Kısa Dalga - DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "İktidar, 'devlet aklını' devreye sokup belirsizlik karşısında Kürtlerle barışacak mı yoksa Suriye’de Kürtlerle sert bir çatışmaya mı girecek? Bence hala bu konuda net bir karara varılmadığı için Türkiye’de süreç net değil" dedi.
Önder, barış süreci ve İmralı’da yaptıkları görüşmeye ilişkin Mezopotamya Ajansı'nın sorularını yanıtladı.
"Kamuoyundan farklı olarak bildiğimiz tek şey, yaptığımız görüşmelerin içeriği. Zaten süreç belli bir noktaya ulaştığında bunlar da kamuoyu tarafından bilinmiş olacak. Fakat onun haricinde geleceğe dair bizim bilip de kendimize sakladığımız bir şey yok" diyen Önder, şu ifadeleri kullandı:
"Bu belirsizlik sürecin samimi olup olmadığıyla ilgili değil, konjonktürle ilgili. Yani sadece bizler değil, devleti yönetenler de, Ortadoğu’daki aktörler de aslında geleceğin belirsizliğini bertaraf etmek üzere çeşitli hamleler yapıyor. Bizim dahil olduğumuz bu süreç de, belirsizliği bertaraf edecek zemine ulaşma çabalarının sadece bir tanesi."
"Heyet olarak işin pozitif ilerletilmesine odaklanmış durumdayız"
Önder, "İktidar, bizim atfettiğimiz anlamda 'devlet aklını' devreye sokup, belirsizlik karşısında Kürtlerle barışacak ve Ortadoğu’da bu şekilde mi temel aktör haline gelmeye çalışacak, yoksa 'kadife eldiven içindeki demir yumrukla' Suriye’de Kürtlerle sert bir çatışmaya mı girecek? Şu anda ulaşılmak istenen temel nokta bu iki seçenek arasında karar kılmak" ifadelerini kullandı.
Hala bu konuda net bir karara varılmadığı için Türkiye’de sürecin net olmadığını vurgulayan Önder, şöyle devam etti:
"Öte yandan Kürt toplumunun başta olmak üzere barış için bedel ödeyen kesimlerin bazı kaygıları var. Pek çok çevre toplumun ruh halini 'temkinli iyimserlik' olarak nitelendiriyor. Bu tür dönemlerde kaygıların olması normal. Ayrıca bu toplumun bir feraseti var, bir deneyimi var. Yaşadıklarından çıkardığı dersler var. Temkinli iyimserlik bu dönemi algılamak için toplumun bilgeliğinin en damıtılmış halidir. Bu temkinli iyimserlik sadece beklentili olmamayı, barışı yaratmak için emek vermeyi de ifade ediyor aslında. Barış bu topraklarda yaşayan herkesin ortak ideali olmalıdır ve hepimiz bunu başarmak için bugüne kadar yaptığından daha büyük emeklerle barışı var etmeliyiz.
Biz heyet olarak işin pozitif olarak ilerletilmesine odaklanmış durumdayız. Kuşkusuz bu negatif gelişmeler yaşanmasın diye elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Ama sadece bizim değil bütün toplumun sorumluluğu her şeye rağmen bu süreci sonuca ulaştırmaktır. O yüzden süreç ilerledikçe bazı şeyleri daha net konuşma imkanımız olacak."