Politi-Cast: TBMM'de 'kanlı' oturum

Politi-Cast 'te Gazeteciler Sedat Bozkurt ve Berna Can haftanın öne çıkan başlıklarını ele aldı.

Kısa Dalga- Kısa Dalga Podcast Politi-Cast'te bu hafta Gazeteciler Sedat Bozkurt ve Berna Can haftanın öne çıkan başlıklarını değerlendirdi.

Politi-Cast'in gündemininde, Cumhuriyet Halk Partisi'nin çağrısı ile olağanüstü toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) de yumruklu ve kanlı geçen Can Atalay oturumu, AKP'nin 23. yılı, AKP 'ye transfer olan muhalefet milletvekilleri ve medya ve siyaset ilişkileri yer aldı.

Kısa Dalga Politi-Cast'te öne çıkan başlıklar şu şekilde:

AKP'li Alpay Özalan'dan Ahmet Şık'a saldırı

TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın meclise dönmesi için Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karardan sonra TBMM , Cumhuriyet Halk Partisi'nin çağrısıyla olağanüstü toplandı. Görüşmelerde AKP Milletvekili Alpay Özalan kürsüde konuşma yapan Ahmet Şık'a yumruklu saldırı gerçekleştirdi. DEM Parti milletvekili Gülistan K. Koçyiğit'in yaşanan arbedede kaşından yaralandı ve mecliste 'kan aktı'

Gazeteci Sedat Bozkurt yaşanan olayla ilgili 'insan söyleyecek cümle bulamıyor. Çünkü memleketin nasıl acayip olduğunu, nasıl ucube memleket olduğunu Can Altalay üzerinden çok net anlıyoruz. Sadece muhatap olduğu yargısal süreç muamelesi değil bu. Bir sorun var memlekette. Milli iradenin yansımasının eksik kalmış, noksan kalmış.' ifadelerini kullandı.

'Merkez sağ siyasetin demokrasiye bakışı hastalıklıdır'

Bozkurt;' Bilmiyor çünkü meclisi bilmiyor, milli iradeyi bilmiyor, demokrasiyi bilmiyor, hukuku bilmiyor ama parlamentoya gelmiş, milletvekili olmuş. Sağda solda ben milletvekiliyim diye dolanıyor. Bir de toplumsal olarak bu sıfatın kendine bir avantaj sağladığını sanıyor. Trafik polisi durdurmuyor bunları. Kırmızıda yaşıyorlar, bir sürü olan hakları var falan. Mesele alpay bile değil. Alpay gibi 20-30 tane, 50 tane insan bulabilirsiniz orada. Merkez sağ siyasetin, demokrasiye bakışı hep hastalıklıdır' dedi.

Adalet Bakanı Tunç'un açıklamaları ve Anayasa Mahkemesi'nin rolü

Gazeteci Sedat Bozkurt Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un Can Atalay görüşmesine ilişkin açıklamalarını da değerlendirdi. Bozkurt 'Parlamentoyu bilmiyor, hukuku bilmiyorlar ama meclisi yönetiyorlar. 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu konuda yapacak hiçbir şeyi yok' diyor. Can Atalay'la ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu konuda yapacak hiçbir şeyi yok diyor. Sen kimsin? Sen o parlamentonun bir üyesi bile değilsin. Sen seçimle bir sorumluluk süslenmiş de değilsin. Atanmış bürokratsın. Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün istese seni görevden alır. Senin bakanlığını lav edebilir çıkaracağın yasayla.' ifadelerini kullandı.

AKP ve 23. Kuruluş Yıl Dönümü

AK Parti'nin 23. kuruluş yıl dönümü ve Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar da Türkiye'nin bir diğer gündemiydi. Sedar Bozkurt, "AK Parti'nin geldiği nokta olarak' Siz 22 yıldır mutlak tek başınıza iktidardasınız. Kuruluşunuzun 23. yılını, partinin bir salonunda kutluyorsunuz. 81 ilde davullarla, zurnalarla 3 gün 3 gece kutlanmanız gereken bir şeydir. Türkiye'de hiç kimse bu kadar tek başına iktidar olmadı," şeklinde konuştu.

'Ülkede her 4 çocuktan biri aç okula gidiyor'

Gazeteci Bozkurt, AK Parti'nin iktidarı döneminde yaşanan sorunları da eleştirerek, "Ülke yönettiğin 22 yıldır yönettiğin ülkedeki her 4 çocuktan bir tanesi aç karnına okla gidiyor. Bu o salona sığdırılmış sıkıştırılmış kutlama yapmanı bile engeller. Çocukların dörtte bir her dört çocuktan biri açsa, her iki çocuktan bir tanesi yoksullukla cebelleşiyorsa ve yeterli gıdaya ihtiyaçlarını karşılamak karşılayamıyorsa demokrasi endeksinde bir olsanız anlamı yok. Yargı endeksinde, yargı bağımsız endeksinde bir olsanız da bir anlamı yok. Sizin en önemli göstergeniz budur," dedi.

