Kısa Dalga - Yenidoğan Çetesi ile ilgili yaşanan olaylar ve tepkiler, toplumsal çürümenin ve ülke yönetimindeki eksikliklerin nasıl derinleştiğini gözler önüne serdi. Berna Can ve Sedat Bozkurt, olayların perde arkası ve Türkiye'nin sosyal, ekonomik ve siyasi yapısı üzerine konuştu.
Politi-Cast’te ne çıkan başlıklar şöyle:
"Hastalardan müşteri olmaz"
Gazeteci Berna Can, programın başında ülkenin şok edici bir olayla karşı karşıya kaldığını dile getirdi, bebeklerin Sosyal Sigorta Kurumu dolandırıcılığı amacıyla bir çete tarafından öldürüldüğünü ifade etti. Bu olay, devletin çocukları ve bebekleri bile koruyamayan bir yapıya dönüştüğünü ortaya koydu.
Sedat Bozkurt, bu tür olayların toplumda büyük bir insani çöküşe işaret ettiğini belirterek, sağlık sisteminin bu şekilde ticarileştirilmesinin toplumu yozlaştırdığına dikkat çekti.
"Vahşi kapitalizmin en korkunç yüzü"
Sedat Bozkurt, yaşanan bebek cinayetleriyle ilgili olarak, "İnsanın cümle kurmakta bile zorlandığı bir şey. Vahşi kapitalizm dedikleri şeyin bile hayal edemeyeceği bir noktadayız. Bebekler bile paraya dönüştürülüyor" diyerek olayı kapitalist sistemin en uç örneklerinden biri olarak nitelendirdi.
Gazeteci Bozkurt, sağlık sisteminin ticari bir işletme haline gelmesiyle birlikte insan sağlığının tamamen kar-zarar hesabına dönüştürüldüğünü vurguladı. Bozkurt "İnsanları hasta etmeden müşteri haline getirirseniz, bu tür ticari hesapların önüne geçemezsiniz. Bebeklerin hayatı bile bir kar aracı olarak görülüyor" diye konuştu.
"Bağımsız gazetecilik olmasaydı bu skandallar ortaya çıkmazdı"
Sağlık sistemindeki denetimsizlik üzerine de eleştirilerde bulunan Bozkurt, bu tür olayların devletin denetim mekanizmalarının çöküşünden kaynaklandığını söyledi. Bozkurt, "Devletin içinde bir denetim mekanizması yok. Bağımsız gazetecilik olmasaydı, bu skandalların hiçbirinin ortaya çıkma ihtimali olmayabilirdi" diyerek medyanın bu süreçteki kritik rolüne dikkat çekti.
Sedat Bozkurt, devletin kendi bürokrasisi içinde denetim yapma kapasitesini kaybettiğini belirterek, "Bağımsız gazeteciler kamu adına denetim yapmazsa, bu tür olaylar kaçınılmaz hale gelir. Çünkü eski bir bakanın hastanesini kim denetleyecek? Bürokraside bu cesareti gösterebilecek kimse kalmadı" dedi.
Berna Can, bu tür olayların başka ülkelerde yaşanması durumunda bakanların görevlerinden istifa etmesine neden olacağını belirtirken, Bozkurt da Japonya gibi ülkelerde bu tür skandallarda bakanların istifa ettiğini hatırlattı. Bozkurt, "Bizde ise bakanlar sadece medyayı suçluyor ve olayları örtbas etmeye çalışıyor" diye ekledi.
"Çürüme sadece sağlıkta değil, her yerde"
Bozkurt, toplumda genel bir çürüme yaşandığını ve bu çürümenin sağlık sistemiyle sınırlı olmadığını dile getirerek, "Sistem, toplumun her yerine yayılıyor. Sağlıktan medyaya, devlete kadar her alanda bir çürüme var. Çürüme yayıldıkça, bu toplumun sağlıklı kalması mümkün değil" şeklinde konuştu.
Politi-Cast’te ayrıca ülkenin ekonomi gündemi de ele alındı.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisini değerlendiren Bozkurt, "Bugün hâlâ Mehmet Şimşek’in bazı fonlarla ortaklık ilişkileri olup olmadığını bilmiyoruz. Eğer bu ilişkiler devam ediyorsa, Şimşek bu bilgilere dayanarak yatırımcılara avantaj sağlıyor olabilir" dedi.
Ayrıca Bozkurt, Şimşek’in ekonomik reformlarının halkın gündelik yaşamına nasıl yansımadığını ve enflasyonun nasıl yönetilemediğini eleştirdi.
Bozkurt, ekonomik sistemin de sağlıktaki gibi yozlaştığını ve sistemin içinde yer alanların sorumluluk almadığını vurguladı:
"Ekonomiyi bu duruma getirenler, ödüllendiriliyor. Bugün ekonomik krizin sorumluları hesap vermek yerine, pozisyonlarını koruyorlar."
Yeni bir açılım mı? Bahçeli ve DEM Parti yakınlaşması
Gazeteci Sedat Bozkurt’un değindiği bir diğer konu ise MHP lideri Devlet Bahçeli ve DEM Parti arasındaki olası bir yakınlaşma süreci oldu.
Bozkurt, bu durumu siyaset mühendisliği olarak değerlendirirken, "Karşımızda fayda sağlayacağı düşünülerek yapılmış bir hamle var. MHP’den bu hamlenin gelmesi, sabahki sert cümlelerden sonra şaşırtıcı değil. MHP bu tür görev dağılımlarını yapıyor. AK Parti’nin eleştirilmesini engellemek için bu tür çıkışları MHP üzerinden yapıyorlar" dedi.
Bozkurt, bu tür yakınlaşmaların geçici olduğunu ve devletin temel sorunları çözmeye yönelik bir adım olmadığını belirtiyor:
"Erdoğan çözüm sürecini buzdolabına koyduğunu söyledi. Eğer çözmüş olsaydı, buzdolabına koymaz, tamamen çözerdiniz." (Haber Merkezi)