2024’te AB’ye ihraç edilen gıdalarda 94 farklı yasaklı maddeye rastlandı

2024'te Türkiye’den AB'ye ihraç edilen ve yasaklı madde limitinden fazla kullanımı nedeniyle bildirim alan 487 gıda ürününde 94 farklı yasaklı maddeye rastlandı.

BURAK ALTINOK

Kısa Dalga - Avrupa Birliği’nin gıda ve yemde güvenliği hedefleyerek 1979 yılında oluşturduğu ve 2014 yılında tüketicilerin kullanımına açtığı RASFF sisteminde, 2024 yılında Türkiye’den ihraç edilen gıdaların 487’sinde 94 farklı yasaklı madde veya aşırı dozda kullanımı tespit edildi.

En çok rastlanan madde: Aflatoksin – mikotoksin

2024 yılında bildirim alan gıdalarda en çok rastlanan madde 130 ile Aflatoksin B1 – Mikotoksin olurken, bu maddeyi 35 bildirimle 2. Dünya Savaşında kullanıldığı bilinen Klorpirifos maddesi takip etti.

Peki bu maddeler nedir? Söz konusu maddelerin insan ve canlı yaşamına zararları olabilir mi? Diyetisyen Ersin Özdemir en çok rastlanan maddeleri teker teker açıklarken, Gıda Güvenliği Komisyonu Başkanı Mete Yolaş da sınırdan dönen ürünlerin akıbetiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

“İç karartıcı bir tablo”

Diyetisyen Ersin Özdemir 2024 verilerinin bulunduğu tabloyu “iç karartıcı” olarak nitelendirirken, yöneticileri gıda güvenliği konusunda ciddi adımlar atmaya davet etti. Özdemir, “Kuru gıdalarda bulunan aflatoksin ve mikotoksinler kanser riskini, otizm ve diğer sağlık sorunlarını tetikleyebilir. Bu maddeler Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1B1 veya 2B kanserojen gruplarında yer alıyor. Yöneticilerin artık bu konuya önem vermesi gerekiyor. Bizler uyarıda da bulunsak, ciddi bir adım atılmadıkça dünya çapındaki itibarımız zedeleniyor, sağlığımız tehlikeye giriyor” dedi.

Özdemir, gıdalarda bulunan maddeleri de teker teker açıkladı:

Aflotoksin B1: Aspergillus flavus dediğimiz bir mantarın zararlı bileşenleridir. Özellikle DSÖ örgütü tarafından insanlar ve hayvanlar için çok ciddi bir kanserojen olduğu ortaya çıkarılmış bir maddedir. En çok bulunduğu maddeler; yer fıstığı, pamuk, soya olarak sıralayabiliriz.

Mikotoksinler: Aspergillus, penicillium, fusarium ismini verdiğimiz mantarların üretmiş olduğu zehirlerdir. Daha çok tahıl ürünlerinde, baharat, yaş ve kuru meyvelerde görünür. Bir gıdanın saklanma koşulları oldukça önemli. Nemden, güneş ışığından etkilenebiliyor. İnsanlar ve hayvanlar için ciddi bir kanserojen etki göstermektedir.

Klopirifos: Bu madde 2. Dünya Savaşı’nda sinir sistemini bloke etmek için kullanılmış taksit bir ajandır. Sinir sistemine çok ciddi anlamda saldırmakta ve kişinin sinir sisteminde hasar oluşturmakta.

Pestisistler: Tarımda sebzeye veya meyveye zarar verme potansiyelinde olan haşere, yabani otlar veya böcekleri öldürmek için kullanılan maddelerdir. Pestisist genel bir isimdir. Biz pestisistleri belli gruplara ayırıyoruz. Böcek öldürenlere insektisit, ot öldürenlere herbisit, mantar öldürücülere fungusit diyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken bir durum var. Böceği öldüren ilaç bizi de öldürüyor. Böceği anında öldürürken, bizi yavaş yavaş öldürüyor. Hollanda, Yeni Zelanda bu pestisitleri yasaklayıp, organik çözümlere odaklanıyor. Mesela bir tarlayı fare bastıysa kedi koyulur. Bu tarz organik çözümlere yönelmeliyiz.

Okratoksin A: Aspergillus ve penicillium türü mantarlardan oluşan toksin bir ajandır. Okratoksin A’yı diğer maddelerden ayıran en önemli özelliği su ve nemli ortamlarda da bulunabiliyor olması. Özellikle dışarıdan gelen kahve, yıllanmış şarap gibi ürünlerde bulunabiliyor. Son yapılan araştırmalarda Okratoksin A’nın anne sütünde de görüldüğü belirtilmiştir. Bu nedenle toksik özelliği vardır. Kanser durumunu artırabiliyor. 2B grup kanserojen olarak tespit edilmiştir.

