2023'te ekonomiyi ne bekliyor?

2023 yılı bütçe kanun teklifine göre, gider 4 trilyon 469 milyar lira, gelir 3 trilyon 810 milyar lira. Bütçe açığı öngörüsü şimdilik 659 milyar lira. Bu rakam çok daha yukarı çıkacak.

Enflasyon yüzde 170'e, açlık sınırı 8 bin 130 liraya, yoksulluk sınırı 26 bin 481 liraya yükselmiş, ülkede yüzde 54.6'lık zamla 8 bin 506 liraya çıkan asgari ücretin sevinci yaşanıyor!

Memurlar, emekliler "biz de aynısını isteriz" diye beklenti içerisinde.

Milyonlarca kişiye sosyal yardım dağıtılıyor. Düzenli yardım alan aile sayısı 4.3 milyon, elektrik, doğalgaz faturası ödenen aile sayısı 2,5 milyon.

Bir de geçici 'seçim" yardımları var. "Aile destek programı" adıyla 4 milyon aileye 1 yıl boyunca ayda 450 ile 600 lira arasında para dağıtılacak. Ayrıca devletten yardım alan ailelere ilkokul ve ortaöğrenimdeki çocukları için 3300 lira, üniversitedeki öğrencileri için 5 bin 500 lira ek destek verilecek.

Yaklaşık 6,5 milyon kişiyle ucuz ev, işyeri ve arsa sözleşmesi imzalandı.

2022 yılında "seçim kampanya dönemi" olmasının da etkisiyle en az 30 milyon kişiye dağıtılan yardım miktarının 100 milyarın çok üzerine çıktığı tahmin ediliyor.

Hazineyi acilen destekleyecek yeni bir kaynak bulunmadı ama öyle görünüyor ki bol keseden dağıtım "hacim ve hız kazanarak" devam edecek.

Sonra...

Sonrası karanlık.

Bütçe ortada.

2023 yılı bütçe kanun teklifine göre, gider 4 trilyon 469 milyar lira, gelir 3 trilyon 810 milyar lira. Bütçe açığı öngörüsü şimdilik 659 milyar lira. Bu rakam çok daha yukarı çıkacak.

Seçimden sonra, yani en geç yılın ikinci yarısında verilenler hızla ve daha yüksek oranda geri alınmaya başlanacak. Çünkü yeni kaynak olmadığı için bütçe açığını kapatmanın zamdan başka yolu yok.

Elektrik, doğalgaz, akaryakıt...

Temel girdilere zam yapılınca gıda başta olmak üzere tüm ürünlere misliyle yansıyor. Yeni yılın görüntüsü bu nedenle pek parlak değil...

Döviz cephesindeki baskılama seçime kadar devam edecek. Yurt dışından sağlanan kaynaklar bu uğurda harcanıyor, harcanacak... Kur Korumalı Mevduat hesabı dövizi baskı altında tutmada işe yaradı, ama artık fonksiyonunu kaybetti. Dövizde bekleyenler zarar ettiği için sadece KKM'den değil, döviz mevduatından da çıkış var. Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 23 Aralık haftasında 4.8 milyar dolar azaldı. Aynı dönemde bankaların Türk Lirası mevduatında 86.6 milyar liralık artış oldu. Görüldüğü gibi, bozdurulan döviz büyük oranda TL mevduata kaymış. Küçük bir miktarın da borsaya gittiği anlaşılıyor.

Ekonomide piyasaya müdahale etmek, dövizi faizi baskıyla kontrol altında tutmaya çalışmak, akıntıya karşı yüzmek gibidir. Buna rağmen Merkez Bankasının yeni yılda da liralaşma politikasının sürdürmeye çalışacağı anlaşılıyor. En azından seçim sonuna kadar. Nitekim TL mevduat ve katılım hesaplarına uygulanan stopaj indiriminin süresi 30 Haziran'a uzatıldı.

Türkiye şimdiye kadar Arabistan, Katar, Rusya gibi ülkelerden sağladığı dövizin yanı sıra, turizm gelirleri, ihracatçıların Merkez Bankasına bozdurduğu dövizler ve "net hata noksan" kaleminde görülen milyarlarca dolarlık girişlerle durumu idare etti.

Eğer seçimden sonra kurda hareketlenme başlarsa, süresi 1 yıl uzatılan KKM ve döviz mevduatı tekrar cazip hale gelebilir.

Ancak....

Vatandaş yeniden KKM'ye koştuğunda, ya da durumu kontrol altına almak için Türk lirası mevduat faizleri yükseltildiğinde bu kez borsada facia yaşanabilir. Çünkü 2022'de yüksek enflasyon karşısında parasının değerini korumak isteyen vatandaşa başka seçenek bırakılmadığı için zorunlu olarak borsaya akın yaşandı. Sadece Aralık-2022 ayında günde ortalama 9 bin 500 kişinin girdiği Borsa İstanbul'da yatırımcı sayısı 3 milyon 650 bine ulaştı. Talep patlamasının doğal sonucu olarak Borsa İstanbul TL bazında yüzde 194, dolar bazında yüzde 108'lik artışla gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında "kazanç şampiyonu" oldu. Ama bu durum sürdürülebilir değil. Borsaya alternatif yatırım seçenekleri ortaya çıktığında, hisse senetlerine talep azalacak ve o durumda satışlar öne geçecektir.

Dış ticarette ucuz işgücü destekli ucuz mal ihracatıyla döviz yaratma projesi işe yaramadı. İhracat arttı ama ithalat patladı. Kasım sonu itibariyle toplam ihracat 231.2 milyar dolar olurken, ithalat 331.1 milyar dolara yükseldi. Böylece 11 aylık dış ticaret açığı 99.9 milyar dolara ulaştı. Oysa bu yılın tamamı için hedeflenen dış ticaret açığı rakamı 51.8 milyar dolardı.

Dış ticaret açığı, cari açığın temel sebebini oluşturuyor. Rakam o kadar yüksek ki, turizm gelirleriyle ya da başka biçimde kapatılması mümkün değil. Cari açığa, yani kazandığınızdan daha fazla harcamaya devam...

Cari açık Ekim sonu itibariyle 43.5 milyar dolarla 4 yılın zirvesinde. Son 12 aydır ara vermeden devam eden cari açığın, yeni yılda daha da artması normal bir beklenti...

Yüzde 80'ler seviyesindeki resmi enflasyona rağmen politika faizini yüzde 9'a indirip bu kadar uzun süre baskı altında tutmak hükümet açısından başarı. Ama sürdürülebilir değil. Tıpkı döviz gibi.

Döviz ve faiz patlar, dış kaynak akışı kesilirse, ülkenin kendi kaynaklarıyla döviz üretme gücünün ne kadar zayıf olduğu dış ticaret rakamlarından görülüyor.

O nedenle yeni yıl zor geçecek.

Bir zamanlar "orta direk" diye adlandırılan, kısmen refaha kavuşmuş kişiler şimdi mutfak masrafını karşılamakta güçlük çekiyor. DİSK'e bağlı sendikaların araştırmasına göre "yoksulluk sınırı" altında yaşayanların sayısı 50 milyonun üzerinde.

Yoksulluğun azaldığı bir Türkiye beklentisiyle okurlarımızın yeni yılını kutluyorum....

Köşe Yazıları Haberleri