“Olmaz deme, olmaz olmaz demişler. Bizim memlekette olmayacak iş mi var?”
Tarih 22 Nisan 2018…Bu tarih, 31 Mart seçimlerinden birinci parti olarak çıkan, cumhuriyetin kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi’nden 15 milletvekilinin istifa ederek İYİ Parti’ye katıldıkları gün.
O dönemin Grup Başkanvekili Engin Altay TBMM’de kürsüde, yanında, arkasında ve İYİ Parti’ye geçmek için baba ocağı (içlerinden bazılarını çok iyi tanırım onlar için sahiden öyledir) partilerinden istifa ettiklerini ilan ediyorlar. Ben ki o gün, o sahnede Ömer Fethi Gürer’in gözyaşlarını, Ahmet Akın’ın en önde dururken yüzüne yansıyan hüznü hiç unutmam.
Şöyle söylüyor Engin Altay o gün "Biz artık toplumun daha fazla kutuplaşmasına imkan ve fırsat vermeyeceğiz. İYİ Parti'nin seçimlere katılma ehliyetine sahip olduğuna dair bir kararın alınmaması hukuki değil, siyasi bir tasarruftur. Dolu dizgin seçimlere giderken seçimleri yürütecek organın, siyasi kararlarda, tasarruflarda bulunması kabul edilemez. Biz CHP olarak demokrasi ayıbına karşı, demokrasi arayışımızı sürdüreceğiz. Siyasallaşan yargıya karşı da demokrasi içinde, demokratik norm ve kurallar çerçevesinde hiç şüphesiz mücadele edeceğiz."
Dönelim bugüne (Endişe etmeyin, bu hikayeye yeniden getireceğim sizleri). Peki, Türkiye neyi konuşuyor son günlerde…Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın İYİ Parti’nin ‘devrik’ Kurucu Genel Başkanı Meral Akşener’in siyasal iletişim danışmanı ve aynı zamanda anket şirketi sahibi kişiye söylediği sözleri ‘Hazır ol; bu adamı cumhurbaşkanı seçtiriyoruz’!
İçinizden, ‘Bunun CHP’li 15 vekilin İYİ Parti’ye geçişi ile ne alakası var?’ diyenler olduğunu duyar gibiyim. Çok alakası var efendim. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihine layık şekilde bir parti daha doğurduğu gündür 22 Nisan 2018. Yalnızca 5 vekille parlamentoya girebilen İYİ Parti’nin mecliste grup kurabilmesi, aynı zamanda Meral Akşener’in 2018 seçimlerinde 100 bin imza toplaması gerekmeksizin! cumhurbaşkanı adayı olabilmesinin önünü açan hamledir.
Şimdi, Meral Akşener ve şürekâlarının 2023 seçimlerinde kullandıkları tek argümanı gelin hep beraber nasıl çürüteceğimizi bilin, görün. Neydi o argüman ‘anketler Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını söylüyor, bunu defalarca önlerine koyduk!’’
Hangi anketler? ‘Sessiz odaya çekip, kazandırıyoruz’ dedikleri mi, partinin kasasından, teklif fiyatı üzeri hariç bedeller ödeyerek kamuoyu oluşturması için finanse ettikleri mi? Her neyse konumuz şüphesiz bu değil…
Dönelim Özdağ’ın asıl kilit cümlesine ‘’Akşener 2018’de Erdoğan’a cumhurbaşkanlığını hediye etmiş, bizim haberimiz yok!’’
Meral Akşener 24 Haziran 2018 seçimlerinde aday olması halinde partisinden daha az bir oy alacağını biliyordu. 2023’te ‘Anketler ne diyorsa (onlara göre) aynı şeyi Akşener’e söylüyordu ve lakin dinlemedi. Gazeteci Sedat Bozkurt 14 Mayıs seçimlerinden altı ay sonra ( Kasım 2023 ) kaleme aldığı yazısında şöyle diyor:
"2018 seçimlerinde başlayan ve son seçimler sonrasına kadar devam eden savrulma hali partiyi bugünkü sıkıntılı noktaya getirdi. Akşener partiyi kurmadan önce Abdullah Gül’ü ziyaret etti önerilerini aldı. Sonra Gül’ün çatı adaylığını, bahçesine inen helikopterde bulunan Hulusi Akar’ı oraya gönderen Erdoğan ile birlikte engelledi. Gül ile Erdoğan rakip olarak karşı karşıya gelmediler.
Millet ittifakında sistemin işlemesini zorlaştıran yapıydı İYİ Parti. Milletvekili listeleri oluşmasına ilişkin toplantı daha başlamadan 'Biz kendi listemizle girip gücümüzü test edeceğiz' dendi. Oysa bu seçim, seçmene anlatılana göre memleketin varlık yokluk seçimi idi. Bu liste dayatması diğer partilerin adaylarının CHP listelerinden seçime katılma zorunluğuna kadar getirdi işi. Bu tartışma halen yıkıcı bir biçimde de devam ediyor.’’
‘Lider, doktrin, teşkilat’ bunu (mu) gerektirir!