Salmonella: Bir bakteri türüdür. Çiğ süt ürünleri, peynir, tavuk, iyi pişmemiş et ürünleriyle bulaşma ihtimali vardır. Hayvansal gıdalarda bulunur. En büyük belirtileri iştah kaybı, ateş ve ishaldir. Ölümcül sonuçlara kadar sebebiyet verebiliyor.

Asetamiprid: Yapraklı sebzeler, meyveler ve meyve kabukları üzerindeki böcekleri kontrol etmek için kullanılan pestisisttir. Egzama, sivilce problemleri gibi cilt problemlerine de sebebiyet vermektedir.

Pirrolilizidin Alkaloidleri: Pirrolilizidin alkaloidleri “PA” olarak da kısaltılır. Bitkiler tarafından kendilerine otçullara karşı korumak için ürettikleri bir savunma mekanizmasıdır. Genellikle papatya, kuru baklagillerde bulunuyor. Dünyadaki bitkilerin %3-4’ü pirrolilizidin alkaloidlerine sahip. Kuru baklagillerle temasta bulunmuş tahıl, sakatat, yumurta gibi şeyler de bu maddeyi içerebiliyor. Karaciğere zarar verdiği biliniyor. Tümör oluşumunu artırabiliyor.

Imazalil: Turunçgil ailesi dediğimiz limon, portakal, greyfurt dediğimiz meyvelerde fungusit türünü öldürmek için kullanılır. Fungusit bir mantardır. Mantar öldürücü olarak düşünebiliriz. Yoğun şekilde kullanımı bağırsak ve karaciğerde problemler yaratmakta.

Formetanat: Böcek öldürücü olarak kullanılmakta. Halk diline ev tozu olarak yerleşmiş akarları öldürür. Yetiştirme koşullarında toz ortamı varsa kullanılıyor. Tohumlar, yonca, çekirdekli meyve ve sebzelerde görünüyor.

Kükürt Dioksit: Kuru meyve skalasında görülür. Özellikle kuru kayısılarda turuncu ve gün kurusu dediğimiz kahverengi ve siyah kuru kayısılar vardır. Özellikle bu sarı, turuncu rengi elde etmek adına E220 kodu çok yüksek miktarda sıkılır. Antep fıstığı ve kuru incirde de renk değişimini engellemek için kullanılır. Akciğerler için oldukça risk taşır. Nefes darlığı, hırıltı gibi durumlara sebebiyet verebilir.

Prochloraz: Mantar öldürücü ve fungusit sınıfına girer. Belli limitin altında kullanılması çok sıkıntı yaratmasa da Türkiye’de oldukça fazla kullanılıyor. Akciğerde yetmezlik, reflü gibi hastalıklara neden olmaktadır.

Sildenafil: Bu listedeki en tehlikedeki maddelerden olabilir. Erekte olamama, cinsel performans yetersizliği, sertleşme problemi yaşayanlara verilen ürünlerden bir tanesidir. Bir grup sistem bunu hipertansiyonu engellemekte kullanırken, bir grupta cinsel performans artırıcı olarak kullanmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yaptığı araştırmada çocuklar için üretilen sürpriz yumurtalarda, krakerlerde viagra etkisi yaratan ürünlere rastlanmıştır. Bu da onlardan bir tanesidir. Uzun vadede spermin hareketliliğinin bozulmasına neden olmaktadır.

Sınırdan dönen ürünlere ne oluyor?

Gıda Güvenliği Komisyonu Başkanı Mete Yolaş sınırlarda reddedilen gıdaların akıbetiyle ilgili Kısa Dalga’ya açıklamalarda bulundu.

Gıda Güvenliği Komisyonu Başkanı Mete Yolaş, salmonella ve yabancı madde içeren gıdalar hariç diğer ürünlerin Türkiye’ye geri döndüğünü açıkladı. Yolaş, “Salmonella ve yabancı madde içeren gıdaları Avrupa Birliği ülkesi sınırında tespit ettiğinde imha eder. Salmonella hızlı bir şekilde öldürme potansiyeli taşıyor. Yabancı maddenin de ameliyat gerektiren acil tıbbi müdahaleye neden olma ihtimali oldukça yüksek. Bu nedenle tespit eden ülke sorumluluğun altına girmez” dedi.

