Tuncer Bakırhan: Komisyon artık dinlemeleri bırakmalı, yasa çıkarmalı

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, çözüm sürecine ilişkin olarak "Bu treni kaçırırsak tekrar 100 yıl önceki kaos, krizi bu topluma yaşatmak durumunda kalabileceğiz. Bu treni bu sefer kaçırmayacağız” dedi.

Kısa Dalga - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır'da düzenlenen "Barışın inşası için yeni başlangıç" toplantısında konuştu. Kürt meselesinin çözüm sürecine dair Meclis'e acil yasa çıkarma çağrısı yapan Bakırhan, "Bu treni kaçırırsak tekrar 100 yıl önceki kaos, krizi bu topluma yaşatmak durumunda kalabileceğiz. Bu treni bu sefer kaçırmayacağız" dedi. Bakırhan ayrıca Abdullah Öcalan için umut hakkının uygulanması, Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş ve Fígen Yüksekdağ'ın serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Diyarbakır Barosu ve çeşitli sivil toplum kuruluşu tarafından "yeni çözüm sürecini" değerlendirmek üzere "Barışın inşası için yeni başlangıç" toplantısı düzenlendi.

Bir otelde düzenlenen toplantıya DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, DEM Parti milletvekilleri, bölge baro başkanları ve çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Bakırhan, buradaki konuşmasında, sürecin çok kıymetli olduğunu ve 86 milyonu ilgilendirdiğini belirterek TBMM'de ilk defa Kürt meselesinin tartışıldığı bir komisyon oluşturulmasının önemine değindi.

"Birileri cenaze marşı çalmak için büyük bir umut içerisinde yaşıyor"

Sürecin tüm provokasyonlara, tüm karşı duruşlara rağmen bir yıldır devam ettiğine işaret eden Bakırhan, şunları kaydetti:

“Bu sürecin bozulması için, birileri neredeyse cenaze marşı çalmak için büyük bir umut ve heves içerisinde yaşıyorlar. Ama çok heveslenmesinler. Başta Diyarbakır halkı, çok değerli bileşen Sayın Öcalan ve partimiz kimseyi bu konuda heveslendirmeyecektir" dedi.

"Meclis barış yasalarını hayata geçirecek kanunlar çıkarmalı"

“Artık Meclis dinlemeleri bırakmalı, barış yasalarını gündemine almalı, barış yasalarını hayata geçirecek kanunlar çıkarmalıdır” diyen Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geldiğimiz nokta biraz odur. Ekim ayında Meclis’in açılışıyla birlikte en başta geçiş yasaları olmak üzere Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gibi temel yasalar, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, infaz kanunu, tutuksuz yargılamayı keyfilikten çıkaracak yasal düzenlemeleri hızlı bir şekilde gündemine almalı ve bunları Meclis’ten geçirmelidir. Çünkü bunlar toplumun genel talepleridir ve beklentileridir. Yine demokratik entegrasyon dedik. Aslında Meclis demokratik entegrasyonun tam olarak başarıya ulaşması için de yasalar geçirerek bunun altyapısını oluşturmalıdır. Kimi çevreler demokratik entegrasyonun bir asimilasyon süreci olduğunu belirtiyor. Bazıları da demokratik entegrasyonu bir teslimiyet süreci olarak değerlendiriyor. İkisi de değil. Demokratik entegrasyon başta Kürtler olmak üzere herkesin hukuk içerisinde eşit yurttaşlar olarak yaşaması demektir. Demokratik entegrasyon aynı zamanda birlikte yaşamanın formülüdür. Hukuka dayanan bir ortak yaşam sözleşmesidir.”

