İBRAHİM EKİNCİ
Hükümetin, seçimden önce doların 20 lirayı geçmesini önlemeye dönük çabaları geçtiğimiz haftaya damgasını vurdu. Önce TL’den dönerek açılmış Kur Korumalı Mevduatı (KKM) hesaplarında faiz tavanını kaldırdı. Yetmedi, arkasından 3 ay vade şartını da kaldırdı.
Dövizden açılmış KKM hesaplarının muhatabı olan Merkez Bankası, KKM’den çıkışları durdurmak için faiz tavanı uygulamasını daha önce kaldırmıştı. Şimdi Hazine de kaldırınca KKM’nin tamamında faiz ve vade kısıtları kalkmış oldu.
PODCASTİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Bu işleri nedeni vatandaşın tasarrufunu korumak değil. Kurda biriken stresle mücadele etmek için rezerv satmak, Selman’dan, Putin’den dolar almak gibi imkanların sınırına gelinmiş olması… KKM’nin cazibesini artırma girişimlerinin nedeni bu.
Nebati, faiz tavanı getirerek, bankalara ucuz kaynak sağlama, bankalar üzerinden de şirketlere ucuz kaynak aktarmayı amaçlamıştı. Bu sayede bankalar politika faizi, artı, 3 puanla (şu anda bu yüzde 11.5 demek) ucuz kaynak buldular. Kur da rezerv satışıyla tutulduğu için KKM yatırımcısı piyasanın en düşük faizine mahkum edildi. Şirketlere aktarıldı bu para… Fakat artık zorlanılıyor. Vatandaş kurdan kazanmazken, piyasa faizleri yüzde 30’a doğru hareketlenmişken KKM’de neden yüzde 11.5 faizi razı olsun? Bu durum KKM’den kaçış riskini gündeme getirince uygulamanın cazibesini artıracak, tasarrufçusunun kaybını azaltacak değişiklikler de gelmiş oldu.
Dövizde stress birikimi var.
En kök neden enflasyon. Kur, enflasyonun yarısı kadar artabildi.
Diğer yandan döviz talebi artıyor. Dış ticarette tablo kötü gidiyor.
İlk kez aylık ihracatlarda düşüş görülmeye başlandı
Aylık açıklar 10 milyar doları geçmeye başladı
Şubat ayında 12 milyar dolar açık verildi
Haliyle cari açık artıyor. Halen 50 milyar doların üzerinde
Kısa vadeli borçlar 196 milyar dolara çıktı…
Seçimler yaklaştıkça belirsizlik artıyor. Vatandaş tasarrufunu dövize parkederek seçimleri atlatmak istiyor.
Diğer yandan Millet İttifakı hükümet olursa, AKP’nin yaptığını yapmayacak, Putin döviziyle, rezerv satarak örtük sabit döviz kuru politikası uygulamayacak, döviz yukarı gidecek beklentisi de var.
KKM, HAZİNE’YE BÜYÜK YÜK GETİRECEK DİYENLER HAKLI ÇIKTI
Nihayet Merkez Bankası bilançosunda da izi bulundu ve anlaşıldı ki Hazine’nin ödediği 92.5 milyar liranın yanında Merkez Bankası da KKM yatırımcısına 89 milyar lira kur farkı ödemiş… Böylece KKM’nin kamuya yükü toplamda 181.5 milyar lira olmuş. Bu son günlerde kurdaki kıpırdamayı, doların 19.20 TL’yi bulmasını da dikkate alarak bu yükün 200 milyarı geçmiş olabileceğini tahmin edebiliriz.
KKM olabilir ama Hazine’ye yükü bu kadar olmayabilirdi.
Eğer faiz tavanı olmasaydı, bankalar muhtemelen KKM mudisine daha yüksek faizler ödeyecek ve kamunun üstlendiği kur farkı daha düşük olacaktı.
Ancak Nebati, şirketlere ucuz kaynak sağlamayı garanti altına almak isteyince tavan getirdi ve şirketlere ucuz kaynağın maliyeti de böylece Hazine’den 200 milyar ödenerek karşılanmış oldu.
Diğer yandan KKM’nin 1.7 trilyon büyüklüğü, artı mevcut döviz mevduat hesapları birlikte, toplam mevduatın yüzde 58’ine denk geliyor.
KKM uygulamasının başladığı dönemde de bu seviyelerdeydi.
Dolayısıyla KKM’nin dolarizasyonu azaltmadığı da ortaya çıkmış oluyor.
MİLLET İTTİFAKI HÜKÜMETİ FAİZ ARTIRIR MI?
Eğer Millet İttifakı hükümeti kurulursa, ortodoks politikalara dönüleceği, dolayısıyla Merkez Bankası’nın da klasik işlevine döneceği, fiyat istikrarı, enflasyon hedeflemesi gibi ana konusuna odaklanarak etkisizleştirilmiş para politikasına yeniden etkinlik kazandıracağı, dolayısıyla enflasyon yüzde 55’lerdeyken, kaçınılmaz olarak faiz artışlarına gideceği anlaşılıyor. Ancak “Millet İttifakı hükümeti” halinde güven artışı ve belirsizliğin azalmasıyla enflasyonda beklentilerin aşağı yönlü olacağını; yeni hükümetin ekonomiyi durdurmaktan kaçınacağını düşünürsek, faiz artışlarının de yüksek oranlı olmayabileceğini varsayabiliriz. Yine de alınacak önlemlerin ortaya çıkaracağı faturayı kimin ödeyeceği belirleyici olacak.
Dolayısıyla yeni hükümeti kritik bir tercih bekliyor.
Enflasyonla mücadelenin faturası AKP’nin 20 yılında yoksulluk sınırı altına itilmiş milyonlarca haneye mi çıkarılacaktır? Ücretler, maaşlar baskılanacak ve işsizlik artışına izin mi verilecektir?
Yoksa ekonomik krizin faturası krizin doğrudan sorumlularına mı çıkarılacak?
Kılıçdaroğlu, “418 milyar doların geri alınmasından” bahsediyor. Orada işlerin nasıl ilerleyeceğini bilemeyiz ama enflasyonla mücadelenin yoksul kesimleri daha da ezmemesi için kaynak alanları var: AKP’nin rantiyeleri, süpekülatif servetler, süper karlar… Vergi aflarıyla alışkanlık haline dönüşmüş vergi kaçağı gediklerinin kapanması, yüksek kayıtdışılığı önlenmesi…
Bekleyip göreceğiz.
NOT: Döviz dönüşümlü KKM hesaplarında vadeyi en az 3 ay olarak belirleyen mevzuat yürürlükteyken, Merkez Bankası’nın 1 Nisan günü yayımlanan tebliğinde; “Banka tarafından açılacak TL mevduat veya katılma hesaplarının vadeleri Merkez Bankasınca yayımlanacak usul ve esaslarda belirlenir” ibaresi yer alınca, bu, “Vade 3 ayın altında da olabilecek” şeklinde yorumlandı. Ben de öyle yorumladım. Ancak MB’nin hemen arkasından bankalara gönderdiği talimatta vadeleri değiştirmediği anlaşıldı. Yazıdaki “Şimdi Hazine de kaldırınca KKM’nin tamamında faiz ve vade kısıtları kalkmış oldu” ifadesi hatalıdır. Doğrusu şudur: Gerek TL, gerekse DTH dönüşümlü KKM’de faiz tavanı kaldırıldı. Bu hesapların en az 3 - 6 ay ve 1 yıl vadelerle açılabileceği uygulaması ise devam ediyor.