Gündem Eşitlik ’in bu haftaki konuğu, Fikir ve Sanat Atölyesi Derneği kısa adıyla FİSA Çocuk Hakları Derneği’nden Ezgi Koman. FİSA her ay düzenli olarak “Türkiye’de Çocuğun Yaşam Hakkı” raporu yayınlıyor. 2023 yılı çocuklar adına ağır bedellerin ödendiği zor bir yıldı çünkü Hatay ve Kahramanmaraş’ta meydana elen depremler çocukları hayattan koparttı. Ancak 2024 yılı da çocuklar için parlak bir yol olmadı. 20 Kasım Çocuk hakları Günü’nde Türkiye’de yeni doğan bebekleri öldüren çetenin davası görülüyor ve Diyarbakır’da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran’ın katil ya da katilleri hala bulunamadı ve bulanacak mı bilmiyoruz. FİSA Çocuk Hakları Derneği’nden Ezgi Koman hazırladıkları raporları anlattı.
FİSA Raporları neden önemli?
Ezgi Koman: FİSA Çocuk Hakları Merkezi, Türkiye'deki çocukların yaşadıkları hak ihlallerini görünür kılmaya çalışıyor. Bunu yapmasının sebebi her bir çocuğun haklara ve özgürlüklere erişiminin, korunması ve geliştirilmesi. Kamusal alana siyaset alanına da bir takım öneriler geliştiriyor, politika önerileri geliştiriyor. Çocuklarla ilgili yaşam hakkını ise çok uzun süredir izliyoruz. Çünkü şunu biliyoruz, öncelikle bu raporlarda çocukların, nasıl yaşamını kaybettiği, nasıl öldüğü aslında bize çok fazla şey söylüyor. Bir kere bu ölümlerin biz önlenebilir olduğunu biliyoruz. Önlenmesi için baskı oluşturmaya çalışıyoruz. Sorumluluk alması gerekenlere, bunun yükümlüsü olanlara bir şekilde bu görevlerin hatırlatmaya çalışıyoruz. Bu ölümlerin cezası kalmaması için uğraşıyoruz. Bu raporlar buna da olanak tanıyor.
“Yasa koyucular bu raporlara bakarak çocuk ölümlerinin önüne geçebilir”
Türkiye’de eğer hakikaten çocuk haklarının bir şekilde hayata geçirmek istiyorsanız, bu konuda hakikaten inat etmiş bir politika yapıcıysanız ya da yasa koyucu, ya da bir yerel yöneticiyseniz aslında bu raporlar size çok önemli bilgiler sunuyor.
Ezgi Koman: Bu raporlara bakarak işte bölgenizde çocukları nasıl öldüğünü anlayabilirsiniz. Örnek verelim, eğer ısrarla sizin bölgenizde sizin bölgenizde çocuklar eğer sulak bir araziye düşerek orada yaşamını kaybediyorsa işte sizin bir yerel yönetici olarak ne yapacağınız çok açık. Bu raporlar bize bunları söylüyor. O yüzden de biz ısrarla çok can yakıcı olmasına rağmen, çünkü bu çocukların böyle birer sayıya dönüşme riski olmasına rağmen, biz ısrarla bu raporları bir şekilde paylaşıyoruz.
“Çocukları yetişkinlerden korumak zorunda kalabiliyoruz”
Çocuklar yetişkin şiddetiyle, akran zorbalığı ile ya da trafik kazalarında hayatlarını kaybediyorlar. Ve baktığınız vakit tüm bu ölüm sebepleri önlenebilecek sebepler.
Ezgi Koman: Çünkü ne yazık ki çocuklar, her zaman yetişkin ihlalleriyle karşı karşıya kalıyorlar. Kamu görevlisi olan da yetişkin, işte evdeki ebeveynler de yetişkin, çocuk cinayetlerinde karşılaştığımız işte o mahallede oturan bir erkekte çocuklar için yetişkin. Dolayısıyla gerçekten çocukların yetişkinlerden insanlığın geldiği bu noktada çocukların yetişkinlerden ne yazık ki korunması gerekiyor. Çocuk hakları da aslında bir anlamda bize bunu da söylüyor.
“Devlet çocukların yaşaması için üzerine düşeni yapmalı”
Yaşam ihlallerini birinci kategoride doğrudan devletin kendisinin ihlal ettiği ya da ihmali sebebiyle gerçekleşen yaşam ihlalleri var. Örneğin bir hekim, Yeni Doğan Çetesi olarak bilinenler, yapması gerekeni yapmayarak aslında çocukların ölümüne yol açıyorlar. Bu hani devletin aslında önleyici politikalarla buralara müdahale edebileceği, bir takım önleyici yasalarla buraları düzenleyebileceği alanlar. Aslında burası da yine devletin sorumluluğu altında. Kendisi ihlal etmeyecek, ikincisi kişilerin, çocukların haklarını ihlalinin önüne geçecek.
“Erkek çocuklarının ölüm oranı kız çocuklarından daha fazla”
Ezgi Koman: Evet, raporlarımızda genellikle böyle çıkıyor işte. Mesela 2023 yılında 156 kız, 300’e yakını oğlan çocuğu,1650 çocuğun da işte cinsiyeti ya da cinsiyet kimliğine, bilgisine erişilemiyor. Aslına bakarsanız oğlan çocukları çok daha fazla, bunun sebebini şöyle analiz edebiliriz, oğlan çocukları çok daha fazla işte hani sokakta, eğitim ortamında. İş cinayetlerine daha çok oğlan çocukları ön plana çıkıyor maalesef. Toplumsal cinsiyet meselesinin bir yansıması olarak da görülüyor olabilir çünkü.
20 Kasım, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Günü ve Türkiye’de, Narin Güran cinayeti soruşturması devam ediyor ya da Yeni Doğan Çetesi davası başladı, onu konuşuyoruz, üzerine İzmir’de soba yangınından ölen 5 kardeşin haberi geliyor. Türkiye çocuklarına sahip çıkamıyor. Türkiye çocuklarına güvenli bir gelecek veremiyor. Türkiye bu anlamda sınıfı geçemiyor.
Aslında dünyanın insan hakları karnesi çok kötü. Yani büyük bir gerileme içerisinde insan hakları meselesi. Kurumların etkisiz kaldığı bir yerde çocukların da bundan etkilendiği bir dönem. Dolayısıyla Türkiye’nin çocuk hakları karnesini varsa eğer herhalde hani gerçekten çok zayıflarla dolu? Çünkü Türkiye çocuklarına iyi bir muamele ne yazık ki göstermiyor ve bu muamelenin işte sonucu bizim bu hazırladığımız raporlar bu kötü muameleyi iyi gösteriyor. İşçileştiriliyor ve yetişkinlerden çok daha uzun süre çalışıyorlar ya da işte bir cinsel şiddete maruz kalabiliyorlar ya da eğitim hakkını işte ana dillerini konuşamıyorlar, özgürlüklerine erişemiyorlar gibi. Yani hakikaten Türkiye’de çocuk olmak çok zor. Gerçekten çok zor.