ilgili ileri sürülen hassasiyetlerin kabul edilemez olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
"Bu konuda hassasiyetler var, gerekçesini kesinlikle isabetli bulmuyoruz. Çünkü hassasiyetler derken, Türkiye'de şöyle bir kanı var: Türkiye'nin batısının hassasiyetleri ifade ediliyor. Peki Kürt halkının hassasiyetleri ne olacak? Bu konuda büyük bedeller ödeyen halkın özlem ve mücadelesini nereye koyacağız?"