Plastik çöp dosyası 3: Enflasyon yükseldikçe plastikçiler seviniyor!

Plastik sektörü, AB’nin çöp ticaretine yeni kurallar getirmesinden rahatsız. PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, Türkiye’nin Avrupa’nın çöpçüsü olarak kalması için hükümeti ikna ettiklerini itiraf etti. Eroğlu’na göre yüksek enflasyon, plastik sektörüne yarıyor.

Küresel plastik çöp ticareti ve Türkiye’nin konumunu anlatırken, Avrupa Birliği’nin yeni kurallarına değinmeden olmaz. Sadece Türkiye değil, Afrika’dan Asya’ya gelişmemiş ülkelere atıklarını yollayarak “sömürge” düzeni kurmakla suçlanan AB, bu yıl plastik ve kimyasalları “düzgün” işlemeyen ülkelere gönderilmesini engellemeye veya kısıtlamaya karar verdi.

Tabii atık tüccarların büyük tepkisiyle karşılaştı. Düşünün ki Türkiye 2021’de sadece AB ülkelerinden.

Politico’da çıkan bir makalede, “Türkiye’deki öfkeli geri dönüşümcülerden İskandinavya’daki ikinci el ticareti yapanlara kadar, oldukça kârlı olan atık ticareti işinde faaliyet gösteren işletmeler, Brüksel’in kararına karşı çıkıyor” deniyordu.

Ortalama bir Avrupalı, her yıl 4.8 metrik ton atık üretiyor. Karton, plastik, cam, tıbbi malzemeler, elektronik eşyalar, mobilya ve giysilerden oluşan bu atıklar, yaklaşık bir filin ağırlığına eşdeğer! AB ülkeleri, atıklarının yüzde 90’ından fazlasını kendi sınırları içinde işlemekle yükümlü. Buna rağmen geriye kalan milyonlarca ton (2023’te 35 milyon tondan fazla) yurt dışına gönderiliyor. Üstelik her yıl bu miktar katlanarak artıyor.

Öyle ki, 2023’te AB’nin resmi toplam atık ihracatının büyüklüğü 18.5 milyar Euro’ya ulaştı. Yasadışı gönderimlerin pazarın yüzde 15 ila 30’unu oluşturduğu tahmin ediliyor. Türkiye’deki atık sektörü her yıl milyarlarca dolar kazanıyor… Haliyle kimse kirli işin tatlı kârından vazgeçmek istemiyor.

Atık ithali yasağından nasıl dönüldü?

Avrupa Çevre Ajansı’na göre "AB'nin ihraç ettiği plastik atıkların vardıkları ülkelerde nasıl işlendiğine dair neredeyse hiçbir bilgi yok".

Türkiye’nin Avrupa’dan ithal ettiği tonlarca plastik çöpün iddia edildiği gibi “geri dönüşüme” girmediği, ormana, derelere, tarlalara atıldığı defalarca belgelendi.

Üç yıl önce hükümet, radikal bir karar alıp “plastik atık ithalini yasakladığını” ilan etti. Ne olduysa oldu, günler geçmeden plastik atık ithalatı izni birkaç “düzeltmeyle” geri geldi.

Güya plastik atık ithali denetlenecek, plastikler “yüzde 99 geri dönüştürülebilir” kuralıyla alınacaktı. Oysa plastik, geri dönüşümü son derecede zor bir madde. İthal edilen plastik atığın başka malzemelerle karışmaması (kirli olmaması) hatta plastik türlerine göre ayrılması gerekiyor. (İlk bölümde, İngiltere’den ayrıştırarak toplanan “yumuşak plastikler”in dahi geri dönüştürülemediğini anlatmıştık.)

Plastik endüstrisiyse plastik çöpü olağanüstü bir ekonomik cevher hatta çok çevreci ürünler olarak pazarlıyor. Sermayenin “yeşil aklama” yöntemleri, Türkiye’nin çevre politikasının omurgasını oluşturuyor.

Plastikçiler istedi, hükümet yapıverdi

Geçen ay Türkiye Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı PAGEV’in Başkanı Yavuz Eroğlu, plastik atık ithalini Türkiye hükümetinin yasaklamak istediğini ancak kendilerinin bunu engellediğini itiraf etti.