Politik hafızası olmayanlar için, toplumsal hafızayı anlamak ve yönetmek zordur. Siyaset ilmi bir labirent gibidir. Girişi bulması kolay ancak çıkışı…Ancak çıkışı birkaç farklı noktadan olabilir. Labirente giren siyasi figürlerin hangi noktadan fakat mutlak hangi noktadan(!) çıkacağını bilmek ise politik doğruculuk yapmayan, hafıza sahibi insanların ve tıpkı Bozkurt’un gazetecilik deneyimine sahip kişilerin işidir. İş bu sebeple Akşener’in 'Külliye' fotoğrafına bakıp 'Sağ siyaset sağcılığını yaptı' demekle, 'Zaten bunu yapacaktı' diyen arasında fersah fersah fark vardır. Ki 'Zaten bunu yapacaktı' diyen o siyasetçinin labirentin hangi mutlak çıkışından çıkacağını bilen insandır.
Benim içinse çıkış noktaları üzerine tahminim ideolojimin bir yansımasıdır. Ben bildim bileli sağ siyaset ve içerisinde olanlar yalnızca güce evrilir! Güç nerede toplanmış ise o çıkışı bulurlar, bu davranış hali içgüdüseldir kaçamazlar. Doktrinleri de bunu gerektirir. Lider, doktrin, teşkilat der kolaya kaçarlar… Ben labirentin neresinden çıkacaklarını tam da buradan kestiriyorum. Tavsiyemdir, bir de bu açıdan bakın. İlmini okumuş olsam da ideolojim sayesinde pek yanılmadım.
Gel zaman git zaman; o gözyaşları ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun da talimatıyla İYİ Parti’ye geçerek ‘demokrasi destanı yazan’ o vekiller önce birer kahraman, ardına ‘Ömer Seyfettin diyeti mi bu, öde öde bitmedi’ denilen insanlara döndü. ‘Yüzündü Rabbi Yessir’ görünenler ‘2019’da yapacağımı yaptım’ denilen insana evrildi.
23. senesini kutlayan AK Parti’nin asıl yaratanı kim peki?
‘Harun gibi gelip, Karun gibi gidecek’ olanların heykelini bu ülkeye 22 senedir dikmelerine sebep olan kim? Benim, sensin, oğlun, kızın en yakının… ‘Ellerim karılaydı da oy vermeseydim’ dediğini duyar gibiyim. İnanıp güvendiğin partinde adam kalmadı çünkü senin. Gelecek Partisi Ahmet Hoca dedin oy verdin, Nedim Yamalı’ sından Selim Temurcisi’ne hadi biz AK Parti’ye diye el sallıyor sandıktaki oyuna. Esip gürlese de dönemin Başbakanı Türkiye’nin son 10 yılında ne gelmişse başına sebebidir. Hala ‘ben devlet adamıyım ’der durur. 10 vekille seçim kaybettiğine bakmazsızın ilk günden fotoğraf verendir. ’Haberin yokmuş gibi çektik’ rahat ol! Zaten o rahatlıkta ya !
‘Yuvama dönüyorum’
İYİ Parti dedin, Meral Ablamız dedin, her şeye rağmen oy verdin, İstanbul Milletvekili Seyithan İzsiz ‘Yuvama dönüyorum’ dedi.
Hadi itiraf edeyim; bana bile ağır geldi bu ‘Yuvama dönüyorum’ sevinci. İYİ Partili seçmenin halini düşünemiyorum. Neden gelmişti ki? Kim getirmişti? Tarlada izi var mıydı ki, harmanda söz sahibi edildi. Haydi, Kemal Kılıçdaroğlu’na vurmayanı linç ediyorlar madem ben de vurayım. Sebebi mümessili odur, evet!
Geçmiş olsun canım memleketim, meclis aritmetiği değişti. Siz iyisi mi Can Atalay’ı serbest bıraktıracak toplumsal muhalefeti sağlayın. Verdiğiniz her oya değecek yegane vekil olduğunu göreceksiniz.
Deva Partisi’nin hakkını hiç yemeyin tek bir geri adım atan olmadı içlerinden, DEM Parti tüm baskılara rağmen siyaset yapıyor muhalefette, algıya kanıp yaftalamayın. Bu ülkenin solu hala var. Tıpkı bu transferleri duydukça sıkışan kalbinizin temsili yerindeki sol. TKP’Sİ, SOL Partisi, EMEP’i …
Bir de bizler varız. Bir avuç kalmış olsak bile sahte muhalif olmayan, kalemini üç kuruşa satmayan, dava dosyalarında avukat arkadaşlarımız olmasa dilekçe yazdıramayan bizler. Şimdiler Sayın Akşener dava üstüne dava açıyor. Gazetecilerden hızını alamadı, sıra siyasetçilere geldi belli ki. Açınız Sayın Akşener, açınız fakat şunu unutmayınız; verdiğiniz pozlar ve muhalefette konuşlanırken bizzat onayınızla aday gösterdiğiniz isimler ortada duruyorken geçtim kendi seçmeninizi sizin havuzunuza oy verenler iki dünyada da sizden davacı biliniz!