Kısa Dalga - Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, "suç örgütüne üye olma", "ihaleye fesat karıştırma" ve "haksız mal edinme" suçlamalarıyla gözaltına alındı.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Akpolat’ın gözaltına alınmasının ardından kaleme aldığı yazısında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni AKP’nin yönettiği dönemde yapılan yolsuzluk dosyalarının nasıl kapatıldığını anlattı. Yapılan suç duyurularından ve müfettiş raporlarından örnekler veren Terkoğlu, "Aslında hiçbir zaman yolsuzluk operasyonu yapılmıyor. Doğru ya da yanlış; yolsuzluk operasyonu, iktidarın muhalefete siyasi müdahalesinin kılıfı oluyor" dedi.
AKP’li siyasetçilere verilen burslar
Barış Terkoğlu, "İktidar hesaplaşmasına yolsuzluk bahanesi" başlıklı yazısında, şunları kaydetti:
"...Basında okudunuz. AKP Milletvekilleri Ravza Kavakçı Kan ile Fatma Betül Sayan’ın ve AKP eski İl Kadın Kolları Başkanı Rabia İlhan Kalender’in de aralarında olduğu 34 "özel seçilmiş" kişi yurtdışında yüksek lisans-doktora yapmış, İBB şirketlerinin bütçesinde bu isimlere binlerce dolar burs verilmişti. İşte İBB müfettişleri İGDAŞ, Kültür AŞ, İsfalt AŞ, İsbak AŞ, Ulaşım AŞ, İstaç AŞ, Kiptaş Ve Belbim AŞ hesaplarını incelemişler. Milyonlarca kamu zararı tespit etmişler. Rapor haline getirip Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuşlar.
Vakıflara verilen binalar
Belediye olur da vakıf olmaz mı?
İkinci dosyada, Kiptaş, AKP döneminde, Ensar Vakfı’na Başakşehir’de bir binayı 49 yıllığına tahsis etmiş. Temsili bir kira üzerinden anlaşma yapılmış. Sözleşmede kritik bir şart konmuş: Öğrencilerden ücret alınmayacak. Gelgelelim, vakfın ücret aldığı yeni tespit edilmiş. Müfettişler, suç duyurusu dilekçesi hazırlamış, savcılığa vermiş.
Üçüncü hikayede adres yine Başakşehir. Şirket yine Kiptaş. 2015 yılında yaptığı okul ve yurt binasını, 25 yıllığına İlim Yayma Cemiyeti’ne bedelsiz vermiş. Müfettişler dosya haline getirip savcılığa götürmüş.
Dördüncü de tanıdık. Beyoğlu’ndaki tarihi Okçular Tekkesi arazisindeki binalar Kiptaş tarafından inşa edilmiş. 2010 yılındaki döviz kuruyla 13 milyon dolar harcanmış. Kiptaş’ın zararını müfettişler hesaplamış. Savcılığa suç duyurusunda bulunmuş.
Ucuza giden daireler
Beşinci dosya, Yenikapı Meydan düzenlemesiyle ilgili. 1. Etap ihalesini alan şirketin usulsüzlük yaparak İSTAÇ’a eksik para ödediği ortaya çıkarılmış. O günün hesabıyla 11 milyon 944 bin 606 lira zarar tespit edilmiş. Savcılığa şikayetçi olunmuş.
Altıncıdaki hikaye 2015’e dayanıyor. Belediye, bir şirkete kat karşılığı proje satışı (Locamahal) yapmış. Belediyenin payına düşen gayrimenkuller değerinin çok altında satılmış. Zarar tespit edilince müfettişler yine savcılığın yolunu tutmuş.
Yedinci İSBAK’taki İTaksi yolsuzluğu. 1 Haziran 2018’de, ihale edilen “Araç içi kamera ve bilgisayar sistemi alım” işi adeta adrese teslim yapılmış. Bunun için teknik şartname değiştirilmiş. Rapora göre, 57 milyon lira hesaplanan iş 65 milyona ihale edilmiş. Dosya, savcılığa teslim edilmiş.
AKP’li vekil yarı fiyatına daire aldı
Sekizincinin konusu Mega Venezia Konutları’ndaki daire. İBB müfettişlerine göre, 9 yıl önce, 1 milyon 300 bin lira değerindeki KİPTAŞ’a ait dubleks daire, yarı fiyatına, 656 bin 753 liraya, AKP milletvekili Şirin Ünal’a satıldı. Bu dosya da belgeleriyle savcılığa verildi.
Dokuzuncuyu daha önce bu köşede okudunuz. Mülkiyeti Kiptaş’a ait olan Beykoz’daki özel orman alanı, 2019 yılında, seçimden önce, çok küçük bir bedelle, 49 yıllığına, NUN Vakfı’na kiralanmıştı. Ayrıca arazide imara uygun olmayan bazı inşaatlar da tespit edilmişti. İBB bunun için de savcılığa gitti.
Onuncu dosya, eski İBB yöneticisi sonraki Bakan Adil Karaismailoğlu’yla ilgili. İBB Bilgi İşlem Müdürlüğü tarafından 2018 yılında gerçekleştirilen bir ihalede, sözleşme ve şartnameye uyulmadığı tespit edildi. Müfettişlere göre, o gün 15 milyon 458 bin lira (KDV hariç) kamu zararı vardı. Karaismailoğlu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.
Müfettişlerin "gereği yapılsın" dediği dosyalar uzayıp gidiyor…
‘Yargı ne yapmış derseniz? Cevabı kısa: Hiçbir şey!’
Sonuç olarak…
Yargı ne yapmış derseniz? Cevabı kısa: Hiçbir şey! Şikayet edilenlerin iktidar yanlısı siyasetçiler, Cumhurbaşkanı’nın akrabalarının yönettiği vakıflar, AKP’li bürokratlar olduğunu görünce; müfettişlerin dosyalarının kapağını açmaya bile cesaret edememişler. İfade bile almadan takipsizlik kararlarıyla dosyaları kapatmışlar.
Dahası…
Söz konusu raporlar, suç duyuruları haber olduğunda, jet hızıyla erişim engelleme kararları almışlar. Yolsuzluk iddiasını değil haberini yargılamışlar.
Haliyle mesele; yolsuzluk, kamu çıkarı, halkın parası değil. Gücünü pekiştirmek için yargıyı sopa olarak kullanan iktidarın, yolsuzluğu bir bahaneye dönüştürmesi. Toplum da bunu gördüğü yolsuzluk operasyonlarıyla kanaatini değiştirmiyor. Halk; hem belediye hem devlet kaynaklarının kötü yönetildiğini düşünse de, arkadaki hesaplaşmayı daha çok önemsediğinden, süreçten etkilenmiyor. Her zamanki gibi kazananlarsa "kamunun malı deniz" diyenler…"