Avrupa Plastik Bilgisi’nin (PIE-Plastic Information Europe) “Türkiye ithal atıkla ilgili ne yapıyor” sorusuna Eroğlu’nun cevabı şöyle:

“Geri dönüşüm, Türkiye pazarı için büyüyen bir alan. Hem coğrafi olarak ticari kapasite büyük, hem de Türkiye’nin nüfusu ve turizm endüstrisi plastik sektörüne olumlu etkiliyor… Çok tüketmek, daha büyük miktarda atığın dönüştürülmesi demek… Endüstrinin lobi faaliyetleriyle hükümetle çalışıp daha esnek bir atık politikasını kabul ettirdik. Hükümet atık ithalini yasaklamak istiyordu, fakat biz hayır dedik: Dünyanın her yerinden atık getirtmek iyidir…”

Lobiciliğin ne şekilde yapıldığı belirsizliğini korurken bu itiraf, Türkiye plastik sektörünün hükümet üzerindeki gücünü ve yurtdışından çöp ticaretinin devamındaki rolünü ortaya koydu.

Bu arada Türkiye’de tek kullanımlık plastiklerin kullanımı teşvik edilirken sadece Avrupa ülkeleri değil, Orta Afrika devletleri, Asya ülkeleri kısmen de olsa tek kullanımlık plastiği yasakladı.

Enflasyon iyidir, plastikçiye kazandırır

2023’te plastik endüstrisi yüksek enflasyona rağmen hem üretim, hem tüketimde rekor kırdı: Plastik üretimi bir önceki yıla göre yüzde 4 arttı ve değeri 45.3 milyar dolara ulaştı.

Eroğlu, “Türkiye ekonomisi kötüye giderken nasıl rekor kırdınız?” sorusuna şu yanıtı vermiş:

“Kötü ekonomi plastik sektörü için iyi haber, çünkü tüketicinin alım gücü azaldı. Yüksek enflasyon nedeniyle daha ucuz ürünler alıyorlar. İkincisi, yerel pazarda plastik tüketimi artıyor. Tüketici, plastiğin çevreye kötü etkisinden haberdar ancak diğer ürünlere yüzde 5 dahi olsa fazla vermek istemiyor. Enflasyon, plastik sektörüne yarıyor.”

Gerçekten öyle! İnsanlar fakirleştikçe daha ucuz, daha kalitesiz ürünlere yönleniyor. Ve yerli sermaye bundan rahatsızlık duymak bir yana, ellerini ovuşturuyor.

Fakat AB’nin 2027’de yürürlüğe sokacağı yeni atık gönderimi kuralları, plastik atık ticaretini zorlaştıracak: Buna göre AB’deki plastik tedarikçileri, kurallara uygun ihracat yaptığını ve alıcıların atığı işleyebilecek kapasitede olduğunu kanıtlamak zorunda kalacak.

Türkiye, bu kuralların “ticaret için teknik engeller” oluşturabileceğini ve ithal atık çalıştıran geri dönüşüm tesislerine zarar verebileceğini savunan pozisyonda.

AB “atık milliyetçiliği” yapıyormuş

İşte bu noktada yeşil aklama faaliyetlerine başvuruluyor. Haziran’da Kısa Dalga için hazırladığım “Plastik Yalanlar” podcastinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen petro kimya devi Azeri Socar Grubu’nun, Engin Altan Düzyatan’ın “Plastik Kirlilik ve Su” belgeseline sponsor olduğuna yer vermiştim.

Bir başka örnek, Vahap Munyar’ın yazısı. Yavuz Eroğlu’nun üyesi olduğu Avrupa Birliği Plastik Mamul Üreticileri Birliği’nin (EUPC) Brüksel’deki konferansına davet edilen Munyar, Eroğlu’ndan aldığı bilgilerle yeni AB kurallarını şöyle yorumluyor: Yeni atık milliyetçiliği!

Çöp ticaretine ve “geri dönüşüme” dair ağır sorunları gündeme getirmeyen Munyar, Eroğlu’nun Brüksel’de yaptığı teklife yer vermiş: “Türkiye’de çok önemli bir geri dönüşüm üretim gücü oluştu. AB, bu konuda bizim önümüzü keseceğine kendisini de rahatlatacak ülkemize dönük formül benimseyebilir. Yani, AB ülkeleri Türkiye’yi geri dönüşüm üssüne çevirebilir.”

“Geri dönüşüm” kulağa hoş gelebilir… Ancak Türkiye gibi hukuk devleti olmaktan çoktan çıkmış, enflasyon konusundaki verileri bile şeffaflıktan uzak, kuralların hiçe sayıldığı, denetimin yetersiz olduğu bir ülkede son derecede tehlikeli bir geleceğe işaret ediyor. Peki geri dönüşüm/atık tesislerinde neler oluyor?

Yarın:

- Sıfır Atık Projesi yedi yılda ne yaptı?

- Geri dönüşüm rakamları gerçekleri yansıtıyor mu?

- Türkiye’de çöp atıklar nasıl depolanıyor?

Özel Haber Haberleri