Muhalefetten İktidara Vekil Transferi

Gazeteci Sedat Bozkurt muhalefetten AK Parti'ye transfer olan muhalefet listelerinden meclise giren Milletvekillerine değinerek 'AKP, ben ölmedim, ayaktayım diyebilmek için iki tane milletvekili transfer etti. İşte parlamentonun niye bu kadar kıymetsiz, değersiz hale geldiğinin göstergesi bu. Çünkü o milletvekillerinin de o listelere nasıl girdi?''

'Bu seçmene yapılan en büyük hakarettir'

Bozkurt ''Şimdi o milletvekilleri milli iradeymiş, değil. Başka bir irade ile ve fayda karşılığı o listelere giriyorlar. Parlamento bir de yani Millet İttifakı'nda Kemal Kıçdaroğlu'na en çok kızan İYİ Parti'nin kontenjanından, CHP listesinden girdi o CHP'lilerin oylarıyla girmiş birisi. Yani neresine el atsanız bir çürüme, bir vıcık vıcıklık hali var. ve bu iki tane milletvekille siz durum kurtarmaya çalışıyorsunuz. Bak işte milletvekilleri bana geliyor. Hayır. O milletvekilleri o listeye nasıl girdiyse bir fayda karşılığı senin yanına da bir fayda karşılığı veriyor. Belediye başkanlar da aynısını. Ha şunu söyleyebilirsin. Belediye başkanları hizmet öğretecekler. Işte kamyona, kepçeye, çöp arabasına, musluğa ihtiyaçları var. Diyebilirsiniz. Ama bunu sağlayabilecek iktidar adayları bunlara rakiptir. Ve seçmen Bunları kendilerine sağlayabilecek iktidarın adayına oy vermediler. Sana oy verdiler. Bu seçmene yapılabilecek en büyük hakarettir. Ayıp demiyorum, hakarettir. Yani siz bir de siyasi iktidar olarak buna çeşne tutuyorsunuz, bunu teşvik ediyorsunuz, bunu bir de başarıymış gibi insanlara sunuyorsunuz.'' ifadelerini kullandı.

Gazetecilik ve Siyasetçi İlişkileri

Gazetecilerle siyasetçiler arasındaki ilişkiler hakkında da önemli açıklamalar yapan Bozkurt, Fatih Altaylı ve CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanan dilini ve tutumunu eleştirdi.

''Gazetecinin sınırları olmalı'

"Gazetecinin cümleleri olmalıdır. O cümleler gazeteciye ait olmalıdır. Bir sınırını aşarak siyasetçi gibi cümle kuramazsın. Karşınızda siz bir siyasi partinin bir yöneticisini, genel başkanının mensubunu alamazsınız. Varsa hata, yanlış neyse bunu dillendirirsiniz. Karşınıza sizin rakibinizmiş gibi bir hınçla göremezsiniz" dedi.

Bozkurt, gazetecilik mesleğinin etik kurallarına dikkat çekerek, "Gazetecilik ürettiklerinden ayrı olarak bir hayata duruşu ifade eder. Demokrasinin en önemli mücadeleci figürleri gazetecilerdir," şeklinde konuştu.

Gazeteci Sedat Bozkurt ' Cemaatten insanları o zaman Ciner medyasına doldurmuşlardı. 29 Ekim resepsiyonuydu, Cumhurbaşkanı Köşkü'ndeydim. Fatih Altaylı' da orada. Erdoğan geldi yanımıza. Yanımıza bir iki kişi daha var. Erdal Şen. O dönem yeni yapılmıştı Habertürk'ün Ankara temsilcisi gazeteye. Hangi özellikleri nedeniyle, tek özelliği vardı, cemaatçi. Erdoğan dedi ki, 'iyi bir tercih yapmışsınız' . Fatih Altay'lı, Erdal Şen'in omzuna elini attı. 'Tabii efendim çok iyi bir tercih yaptık, çok iyi bir arkadaşımız, süper bir gazeteci, gelecek vadeden bir gazeteci. İki yıl sonra içeri atıldı, hala içeride.

Fatih Altaylı 'nın referansı buydu. O insanı niye siz temsilci yaptınız? Ciner medyasında hiçbir zaman gazetecik başarıları ile gelmezse siz bir yere gelmezsiniz. Bugün de öyledir. Şimdi, Veis Ateş oraya niye geldi? Çok şahane gazeteci olduğu için mi? Hayır, muhafazakâr olduğu için ve AK Parti'ye yakın olduğu için şimdi de aynısı. Bu Anavatan Partisi ile başladı. İktidara ulaşabilecek bir araç haline getirildiği zaman televizyonlar, medya kuruluşları her patron bir tane bundan sahip olmak istedi. Ciner'de budur. Şimdi Ciner'de bunca yöneticilik yapacaksınız. Orada olan biten hiçbir şeye itiraz etmeyeceksiniz. Ama ondan sonra ayrıldıktan sonra verip veriştireceksiniz. Ve kullandığınız dil de çok kötü ve kesinlikle gazetecilik değil.''(Haber Merkezi)


Podcast Haberleri