“Yurttaşın sofrasına kadar gelebilir”

Gıdalarda kullanılan maddelerin sınırlarının Avrupa’da 2 ppb olduğunu belirten Yolaş, Türkiye’de bu değerin 5, Ortadoğu ülkelerinde de 20 ppb’ye kadar çıkabildiğini açıkladı. Yolaş, şöyle konuştu:

“Avrupa’da Aflatoksin B1’in en üst sınır değeri 2 ppb. Türkiye’de bu değer 5, Ortadoğu ülkelerinde de 20 ppb’ye kadar çıkıyor. Aflatoksin B1’in kanserle doğrudan bağı var. Bu bir insanın yaşamı boyunca ne kadar Aflatoksin içeren gıda tükettiğine, genetik yapısına ve çevresel faktörlere göre değişir. Dolayısıyla Aflatoksin içeren gıdaların tüketimi köken ülkenin inisiyatifinde. Avrupa bu gıdaları geri gönderir, sınırdan içeri almaz. Türkiye bu ürünleri geri alır. Kendi limitlerine uygunsa Türkiye’de satılmasına müsaade eder. Kendi limitlerine uygun değilse gıda işletmesinin Aflatoksin içeren gıdaları işleyerek Aflatoksin sınır değeri daha yüksek ülkelere satmasına izin verir. Okratoksin için de aynı şeyler geçerli. Bir gıda Aflatoksin ve Okratoksin içeriyorsa, bu toksinleri üreten küf kaynağı da bu gıdalarda bulunur. Gıda işletmesine bu gıdalar girdiğinde hava ve mekanik yolla bu küfler üretim alanına yayılır. Küf kaynağını yok etmek için temizlik planının çok daha detaylandırılması, temizlik süresinin uzatılması gerekir. Bunların yapılmayacağını da bu lakayıtlaşmış sistemden biliyoruz. Her ne kadar Türkiye’de satılmıyor, Ortadoğu’ya gidiyor denilse bile Türkiye’de satılacak gıdalara bulaşarak yurttaşın sofrasına kadar gelir.”

“Gıda hakkı Türkiye’de anayasal güvence altında değil”

Mete Yolaş, gıda hakkının Türkiye’de Anayasal güvence altında olmadığını şu sözlerle açıkladı:

“1961 Anayasası’nda gıda hakkı yer alıyordu. 1982 Anayasası’nda çıkartıldı ve güvence ortadan kalktı. Eleştiriler de Türkiye zaten sosyal bir hukuk devleti, sosyal devlet ilkesi gereği güvence altında denilerek savuşturuldu. Güvenilir gıda tanımı da 5996 Sayılı Veteriner, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda tanımlı değil. Güvenilir olmayan gıda tanımlı. Bir gıda, güvenilir olmayan gıda tanımına uygun değilse güvenilir olarak kabul ediliyor Türkiye’de. Güvenilir gıda tanımına uygun olmayan fakat hakkında şüpheler bulunan, çalışma yapılması gereken, net kanıtlara ihtiyaç duyulan gıdalar güvenilir gıda olarak kabul ediliyor.

Avrupa ve Amerika’da tam tersi. Güvenilir gıda tanımı açık olarak tanımlı. Bu tanıma uygun olan gıdalar güvenilir gıda olarak kabul ediliyor. Hakkında şüpheler bulunan, çalışma yapılması gereken, net kanıtlara ihtiyaç duyulan gıdalar güvenilir gıda tanımına uymadığı için gerekli somut kanıtlara ulaşılana kadar güvenilir olmayan gıda olarak kabul ediliyor. Türkiye’de sağlıklı ve besleyici gıdaya erişimi güvence altına alan açık hukuki tanımlar ve düzenlemeler yok. Bir yurttaş, kendisinin gıda hakkı ihlal edildiği gerekçesiyle ya da güvenilir gıdaya erişemediği gerekçesiyle dava açsa savcılık ve hakimlik açık hukuki tanımlar olmadığı için herhangi bir suç varlığı tespit edemeyecek.

En son Ankara’da idari mahkeme, okullarda bir öğün ücretsiz yemek için açılan davada Milli Eğitim Bakanlığı’nı haklı buldu. Devletin çocukları besleme gibi bir zorunluluğu bulunmadığına hükmederek davayı reddetti. Gıda hakkı, yurttaşın korkudan uzak, fiziksel ve zihinsel, bireysel ve kolektif, tatmin edici ve onurlu bir yaşam sağlayan niceliksel ve niteliksel olarak yeterli ve uygun gıdaya doğrudan veya finansal satın almalar yoluyla düzenli, kalıcı ve sınırsız erişim hakkıdır. Devlet bu hakkı korumakla yükümlüdür.”

Yarın: Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “sağlığı tehlikeye düşürecek gıdalar” ve “taklit veya tağşiş yapılan gıdalar” listesinde hangi ürünler var? En çok hangi ürünler bildirim aldı? Bu ürünlerdeki kusurlar nelerdir?

Özel Haber Haberleri