Mehmet Uçum: Demokratikleşme talepleri sürecin şartına dönüştürülemez

Mehmet Uçum, Anadolu Ajansı için kaleme aldığı analiz yazısında “Terörsüz Türkiye” süreci diye adlandırılan yeni çözüm sürecine ilişkin önemli değerlendirmeler yaptı.

Kısa Dalga - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Türkiye'nin yükseliş çağını hazırlayacak bu dönemin “geçiş” ve “demokrasiyi geliştirme” süreçleri olarak iki ana aşaması olduğunu dile getiren Uçum “Bu iki ana aşama asla iç içe geçmemelidir. Diğer deyişle "Terörsüz Türkiye'ye Geçiş Süreci" ile "Demokrasiyi Geliştirme Süreci" ayrı ayrı ele alınmak zorundadır” dedi.

Uçum, yazısında TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmalarında bu iki sürecin niteliksel olarak farklı değerlendirildiğini ifade ederek “Dinleme faaliyetinin tamamlanmasıyla birlikte geçiş süreci hukukuna ilişkin raporun hazırlanacağı ifade ediliyor. Ancak bundan sonra demokrasiyi geliştirme perspektifine ilişkin siyasi ve hukuki bir rapor hazırlamanın Komisyonun son faaliyeti olacağı anlaşılıyor” dedi.

Geçiş sürecinin devlet inisiyatifiyle başlayan ve devlet politikası olarak yürüyen geçici bir süreç olduğunu belirten Uçum, “demokrasiyi geliştirme sürecinin” ise “kesintilere uğramasına rağmen seksen yıllık bir tarihi olan, halkın talep ve ihtiyaçlarıyla öne çıkan, halka dayalı demokratik siyasetle ilerletilen ve geçiş süreci tamamlandıktan sonra yeni bir aşamaya geçecek olan, halk inisiyatifli dinamik bir demokrasi programı” olduğunu kaydetti.

Fotoğraf: X (Twitter)

Süreç ayrı, demokratikleşme ayrı...

Geçiş sürecinin hedefinin “Terörün kesin ve devamlı surette sona erdirilmesi” olduğunu anlatan Uçum “Sınırları belli olan bu süreçte demokrasiyi ilerletmeye ilişkin her konunun ve uygulama süreçlerine ilişkin her talebin dikkate alınması söz konusu olamaz. Gündeme taşınan konular ve taleplerin hepsi geçiş süreci hukuku çerçevesinde değerlendirilemez. Böyle bir zorlama, geçiş süreci hukukunun unsurlarının doğru ve net tespit edilme çalışmasına ciddi zarar verir” ifadesini kullandı.

Geçiş sürecinin ihtiyaçlarının “PKK’nin aktif ve destek unsurlarının ceza ve infaz konuları ile ülke dışında kalması gerekenler hariç toplumsal ve ekonomik hayata katılım ve bütünleşme konuları” olduğunu ve bu konuları kapsayan bir kanunun ivedilikle ve olabildiğince geniş bir mutabakatla çıkması son derece önemli olduğunu savunan Uçum şöyle devam etti:

“Buna göre münfesih terör örgütünün (zorunlu olarak ülke dışında kalacaklar hariç) mensuplarının hukuku, tek bir hukuksal yaklaşımla ve toptancı bir mantıkla ele alınamaz. Bu unsurların kendi içindeki farklılıklar pozitif hukuk bakımından kademelendirme ve ölçütlendirmeyi zorunlu kılar. Anayasal çerçeve açısından da farklı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması bir zorunluluktur.”

"Demokrasiyi geliştirme, sürecin şartına dönüştürülemez, öne çıkarılamaz"

“Demokrasiyi geliştirme sürecinin konuları ve taleplerinin geçiş sürecinin şartına dönüştürülemeyeceğini, önüne çıkarılamayacağını” savunan Uçum “Unutulmasın ki geçiş sürecinin tamamlanması bir son değil başlangıç olacaktır” ifadesini kullandı.