"Suriye'deki mesele set olarak konulmamalı"

Bakırhan, Suriye’deki gelişmelerin Türkiye’de devam eden bu sürece engel oluşturulmaması gerektiğini dile getirdi. Suriye'de de çözüm arayışları olduğunu ifade eden Bakırhan, şunları kaydetti:

"Henüz orada rejimin karakteri tam belli olmadığı için tartışmalar devam ediyor. Türkiye'de de bir süreç yürüyor. Burada şunu belirtmek istiyorum; Suriye'deki mesele Türkiye'deki tartışılan bu çözüm sürecinin önüne bir set olarak konulmamalıdır. Suriye'deki mesele Suriye'deki dinamikleri bağlıyor. Tam tersine eğer Türkiye'de bu süreci başarıya ulaştırabilirsek Türkiye'deki bu süreç Suriye'de de aslında bir model olabilir, orada değişimin lokomotifi olabilir. Ama bu sürecin önüne Suriye'deki meseleyi set olarak, koşul olarak koymanın bu sürecin zedeleyeceğini belirtmek istiyorum. Türkiye'de esecek bir çözüm süreci sadece kendi sınırlarımızın içini rahatlatmayacak; aynı zamanda Kamışlı'yı, Hewler’i, Halep'i de aynı zamanda ferahlatacak ve rahatlatacaktır.”

Öcalan'a umut hakkı

Abdullah Öcalan için umut hakkınının uygulanması çağrısında bulunan Bakırhan, “Burada Sayın Bahçeli'nin bir yıl önce 22 Ekim'de söylediği umut hakkı için artık gerekli adımlar atılmalıdır. Bu konuda artık kulakları tıkamanın bir gereği yoktur. Yine bu süreç iki temel direk üzerine kurulmuş; birincisi demokrasidir, ikincisi barıştır. Bunlar arasında bir tercih yapmıyoruz. İkisi bir parçanın olmazsa olmaz iki bütünüdür. Bunlar rekabet halinde olamaz. Birbirinden ayrı düşünülemez. Barışsız demokrasi olamaz. Demokrasi olmadan da barış kalıcı olamaz. İkisi birden olacak. Barışsız demokrasi bir yanılsama olur. Demokrasisiz barış da geçici bir serap olur. Barışı demokratik adımlar ve adaleti sağlayarak tesis edebiliriz” dedi.

"İmamoğlu tutuksuz yargılanmalı, Demirtaş ve Yüksekdağ özgürlüklerine kavuşmalı"

Toplumda gerilime neden olan ama olumlu adımlar atılması halinde de siyasi iklimi yumuşatacak adımların atılması gerektiğini ifade eden Bakırhan, şöyle konuştu:

“Bu çerçevede öncelikle Sayın İmamoğlu tutuksuz yargılanmalı. Sayın Demirtaş ve Sayın Figen Yüksekdağ, cezaevindeki arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşmalıdır. Seçilmiş insanların tutuklu bulunması demokrasiyle bağdaşmaz. Bu süreçte hiç bağdaşmaz. Hasta tutuklular derhal serbest bırakılmalı, cezaevleri de artık boşaltılmalıdır. Kürt'ü tanıyan hukuk demokratik cumhuriyetin kapısını aralar. Kürt'ü tanıyan hukuku hep birlikte desteklemeliyiz. Kürt'ü tanıyan hukuk olmadığı için seçilmiş belediye başkanları cezaevindedir. Kürt'ü tanıyan hukuku hep birlikte gerçekleştirmediğimiz için sadece Kürt illerindeki belediyelere değil, batıdaki belediyelere de kayyumlar atanıyor. Onun için önce Kürt'ü tanıyalım. Hukuku birlikte savunmalıyız ki demokratik cumhuriyetin kapısını aralayalım. O demokratik cumhuriyette de kayıtsız, baskısız, eşit yurttaşlar olarak birlikte yaşayalım."

"Bu treni bu sefer kaçırmayacağız"

"22 Ekim'de aslında bir trenin sireni çaldı. 27 Şubat'ta tren hareket etmeye başladı” diyen Bakırhan, “Bu tren hiçbir durağı atlamadan, hiçbir rengi, hiçbir farklı dışında bırakmadan tamamını kapsamalı ve böyle yürümeli. Bu şekilde yürüyen tren emin olun 86 milyona demokratik, eşit yaşayacakları demokratik bir cumhuriyeti getirebilir. Aksi halde bu treni kaçırırsa tekrar 100 yıl önceki kaos, krizi bu topluma yaşatmak durumunda kalabileceğiz. Bu treni bu sefer kaçırmayacağız” şeklinde konuştu.

Gündem Haberleri