Kısa Dalga - Markette sebze meyve alırken birçok kişiden aynı sesler yükseliyor… Fasülye 150 lira mı”, “Maydonoz 20 lira mı…” Limonun kilosu nasıl 100 lira olur… Elimizde yarısı boş poşete dünyanın parasını verirken aklımızda aynı düşünce var? Neden böyle ve fiyatlar nereye gidiyor?
PODCASTİMİZİ DİNLEMEK İÇİN PLAY'E TIKLAYINIZ
Yüzde 300 fark
Üreticiyle market arasındaki fiyat farkı yüzde 300’lerle ifade ediliyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 1 Temmuz 2024 tarihli raporundan:
Kiraz… Üreticiyle market arasındaki fiyat farkı yüzde 291… Üreticide 24 lira 88 kuruşken, markette 100 lirayı buluyor hatta aşıyor.
Havuç… Üreticiyle markette satılan fiyat arasında yüzde 284’lük fark var. Üreticide 8.5 lirayken, markette 30 liranın üzerinde…
Kuru incirde de üreticiyle market fiyatı arasındaki fark yüzde 260.. Üreticide 115, markette 441 lira….
Kiraz 4 kat, havuç 3,9 kat, kuru incir 3,8 kat, Antep fıstığı 3,6 kat fazlaya satılmış.
Limon ise hem markette hem de üreticide fiyatı en çok artan limon oldu. Marketteki fiyat artış yüzde 65,7, üreticideki artış ise yüzde 100’ü buldu…
Liste böyle uzayıp gidiyor.. Alım gücünün düşmesiyle bu raporlar bu fiyat farkları daha da önemli hale geliyor. Peki üretici ve market arasındaki yolda neler yaşanıyor da yüzde 300’lere varan fiyat farkı oluyor…
Limona ne oldu?
Ekonomi gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, limon örneğinden yola çıkarak hem tarımın son durumunu ve fiyatları anlatıyor. Türkiye’de 3 çeşit limon olduğunu belirten Yıldırım, şu an gündemde olanın ‘dikenli limon’ olduğunu belirtiyor. Bu limon hasat ettikten sonra depolanabilen bir ürün. Ocak - şubat gibi depolarsınız bir sonraki hasat dönemine kadar yani ağustosa kadar bunu tüketirsiniz.
Limonun markete gelene kadar hayli uzun ve masraflı bir yolu var. Adana - Mersin bölgesinden çıkan limonların önemli bir bölümü Kapadokya’da mağaralarda saklanıyor. Hem toplama, hem yol maliyeti var. Bunun üzerine de bir de havaların çok sıcak olması eklendi. Birçok ürün zaten toplanamadı, depolananın da bir bölümü çürüdü.
Asıl bakılması gereken yer tarla
Sadece limonda değil Türkiye’de bütün ürünlerde aynı durum var. Yani üreticide ucuz, markette pahalı. “Türkiye’de tarladan sofraya olan süreç iyi yönetilemiyor” diyen Yıldırım, üreticilerin örgütlenmesi gerektiğini belirtirken, kooperatiflerin de ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Hükümetin son satıcı olan pazar ve marketteki etiketlerle ilgilendiğini belirten Yıldırım, asıl bakılması gereken yerin “tarla” olduğunu altını çiziyor.
Ürüne değil mazota para
Üretim bölgesiyle tüketim bölgesi arasındaki mesafe arttıkça maliyetlerin inanılmaz boyutlara geldiğini söyleyen Yıldırım, şöyle diyor: “Yeşillik, domatesin bozulma riski çok yüksek. Üreticide maydanozu 20 kuruşa, 30 kuruşa alıyorsunuz. Onu İstanbul’a getirinceye kadar 6 lira, 7 lira oluyor. Maydanozun kendisine değil kamyona para ödüyorsunuz, mazot parası ödüyorsunuz, geçiş parası ödüyorsunuz.”
Küçük aile işletmelerinin dağıldığını, gençlerin büyük kentlerde iş bulmaya gittiğini belirten Yıldırım, “Bu tür ürünlerdeki fiyat artışının bir nedeni üretimin giderek azalması. Etiket üzerinden konuşulduğu için basit çözümler gündeme geliyor” diye konuşuyor.
Kış da pahalı olacak
Ali Ekber Yıldırım kış için de karamsar. İnsanların yazın domatesi alıp konserve bile yapamadığını vurgulayan Yıldırım, “Şimdi yazın böyle gidiyorsa kış sebzeleri de daha pahalı olacak” diye konuşuyor.