Gerek Türkiye'de gerekse bölgede Kürtlerin siyasi temsilinde asla bir tekel yoktur, tam tersine siyasi temsil çeşitliliği vardır. Bu realite, yaşadığımız dönemi doğru anlamak ve geçiş süreci ile demokrasiyi geliştirme süreci arasındaki niteliksel farkları net görmek için son derece önemlidir.

Demokratikleşme ve yeni Anayasa

Kürtlerin siyasi temsilindeki çeşitliliğin ancak demokrasiyi geliştirme sürecinde devreye girebileceğini belirten Uçum şöyle devam etti:

“Demokrasiyi geliştirme sürecinde Türkiye'nin ve bölgenin tüm konularının artık Türkiye'nin ortak konuları olarak ele alınacağını öngörmek gerekir. O aşamada tüm konuların kimlik siyaseti değil ülke siyaseti üzerinden ve kapsayıcı bir şekilde değerlendirilmesi tek doğru yaklaşım olacaktır.

Büyük bir hukuk reformu ve yeni anayasa perspektifiyle yürüyecek bu süreç, geçiş sürecine yapıcı olarak etkin destek veren tüm demokratik kesimleri öne çıkarır. Geçiş sürecinin öznelerini de ülkenin demokratik siyasetinde çok etkili ve kapsayıcı bir noktaya taşır.”


Pervin Buldan eleştirisi

Mehmet Uçum, isim vermeden DEM Parti İmralı heyeti üyesi Pervin Buldan'ın medyada süreç aleyhine yapılan yayınlara ilişkin sözlerini de isim vermeden eleştirdi.

Özellikle geçiş sürecinin dinamiklerini dikkate almayan söylemler ve görünürde fikri eylemlerin bazı gösteriler son günlerde yine öne çıkartılmaya çalışıldığını savunan Uçum "Bunlar niyetlerden bağımsız olarak geçiş sürecine fikri sabotajlar yapıldığı izlenimi veriyor" dedi.

Uçum şöyle devam etti:

"Bazı çevreler kendi cephesinden karşı tarafın dilinden şikayet ediyor, niye engel olunmadığından yakınıyor. Kendi açılarından haklı da olabilirler. Ancak burada hem demokrasiden yana olup hem de antidemokratik uygulama istemek gibi bir çelişki ortaya çıkıyor. Buna dikkat edilmesi gerekir. Ayrıca sürece karşı olanlara baskı yapın ama sürecin yanında gibi durup fikri ve fiili sabotaj yapanlara bir şey yapmayın anlamına gelecek bazı izlenimler oluşturmaya da izin vermemek gerekir.

"Öcalan'ın süreçteki yapıcı rolü daha iyi anlaşılmalıdır."

Bir de yapıcı ilişkilere ve görüşmelere rağmen yanlışların oluşmasına izin vermemek gerekir. Aksi halde niye bu görüşmeler yapılıyor diye düşünülebilir. Hele "Öcalan'a rağmen Öcalan'ı koruma" yaklaşımı içinde olup geçiş sürecine öznel ön şartlar icat edenlerin ve bu yönde organizasyonlara girişenlerin durumu doğru değerlendirmesi gerekir. Öcalan'ın kendisi dahi sürece daha nitelikli katkı yapmak için koşullarını rahatlatmak dışında başka bir şart ileri sürmezken, birilerinin daha ileri taleplerle bunun üzerine gitmesi geçiş sürecine zarar vermekten başka bir sonuç doğurmaz. Öcalan'ın süreçteki yapıcı rolü daha iyi anlaşılmalıdır.

Geçiş sürecinin başarıya ulaşması için çaba gösteren tüm çevrelerin ve kişilerin bu sürecin dili konusunda da çok dikkatli olması son derece önemlidir. Fiili ve fikri sabotajlara karşı tedbir almak herkesin görevidir."

Gündem Haberleri