Kısa Dalga - Gazeteci Çiğdem Toker, Türkiye Belediyeler Birliği'nin (TBB) 6 Şubat depremlerinin 18. ayında, depremin en çok etkilediği şehirlerde yaptığı saha çalışması sonrası hazırladığı raporu gündeme getirdi.
TBB'nin hazırladığı çalışmada, barınma, sağlık, eğitim, psikososyal sorunlara, depremzedelerin gözünden mercek tutularak, yapılması gerekenlerin ayrıntılı öneriler şeklinde listelendiğini belirten Toker, T24'teki köşesinde rapora ilişkin şunları dedi:
"Raporda öne çıkan vurgulardan birini hemen paylaşalım: Belediyelerin de kurumsal manada depremzede olduğu; bina, insan gücü ekipman kayıpları yaşadıkları; kurumsal ve mali açıdan güçlendirilmelerinin zorunluluk olduğuna dikkat çekiliyor.
Bu güçlendirme sağlanmadan, belediyelerin sorumluluklarını, sadece mevcut kendi yetki ve kaynaklarıyla yerine getirmesinin mümkün olmadığının altı çiziliyor. Adres tabii ki merkezi yönetim. Yani iktidar. Bu çerçevede, deprem bölgesi belediyelerinde denetim, hizmet, bürokratik kapasite güçlendirmesi için eleman karşılamaya yönelik programlar yürütülmesi gerektiği raporda yer aldı."
TBB'nin öneri çerçevesi
Çiğdem Toker, TBB raporunda depremzede belediyeler için öne çıkan öneri çerçevesini şöyle aktardı:
- Afet bölgesindeki belediyelerin merkezi bütçeden aldığı payların artırılması düşünülmelidir. Belediyelerin kamu borçları (sosyal güvenlik, vergi vb.) silinmeli veya ertelenmelidir.
- Deprem bölgesi belediyeleri için mücbir sebep uzatılmalı, ilgili vergi borçlarında kolaylıklar sağlanmalıdır.
- Depremden etkilenen belediyelerin Tasarruf Tedbirleri Genelgesi'nden muaf tutulması ve depremden doğrudan etkilenmemiş belediyelerin deprem bölgesine yapacağı harcamaların Genelge'den istisna olması gerekmektedir.
- Çöp konteyneri, araç, ekipman başta olmak üzere belediyelerin kamu hizmeti sunduğu pek çok malzeme ve araç için belediyeler hibe destekleri beklemektedir.
- Elektrik, su ve doğalgaz gibi temel giderlerde indirim veya destek almaları buraya harcanan kaynakların iyileştirme ve güçlendirme çalışmalarına aktarılmasına yol açacaktır.
691.959 kişi konteyner kentte
TBB'nin raporunda, sahadan derlenen veriler ışığındaki bazı tespitler ise şöyle:
- 7 Şubat 2024 tarihi itibariyle konteyner kentlerde 691.959 kişi yaşıyor.
- Hak sahipliği sürecinde 845.371 talep değerlendirildi. Bunların 389.378'i konut, 40.658'i işyeri ve 11.531'i ahır olarak hak sahipliğine resmi olarak kabul edildi.
- Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Ocak 2024 itibarıyla açıkladığı verilere göre, deprem sonrası harcamalar yaklaşık 950 milyar TL'ye ulaşmıştır.
- Bölgedeki özel işyerlerinin sayısında önemli düşüşler yaşandı.
Başlıca sorunlar
Çiğdem Toker, raporda yer alan depremzedelerin başlıca sorunlarını da şöyle sıraladı:
Barınma: Rapora göre barınma, halkın en büyük beklentisi olarak öne çıkıyor. Depremlerin üzerinden 18 ay geçmesine karşın barınma sorununun hâlâ tam olarak çözülmeyişi kaygıları büyütüyor.
Sağlık: Deprem bölgesinde, sağlık hizmetlerine erişim konusunda ülke genelinde yaşanan randevu bulamama sorununa ek olarak bölgede uzman doktor sayısının giderek azaldığı vurgulandı.
Pskio-sosyal destek yetersiz: Bölgede önemli ihtiyaçlardan biri olarak görülüyor. Bakanlık, belediyeler, STK'lar eliyle bu destekler verilmeye devam etse de yeterli olmadığı, daha kapsamlı ve düzenli desteklerin verilmesi gerektiği anlaşılıyor.
Eğitim: Hem fiziki altyapı yetersizliği hem de yetersiz öğretmen ve personel sayısı sorunu, eğitimde birlikte öne çıkıyor. Birçok bölgede yıkılan okullarda eğitim gören öğrencilerin sağlam kalan okullara taşınması, bazı sorunlara yol açtı. Üniversite öğrencilerinin yurt sorunu sürerken, tercih döneminde deprem bölgelerinde yer alan yükseköğrenim programlarını seçen öğrenciler yurt bulamıyor. Yüksek kira ücretlerinden dolayı da ev bulma sıkıntısı yaşamaktadırlar.
Şiddet, bağımlılık, istismar: Deprem şehirlerinde bağımlılık, şiddet ve istismar gibi vakaların arttığı bildiriliyor. Kırılgan gruplara yönelik çalışmaların yetersiz olduğu ve önceliklendirilmediği vurgulanıyor. Sosyalleşme imkanlarının kısıtlılığı ve kültürel etkinliklerin çok az olması, bölge insanının psikolojik iyileşmesini yavaşlatıyor.
Altyapı: Altyapı ve kanalizasyon yapım süreçleri, daha uzun süre başlamazsa ciddi sağlık sorunları çıkabileceği uyarısı yapılıyor.
Sağlık hizmetlerinin yetersizliği: Deprem sonrasında doktorların şehirlerden göç etmesi sağlık hizmetlerinin aksamasına yol açmış ve kronik hastalıkların takibini güçleştirdi. Hastaneden randevu almak zorken, sonuçları göstermek için tekrar hastaneye gitme gereği güçlükleri arttırıyor.
Psikolojik ve sosyal sorunlar: Deprem sonrasında gençlerde antidepresan kullanım oranını arttığı, artışın özellikle lise düzeyindeki gençler arasında yoğunlaştığı verisi raporda yer alıyor. Gençlerin hem kendi gelecekleri hem de şehirlerin geleceği konusunda umut taşımadıklarından dolayı ihtiyaçlarını karşılayamama, muhatap bulamama ve istihdam sorunlarıyla karşılaştığının altı çiziliyor. (Haber Merkezi)