Kısa Dalga - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, HaberTürk TV'de katıldığı programda, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Türkiye’nin onlar ne kadar inkar etse de bir Kürt sorunu var. Bu silahların bırakılması lazım ve Türkiye’ye bir barış gelmesi lazım. Bu barışın Türkiye’de terör örgütünün bırakıp ve Türkiye’nin Suriye’de de Türkiye’de de Atatürk’ün dediği gibi yurtta barış, dünyada barışı savunması lazım. Bunun için atılacak tüm adımlar kıymetli" diyen Özel, şu ifadeleri kullandı:
"En kritik adım, Meclis odaklı bir süreç yürütmek. Yani hiçbir partiyi ve hiçbir aktörü dışlamamak. Sadece anadilde eğitim konuşmak, sadece onu konuşmak, bunu konuşmak bu sorunu çözümsüzlüğe götürdüğü için dünya bu süreçleri nasıl çözdüyse, öyle çözmek lazım. Buna ‘müzakere süreci’ diyorlar. Bir müzakere öncesi dönemi var, müzakere öncesi dönemde yapılması gerekenler var. Müzakere öncesi dönem ile müzakereye geçerken güven artırıcı adımların atılması lazım. Sonra müzakere döneminin katılımcı, şeffaf ve toplumsal mutabakata dayalı yürümesi lazım. Buradaki şartlar; hiçbir aktörün dışlanmaması, siyasetin tam temsili ve sahiplenmesi. Sonra da alınan kararların bir takvim dahilinde uygulanması lazım."
"Meclis kontrolünde, doğru bir süreç yönetilmesi lazım"
Özel, "Türkiye’de Kürtler, ‘Biz eşit hissetmiyoruz’ diyorlarsa o sorunu çözmek hepimizin boynunun borcu. Ama onu hep birlikte oturup müzakere edeceğiz" dedi.
Toplumsal mutabakat için bir şartım olduğunu söyleyen Özel, şöyle devam etti:
"Bütün partilerin olması, davet edilmesi lazım. Bir de ilk gün ve son gün ‘Şehit aileleri ve gazilerin gözünün içine bakarım’ dedim. Bunu, Bahçeli konuştuktan 45 dakika sonra söyledim. Kimsenin bayrağa, kimsenin ülkenin adına ya da Anayasadaki vatandaşlık tanımına itirazı yok. Ama uygulamada eşitsizlikler var, bunları düzeltmek lazım. Kanunlarda düzeltmeler yapmak lazım ve hep beraber toplumsal mutabakat yaratmak lazım. Söylenmeden önce kimsenin söylemediği bir şeyi; ‘Abdullah Öcalan gelsin, bu kürsüde konuşsun, terör bitsin.’ Öyle bitiyor olsa öyle bitirirler terörü, bitmiyor işte öyle.
O yüzden Devlet Bey'in de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de MHP’nin de aklıselimle, hiç kimseyi dışlamadan, toplumsal mutabakat arayarak, doğru yapılış yöntemini takip etmesi lazım. Devlet Bey apandisit ameliyatı yapacak, Vikingler gibi yapmak istiyor; bıçağı çıkarıp saplayalım, ben elimi sokayım, apandisiti çıkarayım. Patlamazsa yaşar hasta. Ya patlarsa? Artık bütün dünya çatışmalı süreçlerden risksiz, kazasız, sonra hendek olayları olmayacak şekilde... Ama esas mesele toplumsal mutabakat olsaydı, TBMM gözetiminde olsaydı, bu noktaya gelemezdi iş. O yüzden Meclis gözetiminde, Meclis kontrolünde, doğru bir süreç yönetilmesi lazım."
"DEM seçmeninin bile yüzde 68'i bunu olanaksız görüyor"
Özel, DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan'ın, Abdullah Öcalan ile görüştüğünün anımsatılması ve CHP'nin bu süreçte dışlanıp dışlanmadığının sorulması üzerine, şunları söyledi:
"Geçmişte dışlandık bundan Türkiye menfaat görmedi. İki taraf da birbirini suçladı. Bu süreçte CHP'yi dışlamanın ne AK Parti'ye ne bir başkasına faydası var. İYİ Parti'yi, Saadet Partisi'ni de dışlanmamalı, Meclis'te milletvekili olan hiçbir parti dışlanmamalı. Meclis dışı partilere düzenli bilgi verilmeli.
Çünkü eğer CHP'yi dışlayarak diyelim ki; yeğeni gidecek gelecek haber getirecek ya da bir gün gelecek kendisine mikrofon uzatılacak veya çıkarılacak, konuşacak. Böyle bir çözüme Türkiye'de kaç kişi evet diyor? DEM seçmeninin bile yüzde 68'i bunu olanaksız görüyor, inanmıyor. Çünkü inanılacak gibi yürütülmüyor süreç.
Oysaki Meclis'ten başlayıp adım adım ilerleyip, esas mesele demokratik açılımlar ve Kürt sorununun kökten çözümü olsa bu konuda atılacak tüm adımlarda mutabakat olsa herkes sürece inanır. Sonunda Türkler de kazanır Kürtler de kazanır." (Haber Merkezi)